Yaklaşık bir asırlık Musiki Muallim Mektebi'nde 'Kuruluşunun ve Eğitime Başlamasının 95. Yılında Musiki Muallim Mektebi Çalıştayı' düzenlendi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Sorulara bütün cevaplarıyla hazır olan insanların yapıcılığının ortaya çıkması mümkün değil. Eğer cevaplarınız kafanızda hazırsa bu toplantıyı hemen bırakıp çıkalım. Biz kendi özgeçmişimizin çocuklarımın öz geleceğini olumsuz etkilemesine izin vermemeliyiz. Bu bizim özgeçmişimiz. Çocukların eylemsel, davranışsal, duygusal olarak belli bir performansı ortaya koyma konusunda mutluysak zaten sorun yok ama mutsuzsak bu mutsuzlukta her birimizin katkısı olduğunu kabullenerek bu meseleye yaklaşmalıyız" dedi.
Türkiye'de müzik eğitiminin dünü, bugünü ve yarınının detaylı bir şekilde değerlendirileceği 'Kuruluşunun ve Eğitime Başlamasının 95. Yılında Musiki Muallim Mektebi Çalıştayı', 1 Kasım 1924 tarihinde eğitim-öğretime açılan Musiki Muallim Mektebi'nde başladı. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen çalıştaya Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve bakanlık bürokratları, çalıştaya destek veren Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi temsilcileri, çeşitli üniversitelerden çok sayıda akademisyen, öğretmen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
Müzik eğitimine vizyoner bir anlayışla yaklaşan ve kapsamlı değerlendirmelere zemin sağlayacak çalıştayın odak noktasını, Türkiye'nin müzik eğitimi alanında bir asra yaklaşan tecrübesi oluşturuyor. Okul-müzik-eğitim çerçevesinde 1924'ten itibaren yapılanlar ile Türkiye'nin 2023 Eğitim Vizyonu dahilinde yapılabileceklere dönük geniş ufuklu tespit, değerlendirme ve öneriler ise çalıştayın varmak istediği temel hedefler arasında yer alıyor.
"Ben, biz değil hepimiz demeliyiz"
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, çalıştaya katılmayı çok önemsediğini belirterek, "'Ben', 'biz' demek yerine 'hepimiz' demeliyiz. Bugün bu çatı altında olmayı arzu etmemin temel sebebi bütün kültür unsurlarında olduğu gibi müzikte de birleştirici bakış açısını, tarihle bütünleşmeyi ve hep birlikte düşünebilmeyi önemsediğim içindir. Genellikle her hususta 'ben' deme alışkanlığı var. Bu alışkanlığı 'ben' yerine 'biz'e çevirme konusunda da gayretler var. Ama burada asıl olan 'hepimiz' demek. Yani ben, biz dediğimizde muhakkak bir öteki vardır. Bu bağlamda müzik eğitiminin Türkiye'deki mevcut durumunun fotoğrafını çekmek ve yeni istikameti hep birlikte tartışmak, zamanın ruhunun gerektirdiği çabaları ortaklaşa göstermek düşüncesiyle Cumhuriyetimizin ilk eserlerinden birinin çatısı altında fikredelim, düşünelim istedik. Bunun üzerine gereken Türkiye birikimi nedir ve neler yapılabilir sorusunu da gündeme getirdik. Bu çalıştayda sizlerle birlikte oturmaktan ve müzik eğitimi konusunu yeniden masaya yatırmaktan memnuniyet duyduğumu bildirmek isterim. Bizler müziği insan olmanın bir vasıtası olarak görüyoruz. Müziğin, sanatın ince ayarından geçmemiş olan kişilerin de şahsiyetinin oluşumunun yeterince tamamlanamayacağı konusunda vurgumuzu yapıyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; hayatımızın her yerinde olan müzik bizim için vazgeçilmez. Müziğin her türü, nitelikli olduğu sürece, dünyanın bütün çiçekleri gibidir. Biz bütün çiçekleri seviyoruz, kendi çiçeğimizin kokusunu ayrıca seviyoruz" ifadelerini kullandı.
"Sanatın eğitimle ilişkisi konusunda ciddi vurgular yapmayı önemsiyoruz"
Selçuk, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi konusunda da açıklamalarda bulundu. Çalıştayın sonunda yeni bir atılım yapılması durumunda mutlu olacağını belirten Selçuk, sanatın eğitimle ilişkisinin önemli olduğunu vurguladı. Selçuk, "Bu çalıştayda yeni bir atılım yapabilirsek bundan ziyadesiyle mutlu olacağım. 2023 Vizyon Belgesi'nde de sanatın eğitimle ilişkisi konusunda ciddi vurgular yapmayı önemsedik. Değerlerimizin, kültürümüzün aktarımının çok muhteşem bir vasıtası olarak müziği öne çıkarmak maksadıyla tasarım beceri atölyelerinde muhakkak sanat atölyelerinin öne çıkmasını dikkatle ele aldık. Müzik aslında bizim çocuklarımızın mezun profilinde görmek istediğimiz çok temel bir içeriği de kapsıyor. Bir çocuğun eline bağlama verseniz arkasından Yunus Emre de gelir, Karacaoğlan da gelir. Deneyimsel olan çalışmaları daha çok öne çıkarmaya, çocuklarımızın müzik eğitimi sonucunda ortak bir ülkü, ideal, değer seti üzerinde bir yaşam biçimi geliştirmelerini de çok değerli buluyoruz" şeklinde konuştu.
"Bir çocuğun bilmeme haliyle meseleye yaklaşmalıyız"
Selçuk, sorulara bütün cevaplarıyla hazır olan insanların yapıcılığının uzak olduğunu söyleyerek, "Milli Eğitim Bakanlığı bir uygulama alanı, o sebeple üniversitede yapılması gereken tartışmaların, değer ve tutumların ilkokul ve ortaokulların üzerinde baskı kurmasını da gördüğüm için bu sefer bunu tekrarlamamak niyetini taşıdığımı belirtmek isterim. Bir çocuğun bilmeme haliyle bu meseleye yaklaşmalıyız. Sorulara bütün cevaplarıyla hazır olan insanların yapıcılığının ortaya çıkması mümkün değil. Eğer cevaplarınız kafanızda hazırsa bu toplantıyı hemen bırakıp çıkalım. Eğer bir çocuğun bilmeme haliyle yeniden ilkokul, ortaokul, lise çocuğunun neye ihtiyacı olduğunu kendi akademik endişelerimiz, kendi kariyerimiz açısından meseleye bakmadan çocuklarımızın öz geleceği üzerinden yola çıkmakta yarar var. Biz kendi özgeçmişimizin çocuklarımın öz geleceğini olumsuz etkilemesine izin vermemeliyiz. Bu bizim özgeçmişimiz. Çocukların eylemsel, davranışsal, duygusal olarak belli bir performansı ortaya koyma konusunda mutluysak zaten sorun yok ama mutsuzsak bu mutsuzlukta her birimizin katkısı olduğunu kabullenerek bu meseleye yaklaşmalıyız" diye konuştu.
Çalıştayın sonunda Türkiye'de müzik eğitimi, temelleri ve aktörlerine ilişkin eğitimsel bir bakış açısıyla hazırlanacak sonuç raporu, bundan sonra gerçekleştirilecek müzik eğitimine ilişkin yol gösterici bir içeriğe sahip olacak. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Türkiye'de müzik eğitiminin dünü, bugünü ve yarını düzenlenen çalıştayla ele alındı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?