Başbakan Davutoğlu: (4) - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu: (4)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bize ön yargıyla ve kibirle yaklaşana aynı ön yargıyla mukabele etmeyiz ama kibrinin karşılığını veririz. Burada üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar.

22.04.2015 01:57

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bize ön yargıyla ve kibirle yaklaşana aynı ön yargıyla mukabele etmeyiz ama kibrinin karşılığını veririz. Burada üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar. Ermeni diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak" dedi.

Kanal 24'teki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin, "Mesele, Türkler ile Ermeniler arasında kalmış olsa çok daha rahat çözülebilecek" ifadesini kullandı.

Türkler ile Ermenilerin her şeyi herkesten daha rahat konuşabileceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"2003 yılıydı başdanışmanım. Akademik dönemde Avustralya'dan bir davet gelmişti bana, devlet misafiri olarak ağırlanmak adına. Eşim ile birlikte gittim. 'Yabancılarla ilgili bir birim var mı' diye sorduğumda büyükelçimiz 'var ama başındakiyle görüşmezsek daha iyi çünkü Ermeni' dedi. 'Hayır, aksine Ermeni ise daha da iyi' görüşelim dedim. 'Ama Türkiye aleyhtarı ifadeleri var' dediğinde de yine 'görüşelim' dedim.

Bir lokantada eşiyle birlikte buluştuk. Bizim hanım da kendisine Anadolu işi bir yaşmak hediye etti. O kadıncağız ağlamaya başladı. Hiçbir şey insani dokunuştan daha önemli değil. Ben hep şunu vurgularım; kendinizle barışıksanız ve kendi tarihinizle, kimliğinizle barışık bir hal içindeyseniz hatalarınızı da görürsünüz, ifade de edersiniz. Kimse bundan kaybetmez ama kendisiyle kavgalı olanlar başkasıyla barışamazlar. Şimdi bizim barış eli uzatmamızın sebebi kendimizle barışığız artık, konuşabiliyoruz. Bize ön yargıyla ve kibirle yaklaşana aynı ön yargıyla mukabele etmeyiz ama kibrinin karşılığını veririz. Burada bu üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar. Ermeni diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak."

Ermeni diasporasının çok ciddi ekonomik gücünün olduğunun söylendiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Peki Ermenistan niye fakir? Mesela Yahudi diasporası İsrail'i zengin kılmak için bütün gücünü seferber eder ve İsrail'in başarısını kendi başarısı olarak görür ama Ermeni diasporası başarılı bir Ermenistan'ı istemez çünkü hep başarısızlığın sebebi olarak 100 yıl önceki olayların hatırlanmasını ister. Bir başarı hikayesi yazabilirdi Ermenistan bizimle ilişkileri düzelterek. Ermeni diasporası büyük kaynaklar aktararak Ermenistan'ı ayağa kaldırabilir. Niye kaldırmıyorlar? Bu tarihi olaylar üzerine yaptıkları harcamalarla Ermenistan'da işsizliği yok edebilirler. Ermenistan bugün boşalıyor. İnsanlar başka ülkelere gidiyorlar iş bulamamaktan ama bir nefret yaşıyor. 'Nefreti yaşatmaktansa barış üzerinden yeni bir hayat inşa edelim' diyoruz. Bunu ben (Ermenistan Cumhurbaşkanı) Sarkisyan'a da defaatle bir seferinde söyledim.

Gelin, bir iyi niyet gösterin... Azerbaycan da Allah için katı bir tutum içinde değildi. 'Eğer çekilirlerse biz de sınırı açarız, siz de sınırı açarsanız' dediler. Açılmış olsaydı şu anda bütün bu koridorlarda barış rüzgarları eserdi. Dolayısıyla birileri bu yaranın kapanmasını istemiyor. Sürekli bu yaranın deşilmesini istiyor ve birileri bize dönüp içkin bir suç izafe etmek istiyor. Biz böyle bir suçu kabul etmeyiz. Bu üçüncü taraflara çağrımız; gölge etmesinler başka ihsan istemez. Bıraksınlar biz Türkler Ermeniler oturur dertleşiriz, hediye alır veririz. Birlikte kendi dünyamızı keşfederiz."

Bu yıl devrim mahiyetinde bir adımın atıldığının altını çizen Davutoğlu, "Bu sene İstanbul'da ermeni patrikhanesinin düzenlemesiyle bir anma töreni, taziye yapılacak. Hrant Dink'in vefatından sonra gösterilen ortak dayanışma bilinci şimdi gösteriliyor. Hiçbir acıya gözümüzü kapatmayız. Bir arkadaşımız temsil edecek. Temsil bakan düzeyinde olabilir. O gün değerlendireceğiz" dedi.

"Siz güçlüyseniz kimse burada size maliyet ödetmez"-

Davutoğlu, Avrupa Parlamento'sunun kararlarını da değerlendirerek, alınan kararların hukuki bir sonucunun doğmayacağının belirtildiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Siz güçlüyseniz kimse burada size maliyet ödetmez ama zayıfsanız en küçük olaydan bile maliyet ödetirler. Maalesef dünyanın realitesi bu. Türkiye güçlüyse ki bugün güçlüyüz, herkes bu kararı alırken 10 kere düşünür, aldıktan sonra da bunu pratik sonuca yansıtmamaya özen gösterir.

