Fransa, Avrupa'da İslamofobinin Merkezi Haline Geliyor"

VEDAT YÜCEBAŞ - Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, Fransa'da, Charlie Hebdo saldırıları sonrası gittikçe tırmanan travmatik bir ruh haline girildiğini, bu durumdan bir an önce kurtulunması ve İslamofobiye karşı etkin önlemler alınması gerektiğini belirterek, "Aksi takdirde Fransa, Avrupa'da İslamofobik ayrımcılığın merkezi haline gelecektir" dedi.

İşbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen hafta uzun etek giydiği gerekçesiyle 15 yaşındaki kız öğrencinin okula alınmadığı Fransa'da, Müslümanlara karşı ayrımcı uygulamaların arttığını söyledi.

Beziers kentinin Belediye Başkanı Robert Menard'ın Müslüman öğrencileri fişlediğinin ortaya çıktığını dile getiren İşbilir, özellikle Charlie Hebdo saldırıları sonrası Müslümanlara karşı ayrımcı ve İslamofobik uygulamalarla Müslümanların ibadethanelerine yönelik saldırılarda ciddi artış görüldüğünü anlattı.

Bu ırkçı saldırı ve uygulamalar karşısında etkin tedbirler alması beklenen, Avrupa'nın en büyük Müslüman nüfusuna sahip Fransa'nın "terör tehdidi" bahanesiyle savunma bütçesini yükselttiğini ifade eden İşbilir, "Yeni çıkan istihbarat yasası, Müslümanlar arasında endişeye sebep oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

İşbilir, İslamofobinin Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde adeta "toplumsal bir kanser mikrobu" gibi yayıldığını vurguladı.

-"İslamafobi antisemitizm gibi suç sayılmalı"

İslamofobinin, "antisemitizm" gibi suç sayılması gerektiğine işaret eden İşbilir, "Bu yönde hukuki tedbirler alınmazsa Müslümanlara karşı ırkçı saldırılar ve nefret suçları işlenmeye devam edecektir. Bu durum hem Fransa'da hem de diğer Avrupa ülkelerinde toplumsal barışı tehdit eden ciddi travmalara sebep olacaktır" diye konuştu.

Cihangir İşbilir, İslamofobinin açık bir insan hakları ihlali olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İslamofobi, insanlığın ürettiği en son ve en çirkin ırkçılık türüdür. Müslümanlara karşı geliştirilen İslamofobik söylemler kesinlikle ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri bu çifte standarttan vazgeçmedikçe ve İslamofobi ile ilgili hukuki düzenlemeler yapmadıkları müddetçe terör tehdidiyle sürekli karşı karşıya kalacaklardır. Çoğulculuğu ve bir arada yaşama kültürünü dinamitleyen İslamofobik söylem ve uygulamalar ve bunların hükümetlerce desteklenmesi paralel toplumların doğmasına sebep olduğu gibi Müslümanların içindeki marjinal kesimlerin daha da güçlenmesini sağlamaktadır. Fransa, Charlie Hebdo saldırıları sonrası gittikçe tırmanan travmatik ruh halinden bir an önce kurtulmalı ve İslamofobiye karşı etkin tedbirler almalıdır. Aksi takdirde Fransa, Avrupa'da İslamofobik ayrımcılığın merkezi haline gelecektir."