Başbakan Ahmet Davutoğlu, değişik dönemlerde, özellikle de askeri darbeler sonrasında valilerin emreden, belirleyen, hükmeden halkın ise emir dinleyen, belirlenen ve hükmedilen olduğunu, bu zihniyeti yıkmak istediklerini belirterek, "Hiçbir yerde ne siz valiler olarak ne merkezde bakanlarımız bakan olarak ne de Başbakan olarak biz, hükmeden, halk da hükmedilen değiliz, değildir. Bizimle halk arasındaki ilişki, halk amirdir, devlet memurdur" dedi.
Davutoğlu, Vilayetler Evi'nde düzenlenen Valiler Buluşması'nda, bakanlık görevini yürütürken bir ilde yolda korumalarla yürürken bir yaşlı kadının kenara itildiğini gördüğünü, bunun üzerine elini öptüğü yaşlı kadına "Evinize ziyarete gelmek istiyorum" dediğini aktardı.
O gece ziyaretine gittiği kadını, Belediye Başkanı ve Vali'nin de tanıdığını anlatan Davutoğlu, bundan mutluluk duyduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O şehirde eğer yaşlılar, garip ve gureba varsa ve o şehrin valisi onları tanıyorsa, onlar da o valiyi tanıyorlarsa o şehirde bereket var demektir. Ama eğer o tek başına yaşayan yaşlı teyze, komşuları dışında valinin, belediye başkanının ilgisini, dikkatini çekmemişse veya benzer teyzeler, amcalar, sahipsizse o vali ne yaparsa yapsın o şehirle bütünleşemez. Bizim sizden beklentimiz, şehirde şehrin sakinleriyle, meskunlarıyla en iyi psikolojik bağı kurmanız, şehrin yetimlerine, öksüzlerine, fakirlerine, gurebasına, yaşlısına sorduğumuzda 'Valiyi nasıl bilirsiniz' diye 'İyi biliriz, o da bizi bilir' demesini sağlamanızdır. Bu, en öncelikli beklentimiz, talebimiz."
-"Bizler, halkın memurlarıyız"
"Şehirle bağınız olabilir, şehri sevebilirsiniz, şehri tanıyabilirsiniz, halkını yakından tanımış olabilirsiniz ama en önemli şey, iletişimdir" diyen Davutoğlu, yaşanan siyasi zihniyet devriminin alandaki temsilcilerinin valiler olduğunu söyledi.
Davutoğlu, siyasi zihniyet devriminin esasının, devletle millet arasındaki uçurumun ortadan kalkması olduğuna işaret ederek, şunları dile getirdi:
"Onlarca yıl, değişik dönemlerde, özellikle de askeri ihtilal sonrası dönemlerde, vali emredendir, halk emir dinleyendir, vali belirleyendir, halk belirlenendir, vali hükmedendir, halk hükmedilendir. İşte bizim yıkmak istediğimiz ve yıktığımız, ayaklarımızın altına aldığımız zihniyet budur. Hiçbir yerde ne siz valiler olarak, ne merkezde bakanlarımız bakan olarak ne de başbakan olarak biz hükmeden, halk da hükmedilen değiliz, değildir. Bizimle halk arasındaki ilişki, halk amirdir, devlet memurdur. Bizler, halkın memurlarıyız. Bizler, halka tepeden bakmak, halka birtakım doğru bildiğimiz şeyleri dikte etmek, eğer halk böyle düşünmüyorsa da o halkı, iç tehdit ilan etmek anlayışıyla hareket eden bir siyasi zihniyetin takipçisi olmadık. Aksine bizler, halkımızla kaynaşarak, halkımızla bütünleşerek onunla birlikte geleceğe yürüme iradesiyle iletişim kurmaya ayarlıyız."
-"Sık sık halkın arasına giriniz"
Bugün artık Türkiye'de her şeyin yerli yerine oturduğunu, iletişimde devletle halk arasındaki bütün bağların tekrar kurulduğunu vurgulayan Davutoğlu, valilerin bu bağları ihya ve inşa eden, kuran önemli öncüler olduğuna işaret etti.