Parlamento kararları alınırken hep bir not düşüyorlar, 'Bunun hiçbir pratik şeyi yoktur. Avrupa Parlamentosu kararının bir pratik sonucu doğmayacaktır, hukuki bir sonucu doğmayacaktır'. Niye bunu söylüyorlar? Çünkü Türkiye güçlü. Biz güçsüz olursak, şimdi böyle davrananlar başka türlü davranmaya başlar. Yani bunun sonuçlarının ortaya çıkmasını isterler. Burada önemli olan, ne olursa olsun hakkı, hukuku ve tarihi gerçeği insani yönden savunmak, ikinci olarak da bunu savunurken, bunu savunacak kadar güçlü olabilmek. O bakımdan bizde şu an öz güven var. Hem insani olan bir tavır sergiliyoruz hem de birisi bu tavra karşı öfkeyle bize yaklaşırsa ona mukabele edecek de gücümüz var. Bu hissi yaşadığımız zaman, gereğini her zaman yapabilecek durumdayız. Güçlü bir Türkiye ile nihayetinde kimse bozuşmak, karşı tarafta olmak istemez ama bir taraftan da 'acaba Türkiye'yi nereden zayıflatırım' diye de düşünmeye devam eder. Biz de onlara karşı tavrımızı gerektiğinde gösteririz."

Mısır ve Suriye'de yaşananları da değerlendiren Davutoğlu, "En kolay katlanılan acılar, başkalarının acıları" diye konuştu.

Bugün Suriye'de tehcir yaşandığını anlatan Başbakan Davutoğlu, konuşmasını söyle sürdürdü:

"Yani insanlar bile isteye hava bombardımanlarıyla yerlerinden sürüldüler ve 1,7 milyon, yaklaşık 2 milyon insan sadece Türkiye'ye geldi. Bugün etnik kıyım yaşanıyor Suriye'de. Belli yerlerde açık ifade etmek gerekirse mezhep çatışmaları sebebiyle Sünni Suriyeliler ya topyekün öldürüldüler ya da sürüldüler. Soykırıma benzer olaylar şu anlamda yaşanıyor; kitle imha silahlarıyla, kimyasal silahlarla... Daha 2013'ün Eylül'ünde nasıl manzaralar, yüzlerce insan bir anda katledildi Suriye rejimi tarafından görüyoruz. Öbür tarafta DAEŞ, Suriye rejiminin katliamlarına benzer bir sürgün politikası takip ediyor. Yezidileri yerinden etmeye çalışıyor. Onlar da böyle bir etnik kıyımdan geçiyorlar. Böyle bir dünyada bu olayları durdurma yönünde bir irade görmüyorsunuz. İradeyi bırakın bugün bunun bedelini ödeyen ülkelere benzer bir yardım da sağlanmıyor. Çünkü ölenler doğulu, Müslüman, Hristiyan falan ama nihayet başka bir kültürün unsuru olarak görülüyor.

Hele hele bu anlamda Müslümanların acılarına karşı son derece duyarsız bir uluslararası psikoloji var. Neden IŞİD diye bir vaka İslam'la özdeşleştiriliyor da öldürülen 300 bin Suriyeli İslam'la özdeşleştirilmiyor. 'Bu Müslümanlar niye öldürülüyor' diye neden sorulmuyor. veya Mısır'da ya da başka bir yerde olsa acaba İslam argümanı kullanan bir rejim bu kadar idam kararı veriyor olsaydı acaba şu ana kadar kaç ambargoya muhatap olurdu? (Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı) Mursi yapsaydı bunu acaba İslam'la ilgili nasıl bir algı oluştururlardı ve ne kadar ambargo uygularlardı. Peki Sisi yaptığında ne fark var? Sisi, Gazze'deki tünelleri kapatıyor çünkü Sisi, Gazze ablukasına yardım ediyor, çünkü Sisi için İsrail'in güvenliği, Mısır'daki insanın onurundan daha önemli. Gazze'ye giden o hayat yolunu kapatmak ne demek, Gazze ablukasına katkıda bulunmak ne demek? Türkiye için böyle bir şey düşünülebilir mi? En karşı olan bile bunu yapmaz, bu farklı bir kültür ama bunu yaptığı için ödüllendiriliyor Sisi ve sessiz kalınıyor."

Davutoğlu, Suriye rejiminin şu ana kadar Müslümanları katlettiği için gözardı edildiğini anlatarak, "Başka bir yönetim olsaydı ve bu kadar katliam yapsaydı herhalde bir şekilde şu anda yerinde oturamazdı. Bunlar acı şeyler ama bilmemiz gereken şeyler. Bizim acımız bizimdir ve emin olun bizim acımıza ağlayacak çok fazla insan bulamayabiliyoruz. O zaman siyasi rekabet yapalım, karşılıklı gerekiyorsa ağır eleştirileri yapalım ama bilelim ki bu ülkelerde yaşayan insanların kaderi ortak. Yarın başımıza bir iş geldiğinde sadece ve sadece birbirimize bakacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasi darbe yediğinde Mısır'da olduğu gibi sadece bir taraf değil birçok tarafın kaybedeceğini belirten Davutoğlu, "Türkiye'de bunlar olacak diye söylemiyorum ama etrafımız ateş çemberiyse herkesin bir ders çıkartması lazım" diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu: (4) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement