CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, terör sorunun çözümüne ilişkin, "TBMM bu soruna el atmak, Meclis'teki tüm partiler de içten ve samimi olarak bulundukları siyasi kamplardan ve koşullanmalardan sıyrılarak, bu sorunu çözmek için harekete geçmelidir. Bu, ulusal bir konudur, hepimizin ortak sorumluluk alması gereken bir konudur" dedi.
CHP, Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Koç, MYK'da, 16-17 Ocak'ta gerçekleştirilecek CHP 35. Olağan Kurultay ile ilgili gelişmelerin değerlendirildiğini söyledi.
İlçe kongrelerinin tamamlandığını anımsatan Koç, "26-27 Aralık'a kadar bütün iller tamamlanmış ve yenilenmiş bir delegasyon ile kurultaya gitme gerçeği karşımıza çıkıyor" diye konuştu.
Yaşanan bunca sıkıntı arasında, Prof. Dr. Aziz Sancar'ın kimya dalında Nobel Ödülü'ne layık görülmesinin Türkiye'nin yüzünü güldüren bir gelişme olduğunun altını çizen Koç, "CHP adına Sayın Sancar'ı bu başarısından dolayı kutluyoruz. Türkiye'ye bu sıkıntılı günlerinde bir moral kaynağı oldu" ifadesini kullandı.
Koç, Sancar'ın, "Bu ödül, Cumhuriyet sayesinde, Atatürk sayesinde alınmış bir ödüldür" sözünün önemine vurgu yaptı.
Sancar'ın "Bu ödül, bu coğrafyanın her yanında okullar kuran, çağdaş, bilimsel eğitim veren, bu ülkenin bütün vatandaşlarına yeni yollar açan cumhuriyetin eseridir" sözünün de çok önemli olduğunu belirten Koç, "Sembolik bir adım daha atıyor Sayın Sancar, 19 Mayıs'ta bu ödülü Anıtkabir'e bırakacağını söylüyor, kendisine bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. Başta Atatürk olmak üzere, bütün kahramanlarımızı rahmetle anıyorum" dedi.
Haluk Koç, bu çerçevede Türkiye'deki üniversite sisteminin de gözden geçirilmesi gerektiğini belirten, "YÖK belasını içinde barındıran bir anayasa ile Türkiye'nin devam edemeyeceğini" söyledi.
"Halkımız ağır bedeller ödüyor"
Diyarbakır'daki hain saldırıda şehit olan polislere Allah'tan rahmet dileyen Koç, 2002'de sıfır noktasında olan terörün, bugün Türkiye'nin geneline yayılma eğiliminde olduğunu savundu.
Koç, "13 yıldır uygulanan gayri milli, kısa vadeli, öngörüsüz politikalar yüzünden ülkemiz, halkımız ağır bedeller ödüyor. Bu gerçekle de yüzleşmek zorundayız. Bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşananlar, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü açısından kaygı verici bir hal almıştır" görüşünü paylaştı.
Türkiye'nin bu süreci akılla, tarihi ferasetiyle ve geniş devlet kültürüyle aşmak zorunda olduğuna dikkati çeken Haluk Koç, sözlerine şöyle devam etti:
"Burada en büyük sorumluluk devleti yönetenlere düşüyor. Kibirle, kaprisle, kişisel çıkarlara dayalı öngörüsüz politikalarla devletin yönetilemeyeceği bir kere daha tüm acı gerçeği ile karşımıza çıkmış durumda. Bu milletin çıkarlarından çok kendi yakın dönem politik çıkarlarını düşünen bir anlayış ile devletin idare edilmesi mümkün değildir. AKP'nin bu şekilde şapkasını önüne koyarak ciddi değerlendirmesi gerekiyor. 13 yıldır Türkiye'yi yönetiyorsunuz, çeşitli iddialar ortaya attınız, geldiğimiz nokta ortada. Bu gerçekçi muhasebeyi en başta sizlerin yapması gerekiyor. Herkesi yok sayarak attığınız adımlar, sonunda berbat sonuçlar doğurdu. Bütün bölge yangın yeri. Her gün yeni haberler geliyor, her gün ocaklar sönüyor. Çok boyutlu ve derin toplumsal izdüşümleri olan bu sorunun bir tek çözüm yeri var, o da TBMM. Bunu defaten söyledik. TBMM bu soruna el atmak, Meclis'teki tüm partiler de içten ve samimi olarak bulundukları siyasi kamplardan ve koşullanmalardan sıyrılarak, bu sorunu çözmek için harekete geçmelidir. Bu, ulusal bir konudur, hepimizin ortak sorumluluk alması gereken bir konudur."
Bugün karşı karşıya kalınan meselenin, sadece hendek kazma meselesi olmadığını öne süren Koç, "Mesele sadece sokağa çıkma yasaklarıyla, şehirlere tanklar sokarak, bir savaş manzarası ortaya koyarak çözülebilecek bir mesele de değildir. Sorun hendek sorunu değil, o hendekleri açtıran, o bölgeyi yangın yerine çeviren derin ve küresel siyasi boyutları olan bir mesele haline gelmiştir. Maalesef etrafımızdaki siyasi koşullar, bu sorunu bir süredir Türkiye'nin sorunu olmaktan çıkarmış, daha bir bölgesel, daha bir uluslararası sorun konjonktürüne ister istemez taşımıştır. Dış politikada yapılan stratejik hatalar, bu sorunun bu noktaya ulaşmasında etkili olmuştur" diye konuştu.
"Türkiye dün kurulmuş bir ülke değil, bir kabile devleti değil..."
Halkın güvenliğini sağlamanın herkesin ortak görevi olduğunu tekrarlayan Koç, devletin terörle hukuk dışına çıkarak mücadele edemeyeceğini dile getirdi.
Gayri nizami yollarla yapılan her uygulamanın, terörle mücadele değil, sonuçları itibariyle bir şekilde teröre destek çıkan uygulamalar olacağını ileri süren Koç, "Devlet, kendi vatandaşına düşman unsur, kendi şehirlerine de düşman şehir statüsüyle asla bakamaz, bakmamalıdır. Türkiye dün kurulmuş bir ülke değil, bir kabile devleti değil, aşiret geleneğinden gelen bir devlet değil. Kanla, mücadeleyle kurulmuş, demokrasinin kurum ve kurallarını özümsemeye gayret etmiş, bu günlere gelmiş bir ülke Türkiye. Hiç kimse şahsi kaprisleriyle, kısa dönem beklentileriyle orta vadeli siyasi hırslarıyla bu kavramların içini boşaltamaz" açıklamasını yaptı.
"Barış masası, savaş masası haline dönebiliyor..."
Öğretmenlerin SMS talimatlarıyla bölgeden tahliye edildiğini ancak eğitim verdikleri çocukların ise o bölgelerde kalmaya sürdürdüğünü savunan Koç, bölgedeki 300 bine yakın insanın göç yollarında olduğunu iddia etti.
Bu noktada Çözüm Süreci'ne eleştiriler getiren Haluk Koç, "Bu süreçte tüm uyarılara rağmen, adına Çözüm Süreci dedikleri süreci kendi kişisel çıkarlarına uygun düştüğü sürece götürenler, bir seçim döneminde koyu milliyetçiliğin ve onun getirdiği güvenlikçi uygulamaların, kendilerine oy devşireceğini hesapladıklarında o barış masası, savaş masası haline dönebiliyor" görüşünü savundu.
CHP olarak sürekli "kolektif akıl" dediklerini, TBMM'yi çözüm yeri olarak gösterdiklerini vurgulayan Koç, şehit haberleri ve bölge halkının çektiklerini aktararak, Türkiye'nin ikili bir dramla karşı karşıya kaldığını iddia etti.
Koç, "Soru basit, neden 7 Haziran sonrasında bunlar yaşanıyor? Ne oldu da birisi bir düğmeye bastı? Bugünlere gelinmesinde sorumlular kimler? Bu sorular sorulduğunda rahatsız olmayacaksınız. Kimseyi vatan hainliği ile suçlamayacaksınız. Dönüp aynaya 'biz ne dedik, ne yaptık, sonuçları ne oldu' bunu bir değerlendirin. Çözüm masasında ne görüştünüz, hangi tavizler verdiniz, verilenin hangisi yapıldı, hangisi yapılmadı?" değerlendirmesinde bulundu.
Sağduyulu insanların bütün bu süreçte yaptıkları uyarıların unutulmaması gerektiğinin ve bunların iyi niyetle yapılan tespitler olduğunun altını çizen Haluk Koç, şunları kaydetti:
"Asıl sorunun çözümünün, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükleri genişletmekten geçtiği hep görmezden gelindi. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla işletmeden, hukuk devletini tesis etmeden, barış sağlanabilir mi? Kafada ne vardı? Tek kişinin egemen olacağı bir demokrasi tarifi. Bu mümkün değil arkadaşlar, anlayın bunu. Ben AKP içindeki sağduyusunu yitirmemiş, değerli yetkililere seslenmek istiyorum; Tek kişinin egemen olacağı demokrasi kavramını Türkiye'ye dayatmanız mümkün değil, vazgeçin bu sevdadan. Tek kişinin siyasi çıkarlarına dayalı, verdiği tavizler üzerine kurulu bir çözüm stratejisi başarılı olamaz.
