"Finans Sektörünün Önlenemez Yükselişi" - Son Dakika
Ekonomi

"Finans Sektörünün Önlenemez Yükselişi"

"Finans Sektörünün Önlenemez Yükselişi"

Gaziantep Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekmez: "İster 'faiz lobisi' isterse 'finans lobisi' denilsin, böyle bir lobinin var olduğu muhakkak" "Merkez Bankasının hem nominal hem de reel faizleri ciddi oranda düşürmesi, kolay para kazanmaya alışmış kesimler tarafından yadırgandı" "Başbakan Erdoğan'ın son zamanlardaki faiz lobisiyle ilgili çıkışının orantısız ve haksız olduğunu söylemek mümkün değil" "Türkiye'de bankaların sermaye varlık oranları son 12 yılda yüzde 6'dan yüzde 12'ye yükseldi"

27.07.2013 11:05

MUSAB TURAN - Gaziantep Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Bekmez, son dönemde finans kuruluşlarının reel sektör üzerinde büyük hakimiyet kurduğunu belirterek, "İster 'faiz lobisi' isterse 'finans lobisi' denilsin, böyle bir lobinin var olduğu muhakkak. Merkez Bankasının hem nominal hem de reel faizleri ciddi oranda düşürmesi ve döviz kurunun kontrol altına alınması, kolay para kazanmaya alışmış kesimler tarafından yadırgandı" dedi.

AA muhabirinin finans sektörüne ilişkin sorularını yanıtlayan Bekmez, son 12 yılda dünya ve Türkiye'de bankacılık sektörünün "önlenemez bir şekilde" büyüdüğünü dile getirerek, "Finans sektörünün yüzde 90'larına hükmeden bankaların, reel sektöre kaynak sağladıkları ve ekonominin işleyişine yön verebildikleri için, bazen ülke ekonomisini speküle etme haklarının olduğunu düşünüyorlar. Nitekim söz konusu ülke yapısal problemlerle boğuşuyorsa, finans kuruluşları hükümetleri ister istemez kendi istedikleri şekilde hareket etmeye zorlayabilmekte ve hatta reel sektörü hegemonyası altına alabilmektedir" ifadelerini kullandı.

Finans sektörüne yönelik denetimin mevcut konjonktürde hayati bir önem arz ettiğini kaydeden Bekmez, "Sektör, iyi kontrol edilememeleri durumda global düzeyde krizler üretebilmektedir" ifadesini kullandı.

"Kurumlar vergisi rekortmenlerinin ilk 20'si arasında 11 bankanın yer alması tesadüf olabilir mi?"

Finans sektörüne ilişkin Türkiye özelinde değerlendirme yapıldığında, Merkez Bankasının son dönemdeki politikalarına verilen tepkilerin önemli olduğunu belirten Bekmez, "İster 'faiz lobisi' isterse 'finans lobisi' denilsin, böyle bir lobinin var olduğu muhakkak. Merkez Bankasının hem nominal hem de reel faizleri ciddi oranda düşürmesi ve döviz kurunun kontrol altına alınması, kolay para kazanmaya alışmış kesimler tarafından yadırgandı. Sonucunda da Merkez Bankası'na baskılar arttı" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de bankaların karlılık oranlarının küresel bankacılık sektörüyle karşılaştırıldığında "kanaat uyandıran" sonuçlar doğurduğuna işaret eden Bekmez, "Türkiye'de kurumlar vergisi rekortmenleri arasında ilk 20 arasında 11 bankanın yer alması tesadüf olabilir mi? Merkez Bankasının faizleri yüksek belirliyor olması nedeniyle, ticari bankaların son 5 yılda gerçekten faiz zengini olduklarını görmekteyiz.

Türkiye'de bankaların parasal büyüklüklerinin GSYİH içindeki payına bakıldığında önemli sonuçlara ulaşıldığını anlatan Bekmez, şunları kaydetti:

"Gerek Avrupa Birliği'nde, gerekse dünya genelinde azalma eğiliminde olan bu oran Türkiye'de 2000 yılında yüzde 26 iken 2012 yılında yüzde 40'lara ulaşmıştır.

Dünya finans piyasası verilerine bakıldığında, bankaların verdikleri kredi hacminin oransal olarak son 12 yılda oldukça arttığını görmekteyiz. Örneğin, bankaların verdikleri kredilerin Milli Gelir'e oranı incelendiğinde, 2000 ile 2012 yılları arasında ABD'de yüzde 190'dan yüzde 230'a, İngiltere'de yüzde 130'dan yüzde 210'a, Fransa'da yüzde 100'den yüzde 140'lara; Türkiye'de ise yüzde 37'den yüzde 72'ye çıktığını görmekteyiz. Dikkat edilirse, bankaların vermiş oldukları kredilerin Milli Gelire oranındaki en büyük artışın Türkiye'de olduğu görülmektedir."

"Türkiye'de bankaların sermaye-varlık oranları son 12 yılda yüzde 6'dan yüzde 12'ye yükseldi"

Türkiye'de faaliyet gösteren bankalarının son 12 yılda sermaye-varlık oranlarında büyük artışların gözlendiğini aktaran Bekmez, "Geçtiğimiz 12 yılda bankaların sermaye-varlık oranlarında dünya genelinde yüzde 8'den yüzde 10'a, Avrupa Birliği'nde yüzde 7'den yüzde 8,6'ya, ABD'de yüzde 8'den yüzde 14'e, Türkiye'de ise yüzde 6'dan yüzde 12'ye yükseliş görüyoruz.

Yani bankaların sermayelerini mal varlıkları ile kıyasladığımızda yine artışlar görmekteyiz. Aynı yıllar için reel sektördeki artışlar daha düşük oranlarda kalmaktadır. Bu da bankaların ülke ekonomisindeki güçlerinin arttığı ve reel sektörün önüne geçme eğiliminde olduğu manasına gelmektedir" diye konuştu.

Paylaştığı rakamların, finans kuruluşlarının günümüzde hayatın ne kadar içinde olduğunu gösteren önemli veriler olduğuna dikkati çeken Bekmez, "Bu veriler bankaların ekonomik kararlarda ne kadar dikkate alınmaları gerektiğini göstermektedir. Ancak bu durumun, bireysel tüketicilerin ve reel sektörün hegemonya altına alınması ve politik olaylara destek vermek suretiyle ülke siyasetine yön verme hakkının elde edilmesi anlamına gelmediğinin de bilinmesi gerekiyor" dedi.

"Finansın, reel sektöre verdiği karşılığın anlamı reel sektörün sömürülmesi olmamalı"

Finans sektörünün, bankaları, sigorta şirketlerini, emeklilik fonlarını ve hisse senedi-tahvil piyasalarını içeren geniş bir kavram olduğuna değinen Bekmez, mal ve emek piyasaları ne kadar önem arz ediyorsa, finans piyasasının da en az o kadar önem arz ettiğini söyledi.

Bekmez üretim anlamına gelen reel sektörün ekonomilerin lokomotifi olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Büyüme ve kalkınmayı ivmeyi genellikle reel sektördeki gelişmeler hızlandırdığı için reel sektör, ekonominin lokomotifi olarak kabul edilir. Finans sektörü ise bu gelişmeye kaynak aktarmak suretiyle destek verir. Ancak bu desteğin karşılığı hiçbir zaman reel sektörün sömürülmesi olamaz, olmamalıdır. Aksi halde gelir dağılımındaki adaletsizlik finansal sektör lehine artar ve ülkelerin ekonomisinde onarılamaz yaralar açılır." - İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Ekonomi 'Finans Sektörünün Önlenemez Yükselişi' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement