SP Lideri Kamalak Mersin'de

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, seçimde partisinin sürpriz yapacağını umduğunu söyledi.

Partisinin Mersin İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Kamalak, 18 gün sonra yerel seçimlerin yapılacağını hatırlatarak, bu seçimde SP'nin bir sürpriz yapacağını ümit ettiğini söyledi. SP'nin kazanmasının muhalefetin de kazanması anlamına geleceğini savunan Kamalak, "Bir bütün olarak Türkiye'nin kazanması manasına gelir. Buna bağlı olarak da hem İslam aleminin hem de tüm insanlığın kazanması manasına gelir. Çünkü SP, Türkiye için bir pusula, İslam alemi için bir rehber, insanlık için ise kurtuluş reçetesidir. Bu manada SP'nin kazanması, yani Milli Görüşün iktidara gelmesi son derece önemlidir" dedi.

TBMM'deki milletvekillerinin üslubunu da eleştiren Kamalak, "Yakası açılmamış küfürler yazık ki TBMM'den yükseliyor. Birazcık terbiye almış olan sokak çocuklarının bile telaffuz edemeyeceği küfürler milletvekillerimiz tarafından açıkça söylenebiliyor. Birbirlerinin ailelerine küfür etmekten çekinmiyorlar. Ama biz buna şaşmıyoruz. Çünkü Milli Görüşün olmadığı her bir yerde mutlaka kavga olacaktır, huzursuzluk olacaktır, yalan olacaktır, talan olacaktır. Milli Görüş kazanmış olsa onları bu kötülüklerden de kısmen alıkoyacağı için bir kazanç olacaktır" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin çok kritik bir dönemden geçtiğini ve bu durumu endişe ile takip ettiklerini söyleyen Kamalak, o nedenle teşkilat olarak teyakkuzda olduklarını, Anadolu'nun her tarafını dolaştıklarını ve seçim yapılacak olan bin 394 bölgenin tamamında aday göstererek seçime katıldıklarını kaydetti.

"TÜRKİYE'DE İKİNCİ BİR İTTİHAT VE TERAKKİ DÖNEMİ YAŞANIYOR"

Gelinen noktada Türkiye konusunda endişeleri olduğunu dile getiren Kamalak, şu an Türkiye'nin ikinci bir 'İttihat ve Terakki' dönemini yaşadığını iddia ederek, şu ifadeleri kullandı:

"İttihat ve Terakki ile tüm devlete hakim olmuştu. Sonuçta bir hukuki kaos oluşmuştu. Hukuk geçerli değildi, fiili durum geçerliydi. Dün içeriye tıkadıkları, tıkayacakları insanlar için bu milletten oy aldılar, oy istenildi. Şimdi tahliye ediyorlar, bu münasebetle oy isteniyor. Dünkü tutuklamalar mı yanlıştı, şimdiki tahliyeler mi yanlış? Hukuka uygun olan hangisi? Türkiye'de polise, hakime, savcıya şüpheyle bakılmaya başlandı. 'Hakim, polis, savcı acaba tarafsız, adil, hukuk devletinin bir yargıcı mı, polisi mi, yoksa bir çete üyesi mi?' Bu şüpheyi kim zihinlere salıyor? Ülkeyi huzur içinde yönetmekle mükellef olan hükümet. Bu kabul edilmedik bir durum ve üzülerek ifade ediyorum Türkiye şu an ikinci bir 'İttihat ve Terakki' dönemini yaşıyor. İnşallah sonu öyle olmaz."

"DIŞ POLİTİKA TAM BİR FACİA"

Dış politika açısından da Türkiye'nin tam bir facia yaşadığını savunan Kamalak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"10 yıl önce mi Türkiye'nin çevresindeki ülkelerle dostluğu daha iyiydi, şimdi mi? Dost kaldı mı? Dün kardeş diye bildiğimiz ve gerçekten de kardeş olan ülkeleri, yazık ki şu an düşman durumuna getirdik. Bu aklın, mantığın, hele hele köklü bir devlet yönetiminin kabul edebileceği durum değildir. Irak yerle bir edilirken, biz Türkiye olarak nerede yer aldık? Zalimlerin yanında, işgalcilerin yanında. Libya yerle bir edilirken hükümet olarak nerede yer aldık? Yine zalimlerin yanında. Bunlar, kabul edilemez durumlardır. Suriye politikasına bakın. Allah aşkına dünya nereye geldi şimdi? SP'nin dediği noktaya. Ne diyordu SP? 'Batılılar buraya ayak basmamalı, buradaki ihtilaflar, Müslüman ülkeler tarafından kendi aralarında çözülmeli' diyordu. Cenevre-1, Cenevre-2 yapıldı. Problemi çözdü mü? Çözmedi, ama barışın yolunun masadan geçtiğini vurguladı. Türkiye bu çözümün neresinde? Piyon durumunda. Ama bizim dediğimiz olsaydı, Türkiye baş aktör olacaktı."

"PARALEL YAPI" SORUSU

Kamalak, gazetecilerin 'Paralel devletin varlığına inanıyor musunuz?' şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

"İki bakan olmadığını söylüyor. Benim elimde belge falan yok. Paralel yapılanma var ise bunun gösterilmesi gerekir. Benim şimdi bakanları tekzip edebilmem için elimde somut deliller olması lazım. Sayın Başbakan sürekli söylüyor ya, 'beratı zimmet asıldır' diye. Beratı zimmet asıl ise, suçlanan kişiyle ilgili bir takım güçlü, inandırıcı delillerin olması lazım." - MERSİN