Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, darbelerin, topluma, ülkeye, ekonomiye, demokrasiye, gelişmeye verdiği zararların çok iyi şekilde araştırılmasının, Meclis'in tüm imkanlarını kullanarak, nedenleriyle ve sonuçlarıyla bunları değerlendirmesinin, gelecek için çok büyük değere sahip olduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, "askeri ve sivil darbelere" ilişkin araştırma önergesinin bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi kabul edildi.
Daha sonra, 4 siyasi parti grubu tarafından verilen, "Ülkede demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına" ilişkin önergelerin birleştirilerek görüşülmesi benimsendi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Hükümet adına önergeler üzerinde söz alarak, tüm partileri ve TBMM'yi önergeler için kutladığını ve önergeleri desteklediklerini söyledi.
"Darbeler, toplumu ve siyaseti halka rağmen tanzim etme düşüncesinin en somut örneklerindendir" ifadesini kullanan Atalay, "Millet iradesine karşı en büyük saldırı ve saygısızlık darbeler yoluyla yapılmıştır. 27 Mayıs darbesinden itibaren siyasete yapılan her türlü müdahale milli iradeyi hiçe saymış, paranteze almıştır" diye konuştu.
Darbelerin vesayetçi anlayışa dayandığına dikkati çeken Atalay, darbelerin, vesayet mekanizmasının daha fazla açığa çıktığı dönemler olduğunu ifade etti.
Darbelerin, "bireylerin yönetimde yeterli olmadığı" savından hareketle yapıldığını belirten Atalay, şöyle devam etti:
"Bu yüzden, demokrasiye müdahale ederler. Darbeler ve muhtıralar bu millete giydirilmeye çalışılan deli gömlekleridir. Millet, tüm kurumlarıyla birlikte bu gömleği asla bir daha giymeyeceğini haykırmıştır. Bu önergeler, bunun Yüce Meclis'te de en önemli ifadesidir. Bu milletin darbe zihniyetiyle hesaplaşmasının vakti gelmiştir. Bu zihinsel hesaplaşmanın adresi, merkezi de Yüce Meclis'tir ve olmalıdır. Çünkü, milli iradenin temsilcisi Meclis'tir. Milletin adına darbeleri araştırıp, gerçekleri halka anlatması Meclis'in görevidir. Bu araştırmalar, millete olan borcun ödenmesidir.
Darbelerin, topluma, ülkeye, ekonomiye, demokrasiye, gelişmeye verdiği zararların çok iyi şekilde araştırılması, Meclis'in tüm imkanlarını kullanarak, nedenleriyle ve sonuçlarıyla bunları değerlendirmesi, geleceğimiz için çok büyük değere sahiptir. Demokrasinin gelişmesi, kurumsallaşması darbelerle önlenmiştir. Her yeni darbede siyasi partilerin zihinleri sıfırlanmıştır. Bu önergeler, çok ciddi değerlendirmeleri, analizleri ortaya çıkaracaktır. İnsan hakları ihlallerinin ülkemizde, toplumumuzda en fazla yapıldığı, ayyuka çıktığı dönemler, bu olağanüstü dönemlerdir. Dış itibar da zedelenmiştir."
-"Rövanş duygusuyla bakmadan"-
Darbe süreçlerine, rövanş duygusuyla bakmadan toplumun geleceği için geçmişe bakarak, analiz ve değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Atalay, "Son 10-12 yıllık döneme bakılırsa, demokratikleşme yolunda çok önemli adımlar atılmıştır, çok önemli kazanımlar elde edilmiştir" dedi.
"Biz kendimize baktığımızda, siyaset kurumu üzerinde vesayet mekanizmasının kaldırılması için çok ciddi bir dönem yaşandı ve başarılar elde edildi' diyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda biz rahatız. Bu dönemde elden gelen yapılmıştır. Genel demokratikleşme trendi içinde birçok anayasa değişikliği, mevzuat ve kanun değişikliği oldu. İlk defa şu günlerde bir darbenin sorumluları yargılanmaktadır. 12 Eylül darbesinin sorumluları, 20 yıl sonra yapılan bir anayasa değişikliğiyle şimdi yargılanmaktadır. Bu sembolik değeri çok yüksek olan bir gelişmedir.
Bizim bu dönemde bir 27 Nisan 2007 bildirisi vardı. Eskiden bir de 12 Mart vardır. O bir muhtıradır. Hükümet'in tavrı farklı olsaydı 27 Nisan da bir muhtıra haline gelebilirdi. Bunun önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum. Burada siyaset kurumumuzun liderliğimizin ve hükümetimizin kararlı dik duruşu etkili olmuştur. Böyle bir tavra en sert şekilde, her kuruma görevi bildirilerek karşı durulmuştur. Bu dönem darbeler, muhtıralar açısından bir dönüm noktasıdır."
Anayasa değişikliği ve diğer gelişmelerin siyaset kurumuna olan güveni artırdığını da vurgulayan Atalay, siyaset kurumunun yapılan toplumsal güven anketlerinde giderek yükselen bir grafiği bulunduğunu anlattı. Atalay, "Güveni artırmak zorundayız. Bunun Meclis ve demokrasimiz açısından önemi büyük. Siyasetçiye güven azalırsa demokrasi zayıflar" diye konuştu.
-"Kendimizle çelişiriz"-
Darbe ve muhtıralara kendisinin de şahit olduğunu, ülkenin sorunlarıyla ilgilenen herkesin az ya da çok darbelerle ilgili hatıraları bulunduğunu belirten Atalay, "O nedenle, 27 Nisan bildirisine, 28 Nisan'da hükümetimizin karşı tutumu ve açıklaması çok daha önem kazanmıştır" ifadesini kullandı.
Atalay, şöyle konuştu:
"Ben kendi açımdan baktığımda, 27 Mayıs 1960 ihtilalinde ortaokul birinci sınıfta idim ama kendi muhitim ve aile ortamım sebebiyle o gün bizim için yas günüydü. Büyük üzüntülerin yaşandığını hatırlıyorum. 12 Mart 1971 de büyük çalkantılara sebep olmuştu. İşkencelerin falan yapıldığı bir dönemdir. Yine 12 Eylül 1980'de akademisyendim, gözaltına alındım. Gözaltı süreleri uzundu o zamanlar. Pek çok işkenceye şahit olmuşuzdur. Bu dönemde 1982 Anayasası yapıldı. Bir de 28 Şubat var arada. Rektördüm, suçlanarak görevden alındım. Baskı, işkence dönemleri. Hepimizin bunda benzer tatsız hatıraları var. Hepsi acıdır. Ülkemize hiçbir şey kazandırmadı bunlar.
Darbelere esas verilecek cevap, bu Meclis'in vereceği cevap, sivil anayasayı yapmaktır. En önemli görevimiz. Demokratik, sivil ve yeni anayasa, darbeler döneminin bir daha açılmayacak şekilde kapanacağının en büyük kanıtı olacaktır. Dileğimiz, darbeleri ve darbecilerin izin tamamen silmek için o ruhu yansıtan 82 Anayasası'nı kaldırarak, bir sivil anayasa yapmak. Bu anayasayı değiştirmeden kendimizle çelişiriz."
- TBMM
Son Dakika › Politika › TBMM Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?