Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, Mahkemenin "3. şahıslardan" organ nakli kararına ilişkin "Muhtelif gerekçeleri olabilir. Etik kurullardaki uzman konumunun ve çıtasının mahkemelerde oluşması imkansız. Bu nedenle Sağlık Bakanımız da benzer görüşü ifade etti. Mutlaka mahkemelerde etik kurulların görüşleri bilirkişi olarak kayda geçmelidir" dedi.
Türk Böbrek Vakfı'nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Erk, Türkiye'de kadavradan organ nakillerinin henüz istenilen düzeyde olmadığına işaret etti.
Erk, kadavradan böbrek naklinin yüzde 22'den daha yukarı çekilmesi gerektiğine vurgu yaparak, Amerika'da bu oranın yüzde 50 civarında olduğunu dile getirdi. Akraba dışı böbrek alışverişinde dünya genelinde yeni tavizler verildiğini anlatan Erk, şöyle devam etti:
"Bazı organların alternatifi yok. Mesela karaciğer gibi sadece nakil gerektiriyor. Basına kısa süre önce yansıyan konu karaciğerle ilgiliydi. Karaciğerde bir parantez açmak ve olayı desteklemek gerekir. Akraba dışı bağışlarda olayı sadece iyi araştırma yaparak denetlemek lazım. Eğer etik kurul da karar verirse gerekli girişimde bulunmak lazım. Etik kurul refüze ediyor ama mahkeme kabul ediyor. Kararın muhtelif gerekçeleri olabilir. Etik kurullardaki uzman konumunun ve çıtasının mahkemelerde oluşması imkansız. Bu nedenle Sağlık Bakanımız da benzer görüşü ifade etti. Mutlaka mahkemelerde etik kurulların görüşleri bilirkişi olarak kayda geçmelidir."
Erk, organ nakli koordinatörlerin durumuna değinerek, görevlilerin yeterli sayıda olduğunu fakat bu görevlerini ikinci iş olarak yaptıklarını hatırlattı. Her acil serviste saate karşı yarış gerçekleştirecek bir yapının oluşturulması gerektiğini anlatan Erk, Türk Ceza Kanunu'nun 92 ve 93. maddelerinin güncellenmesi konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr Cemal Ata Bozoklar ise bu tür sorunların kadavradan nakillerin az olmasından kaynaklandığını ifade etti.
Bozoklar, organ naklinin değişik boyutları olduğunu dile getirerek, "Nakli sadece bilimsel bir olay göremezsiniz. Burada sosyoloji ve psikoloji de devreye giriyor. Bütünüyle sağlıklı bir insanın organını alarak başka bir insana karar veriyoruz. Bu Hipokrat'tan beri gelen 'Önce zarar verme' ilkesi var. Bu tüm zamanları kapsayacak bir sözdür. İyilik yapmaktan başka amacı olmayan bir insanı ameliyat ediyoruz. Bugün gelinen noktada minimum riskle bunu yapıyoruz" değerlendirmelerinde bulundu.
Organ nakli sırasındaki ilişkinin düzenlenmesine de vurgu yapan Bozoklar, şu ifadeleri kullandı:
"Sadece hastanın yaşamını düşünemezsin. Ortada yaşamını düşünmeniz gereken bir verici var. Bu noktada işin sadece hukukla çözülmesi mümkün değil. O zaman 18 yaşını geçen herkes parası olmadığında yaşamını seve seve riske atabilir. Devlet, bizler ve kurmaylar buna izin vermemeliyiz. Bu organ naklinin sonu demektir."
Böbrek Hasta Hakları Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Vahap Acar da mahkeme kararının olası sonuçları hakkında bilgiler verdi.
İstanbul 5 ve 6. İdare Mahkemelerince, Organ Nakli Başvuru Değerlendirme Etik Komisyonu'nun, akraba dışı donörden nakle, "alıcı ile verici arasında etik ve yasal olmayan bir durum bulunmadığı kanaati oluşmadığı" gerekçesiyle izin vermediği iki işlemi iptal etmişti.
Mahkemelerin ortak gerekçesinde, hastaların yaşaması için nakil dışında bir tedavi bulunmadığına işaret edilerek, Etik Komisyonu'nun nakle izin vermeme gerekçesinin "yazılı olması ve somut bilgilere dayanması" gerektiğine hükmedilmişti.
Son Dakika › Sağlık › Mahkemenin '3. Şahıslardan' Organ Nakli Kararı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?