Valilerden bu iletişim bağının, şehirlerle sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için ne gerekiyorsa yapmalarını isteyen Davutoğlu, "Halkla sadece toplantılarda bir araya gelmeyiniz. Maiyetinizdeki memurlarla birlikte sık sık halkın arasına giriniz, sokakta, çarşıda, pazarda her yerde halkla beraber olun. Halkla sizin aranızda hiçbir iletişim eksikliği olmamasının bir şekilde devletin, yürütmenin en önemli ilkesi olduğunu halka hissettiriniz. Bu iletişim bağı, sizin bütün faaliyetlerinizi yapmanıza, çalışmalarınızda verimli neticeler almanıza büyük imkan sağlayacaktır" diye konuştu.
-"Kudreti ve şefkati bünyesinde barındırmayan devlet, devlet olamaz"
Başbakan Davutoğlu, valilerin halkın huzurunu, düzenini ve güvenliğini sağlanması noktasında etkin yönetim sergilemesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin her vilayetinin kendi iç düzeni bulunduğunu, bu iç düzenin koruyucusu, yürütücüsü ve garantörünün de valiler olduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir şehirde huzur, asayiş, güvenlik, düzen varsa o şehirde ekonomi de olur, kalkınma da olur. Sizlerden beklentimiz, işlevsel boyut, görevinizi yaparken nihai kertede o şehrin, o vilayetin düzeninden, huzurundan sorumlu olduğunuz bilincini ve hizmet götürürken de o vilayetin her yerine her köşesine, hiçbir ayrım gözetmeden hizmet götürme bilincini yaygınlaştırmanız. Bu büyük önem taşıyor. Son dönemde bazı acı olaylar, bize bunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu."
Özgürlüklerin korunmasının ve kamu düzeni kavramının önemine dikkati çeken Davutoğlu, "kamu düzeni" kavramını, bilinçli şekilde ve bütün muhteviyatıyla kullandığını, sadece "devlet otoritesi" demediğini dile getirdi.
Davutoğlu, devletin hem otorite hem şefkat sahibi olması gerektiğini vurgulayarak, "Her zaman ifade ettiğimiz gibi kudreti ve şefkati bünyesinde barındırmayan devlet, devlet olamaz. Devlet ol devlettir ki hem kudretlidir hem şefkatlidir. Kudreti olmayıp şefkati olan devlet, acizleşir. Yani deprem oldu, Sakarya depremi, devletin oraya ulaşma gücü bile yok ama hepimiz şefkatliyiz, bu bir acziyet göstergesidir ama bir devletin kudreti var da şefkati yoksa devlet gücü tiranlaşmaya başlar. İşte, Suriye'de devlet gücünü temsil ettiğini iddia eden bir rejimin halkına yaptığı zulüm ortada" diye konuştu.
-"Devletin esası, muhabbettir"
Geçmişten bugüne devletin esasının, muhabbet ve aşk olduğuna işaret eden Davutoğlu, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen Şeyh Edebali'nin bunu kast ettiğini söyledi.
Kınalızade'nin Ahlak-ı Alai eserinin okunmasını tavsiye eden Davutoğlu, kitabın 16. yüzyıl devlet felsefesinin esası olduğunu söyledi. Ahlak-ı Alai'de Kınalızade'nin "Devletin esası, muhabbettir" değerlendirmesinde bulunduğunu belirten Davutoğlu, aynı dönemde Machiavelli'nin "Devlet, ancak ve ancak güçle ve korkuşla ayakta tutulabilir" dediğini aktardı.
Farabi'nin Medinetü'l-Fazıla'sını okumamış birisinin valilik görevine başlamaması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, "Orada göreceksiniz ki her şeyin esası muhabbettir ve saadettir ama saadet, felsefi anlamda bir saadet. Kendisi huzurlu olmayan, kendisiyle barışık olmayan birinin, idari görev yürütmesi esnasında başkasıyla barışık olması mümkün değil" dedi.
-"Önce kendinizle barışık olacaksınız"
Bir seyahatinde gazetecilerin, "Bu tempoya nasıl dayanıyorsunuz" diye sorduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Şunu söyledim ve buna inanarak söylüyorum: Kendisiyle barışık olan birinden daha güçlü hiç kimse yoktur. Güç, başkası üzerinde uyguladığınız bir iktidar kudreti değildir. Güç, kendi içinizde barışık olduğunuz bir dünyayı dışarı yansıtmaktan kaynaklanan bir güçtür. Kendisi ile barışık olmayan birisi, başkasıyla, şehriyle, ülkesiyle de barışık olamaz. Onun için önce kendinizle barışık olacaksınız. Yaşadığınız şehirle barışık olacaksınız, ülkenizle, halkın her kesimiyle barışık olacaksınız."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Valiler Buluşması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?