Bülent Değerli Bayern Münih hükümranlığına kafa tutma parolasıyla girdiği sezonda, 13 maça 8 yenilgi sığdırıp son sıraya demir attı Borussia Dortmund. Hesaplamış Almanlar... Bundesliga tarihinde 13 maç sonunda lig sonuncusu olan 51 takımdan 29’u, alt kümeye düşmüş sezon sonunda. Yani yüzde 57’si…2008 yazından beri Dortmund’un başında bulunan ve iflas etmiş, dibe vurmuş bir kulübün mucizevi kurtuluşuna imza atıp, üstüste 2 lig şampiyonluğuna bir de Şampiyonlar Ligi finaline taşıyan Klopp ve talebeleri, ilk kez geçen pazar günü tribünlerden gelen ıslıklarla tanıştı. “Tepki göstermeleri normal” dedi Jürgen Klopp. “Çok kötüyüz ve bunu hak ettik…” Düşüş için sebepler çok çeşitli... Takım, Bayern Münih ve Alman Milli Takımı’nın da başarısında kilit rol oynayan o meşhur gegenpress’i (şok pres) eski düzeyinde uygulamamıyor artık. Rakibe sahayı her anlamda dar eden bu plan çok yüksek efor, dinamizm ve konsantrasyon istiyor. Ve hali hazırda bunların hiçbiri sahada görünmüyor. HATALAR KRONİKLEŞTİArdı arkası kesilmeyen sakatlık dalgaları, takımın omurgasını kırmakla kalmadı, sistemi işleten elemanların, fizik güçlerini ve devamlılıklarını da sekteye uğrattı. Öyle bir an geldi ki parçaların toplamından daha büyük bir yekün elde etme ustası Klopp, monte edecek parça bulamaz duruma düştü..Maç kondüsyonunu yitiren oyuncuların nefesleri, o denli yorucu, yıpratıcı bir sistemi işletmeye yetmez hale geldi. Sadece ciğerleri değil bilekleri de nasibini aldı bu gelgitlerden…Misal takımın geriden topla çıkmasını sağlayan, sistemin kilit adamlarından Hummels’in ayakları paslanmış görünüyor. Geçen sezon yüzde 81’in üzerinde pas yüzdesiyle oynarken, bu sezon sakatlıklardan başını kaldırıp çıkabildiği maçlarda yüzde 75’i bile tutturamadı. Takım o eski “bütünlüğünü”, kompakt yapısını yitirdi. Geçtiğimiz sezonlarda gelen başarılarla tavan yapan öz güven yerini, tedirginliğe, ürkekliğe bıraktı. Bütün bunlara,basit hatalarla yenilen goller de eklenince, Dortmund kazanma refleksini, ritmini kaybetti. 11 Freunde dergisindeki bir analize göre, yenilen 21 golün 8’i ‘basit ve önlenebilir’ hatalardan kaynaklanıyor. Ve her hata, özgüveni biraz daha örseliyor, hata yapanın aklı o anda takılı kalıyor, oyuna geri dönemiyor.GELEN GİDENİ ARATIRYeni transferlerin gidenleri arattığı da bir gerçek. Eskiden başı sıkışınca uzun vurup topu repoya yatırdıkları Polonya bankası Lewandowski artık, en büyük rakipleri Bayern Münih forması giyiyor. 19 milyon euroya gelen İtalyan Immobile ise ligde 2 gol sıfır assist gibi bir hayal kırıklığına imza attı şu ana kadar. Bir diğer transfer Ramos da takımın aradığı kan olmaktan uzak kalibre olarak. Bütün bu koşullar bir araya gelince, bir Klopp takımı dışında herşeye benzer hale geldi Borussia Dortmund. Hafızasını yitirdi… Maçların içinde bölüm bölüm geçmişi hatırlayan ama sonra bir anda sıradanlaşıp kırılganlaşan bir takıma dönüştü. Jürgen Klopp, her şövalyeye yakışır şekilde “Takımı bu haldeyken bırakıp gitmem” diyor: “Beni kovmadıkları sürece de buradayım. Ben bir savaşçıyım.” Sonra da milyonların, neden bu takıma böylesine sempati duyduğunu, dünyanın dört bir yanındaki Klopp ve Dortmund hayranlığının nedenini bir cümleye sığdırıyor: “İlla başarı istiyorsanız, gidin Bayern Münih’i tutun!”Dortmund’un başarısı, eski muzaffer günlerine dönmesi, sadece o efsane tribünleri dolduran taraftarları değil bu oyuna gönül vermiş herkes için çok anlamlı. Zira Dortmund sadece, finansal olarak çökmüşken Avrupa’nın zirvesine birkaç yılda tırmanan bir başarı öyküsü değil. Aynı zamanda parasıyla önüne çıkanı döven Bayern Münih hegamonyasına kafa tutan bir şövalye ile talebelerinin destansı masalı…BAŞKA TÜRLÜ BİRŞEY…Evet Klopp bir modern zaman şövalyesi… Bize karizmanın, sade bir eşorfmanın içine de sığabileceğini gösterdiği, espri yaparak, kendisiyle dalga geçip hatalarıyla yüzleşerek de karizmatik lider olunabileceğini gösterdiği için… Maço bakışlarla değil, insani ve nüktedan tavırlarla da kitleleri peşinden sürükleyebildiği için… Farklı bir rol model, farklı bir kazanma kültürü sunduğu için… Mütevazılığı için… Kazanma hırsının bazı değerleri gölgelemesine izin vermeyenlere sığınacak bir liman olduğu için…Endüstriyel futbolun acımasız çarklarında hâlâ sempatik adamlara ve külkedisi masallarına yer olduğunu kanıtladığı için… Velhasıl Klopp’a ve projesine gönül verenler için bütün ihtişamına ve gerekliliğine rağmen başarı tek kriter değil. Evet bu hikâye böyle bitmemeli. Bu efsane böyle son bulmamalı. Küllerinden tekrar doğmalı.Velev ki doğmadı… Çok da sorun değil. Zira Klopp ve talebeleri, sadece futbolda değil bu hayatta tek derdi başarı olmayan, “ötekilerin” takımı… Başarısızken de sevmesini bilenlerin takımı…
Son Dakika › Spor › Bülent Değerli Yazdı: Ötekilerin Takımı… - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?