Gazikent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Mehmet Karpuzcu, toplumsal duyarlılık adına verilen sözlerin tutulması gerektiğini bildirdi.
Karpuzcu, Gazikent Üniversitesi'nde düzenlenen "Bir Akademisyenin Serüveni" konulu seminerde yaptığı konuşmada, 1942 yılında Konya Karapınar ilçesi Karacadağ kasabasında doğduğunu ve o yıllarda 2. dünya savaşının devam ettiğini belirtti.
O tarihlerde Türkiye'nin sosyo-ekonomik koşullarında bahseden Karpuzcu, çocukluk döneminde yaşam koşullarının iyi olmadığını, Türkiye nüfusunun yüzde 80-85 oranında köylerde yaşadığını ve köylerin yüzde 85'inde okul, yol olmadığını dile getirdi.
Çocukluğunun geçtiği yıllarda devletin yol yapmak için ailelerden yol vergisi aldığını ifade eden Karpuzcu, şunları kaydetti:
"O dönemde eğitmenli okullar açılıyordu. Bu okulların eğitmenleri, her köyden okumaya hevesli kişiler içinden seçiliyordu. Seçilen kişiler altı aylık kurslara tabi tutuluyor ve kurs sonunda köylere gönderilen bu kişiler köylerde okullar açıyordu. Bu okullarda eğitim süresi üç yıl idi. Üç yılda bir öğrenci alınıyor, ara sınıflara öğrenci alınmıyordu. Üç yıl bittikten sonra mezun olan öğrencilerin yerine, yeni öğrenciler alınıyordu. Köy odalarının okul olarak kullanıldığı o dönemde 1 milyon kişi bu okullardan mezun oldu ve ben de o bir milyon kişiden biriyim. Bu üç yıllık okulu bitirenler ilkokul mezunu sayılmazlardı. Bunun üzerine bir sene köyde çift sürdüm, koyun güttüm. Köye bir vekil öğretmen gelince köyümüzdeki okul ilkokul statüsüne geçti ve okula iki sene daha devam ederek ilkokulu bitirdim. Şanslı idim. Çünkü vekil öğretmen bir sene geç gelseydi ben okuyamayacaktım."
İlkokulu bitirdikten sonra okumaya devam etmek istediğini ve babasının köylerine gelen bir çerçinin arabasına bir balya yatak atarak gurbete okumaya gönderdiğini belirten Karpuzcu, ortaokula giderken başka başka öğrencilere para karşılığı ders verdiğini aktardı. Bunu üniversite yıllarına kadar sürdürdüğünü anlatan Karpuzcu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Liseyi bitirdim, üniversiteye ise toplumun baskısı ile İstanbul Teknik Üniversitesine Elektrik Fakültesi'ne gittim. Mühendis olmaya karar verdim. Gerçekte toplum baskısı olmasaydı öğretmen olmak istiyordum. O dönemde üniversite okumak çok zordu. Şimdi ise üniversite okumanın şartları çok daha kolay. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Elektrik Bölümünü kazandığımda bazı arkadaşlar elektrik bölümünün zor olduğunu ve inşaat mühendisliğine geçmemi tavsiye etti. Ben ise inşaat mühendisliğini küçümsüyor, 'inşaatçı olmam için İnşaatta okumaya gerek var mı-' diyordum. Ancak elektrik mühendisliğinde bir sene kaybettikten sonra inşaat mühendisliğine geçtim. Hayatta hiç bir zaman insanın büyük konuşamaması gerektiğini anladım. 1968 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra şantiye şefi olarak Etibank'ta üç bin lira maaşla işe başladım. Ancak bir hocama verdiğim bir söz üzerine Etibank'taki işten ayrılarak daha az bir maaş olan yedi yüz lira ile asistan olarak, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde akademisyenlik hayatına başladım."
Öğrencilerin ilgiyle dinlediği konuşmayı esprilerle süsleyen Karpuzcu,
"Toplumsal duyarlılık adına verdiğimiz sözleri tutmalıyız" dedi.
- GAZİANTEP
Son Dakika › Yerel › Gazikent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Karpuzcu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?