Sınırsız, sorumsuz başkanlık özlemiyle tüm Türkiye'yi kaosa götüren bu strateji, özellikle AKP içerisinde sorumluluklarını bilen arkadaşlarımız tarafından mutlaka sorgulanmalıdır. İçeride ve dışarıda yaşadığımız tüm sıkıntılı süreçlerin arkasında ne yazık ki bu acı gerçek yatıyor. Tek kişinin kendi beklentileriyle demokrasiyi tarif etme çabası. Bu oyun Türkiye'yi sıkıntıların ortasına atıyor. Bu ülkenin geleceği, bütünlüğü, hepimizin kutsalı. Her kanatta, her cephede yer alan siyasetçiler, bu olaylara körükle yaklaşmayın. Sağduyulu olun. Bölge halkının demokratik taleplerinin bir terör örgütünün ipoteğinden çıkarılması da öncelikle o bölgede siyaset yaptığını iddia eden sorumlulara aittir. Burada da adresim çok açık."
Terör örgütüyle mücadele edilirken, sivil halkın can güvenliğinin mutlaka sağlanması gerektiğini belirten Koç, "Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bizim için kutsaldır, mukaddestir. Türkiye şu anda sıkıntılı bir sürecin içinde ama hiç kimse umudunu kaybetmesin. Umutsuzluğa sürüklenmesin, karamsarlığa kapılmasın. Bunları söylerken herkes de aklını başına toplasın, her kademede olanlar. Bizim gönlümüzde Diyarbakır neyse Tekirdağ odur, Mardin neyse Trabzon odur, hep birlikte bir ve bütün olmak durumundayız. Terör örgütünün iç ve dış destekli stratejik hamlelerine asla teslim olmamalıyız" diye konuştu.
Erdem'in iddiaları
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Haluk Koç, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in iddiaları ve hakkında soruşturma başlatılmasına yönelik soruya, şu yanıtı verdi:
"Bu ifade ettiği bilgiler, mahkeme dosyalarında, savcı fezlekelerinde ifade edilen bilgiler. Burada bir soruşturma Türkiye'deki savcılar eliyle başlatılmış, yine savcılıkla bu ülkenin mahkemelerinde dava açılmış. Kayıtlar buralarda var. Bunu TBMM kürsüsünde ifade etmesi, herkesin bildiği, mahkeme dosyalarına girmiş, savcı fezlekelerinde yer almış konuları ifade etmesi bir tepki yarattı, bunu görüyoruz. Birtakım ak trol aklıyla hareket eden ve milletin oylarıyla seçilmiş bir milletvekiline linç kampanyasına dönüştü. Bunu bu boyutuyla kabul etmek mümkün değildir. Yoksa Sayın Erdem'in ifadeleri savcılık fezlekeleri ve mahkemede kabul edilen iddianamelerde var."
Önümüzdeki hafta, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun CHP'yi ziyaret etmesinin beklendiği belirtilerek, "Yeni bir anayasa olmasa bile daha önce anlaşılan 60 küsur maddenin geçirilmesi konusunda bir mutabakat olur mu?" sorusu üzerine Koç, Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu her zaman dile getirdiklerini söyledi.
Burada Türkiye Cumhuriyeti'ni siyaseten tarif eden ilk 4 maddenin değişmesinin mümkün olmadığını defalarca dile getirdiklerini aktaran Koç, şöyle konuştu:
"Parlamenter sistemin güçlendirilmesine dönük adımların başta hukuk devleti kavramı, yargı bağımsızlığı olmak üzere tescillenmesinin gereğinin de altını çizdik. Gerçekten demokratik, sivil, vesayetlerden arınmış bir anayasa. Vesayet derken, bir öbek, bir zümre sadece onu da tarif etmiyorum, aynı zamanda kişi vesayetinden de arınmış, güçlenmiş bir parlamenter sistemin yer alacağı bir çerçeve CHP'nin hedefleri arasında. Sayın Başbakan gelecekmiş, hoş gelecek. CHP'nin tavrı, Sayın Genel Başkanın çizdiği çerçeve çok açık. İki başlıklı vesayetle gelmeyecek umarım. Kendi özgün yürütmenin başı ve iradesini, yetkisini kullanan bir başbakan olarak gelecek, CHP Genel Başkanı da görüşlerini ifade edecektir."
Terörle mücadele konusunda bir soruyu da yanıtlayan Koç, gücün Meclis'in elinde olması gerektiği görüşünü yinelerken, bütün siyasi partilerin de bu sorumluluğa katılması gerektiğini kaydetti. Koç, "Bu konuda CHP yine adımları atacak, burada oy kaygısı yok, Türkiye kaygısı var" dedi.
Balkanların Osmanlı'dan nasıl koparıldığının iyi irdelenmesi gerektiğini vurgulayan Koç, sorunla ilgili bir izdüşümü yapmak istemediğini, ancak tarihin iyi okunmasını istedi.
"Bölgeye gidecek misiniz?" sorusu üzerine de Koç, CHP'nin bu konuda bir çalışma içinde olduğunu, gerekli açıklamanın ise grup başkanvekilleri tarafından yapılacağını duyurdu.
Son Dakika › Politika › CHP Myk Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?