Her ne kadar zaman zaman kardeş partiler birbirlerine açık veya kapalı destek verse de, bu geleneğin sürdürülmesine özen gösterilir.
Çünkü dış ülkelerle ilişkilerde, hükümetlerinden ziyade devletler arası ilişkilerin önemi göz önünde bulundurulur.
Bu yüzden de seçim kampanyası döneminde politikacılar ve hükümetler nötr davranmaya, tarafsız kalmaya özen gösterirler.
Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump'ın bazı çıkışları İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerdeki politikacıları bile çıldırtmaya başladı.
*
Trump, devlet başkanı seçilmesi halinde, Amerika'ya Meksika sınırı üzerinden gelen kaçak göçü önlemek için sınıra aşılmaz duvarlar çekip, bunun parasını Meksika hükümetinden alacağını ilan etti.
Ülkede yaşayan 11 milyona yakın kaçak yabancıyı sınır dışı edeceğini açıkladı.
Müslümanların Amerika'ya girişini geçici olarak yasaklayacağını söyledi.
İran'ın nükleer programını önlemek amacıyla varılan anlaşmayı yeniden müzakereye açacağını da.
ABD'nin NATO'daki rolünü yeniden gözden geçireceklerini de.
2004 yılında Irak'ta görev yaparken yaşamını yitiren Pakistan kökenli ABD'li Müslüman asker Humayun Khan'ın anne-babasına hakaret içeren söylemleri ise tepkileri artırdı.
Seçim kampanyası sırasında ağlayan bir çocuğa önce övgüler yağdırması, bir kez daha ağlayınca da "Az önceki söylediklerim ciddi değildi, çıkarın şu çocuğu salondan" demesine ise kendi partisinden bile tepkiler geldi.
*
İngiltere'nin istifa eden başbakanı David Cameron, Trump'ın belirli İslam ülkelerinden gelecek Müslümanları ülkeye sokmama ve başka bazı azınlıklara dönük hakaret içeren söylemlerine tepki gösteren ilk Batılı dost ülke politikacısı oldu.
Cameron, Trump'ın söylemlerine "Hatalı" ve "Budalaca" değerlendirmesinde bulunurken, seçilmesi halinde ilişkilerin zorlaşacağına da dikkat çekti.
Trump, Fransa'da aşırı İslamcıların bombalı saldırıda bulunmalarının Fransız hükümetinin hatalı politikasından kaynaklandığını da ileri sürdü.
Bu iddiaya yanıt vermeyi aklından bile geçirmeyen Fransa Devlet Başkanı François Hollande, Trump'ın Irak'ta ölen Pakistan kökenli Müslüman askerin ailesine hakaret etmesine dayanamadı ve "Onun bu sözleri bende kusma hissi yaratıyor" dedi.
*
Trump, zaman zaman Almanya Başbakanı Angela Merkel'e de saldırdı.
Merkel'in sığınmacı politikasına ateş püskürdü.
Merkel'in hatalı politikası yüzünden ülkeye teröristlerin dolduğunu ileri sürdü.
Ama Merkel, çeşitli konularda olduğu gibi, bu suçlamalara karşı da sessiz kalmayı yeğledi.
Hatta yaz tatilini yarıda kesip önceki hafta düzenlediği basın toplantısında "Trump'ı, ABD Başkanı olarak bir kabus gördüğünüz oldu mu?" sorusuna, "Bu soruyu çok açık bir biçimde 'Hayır' olarak yanıtlayabilirim" cevabını verdi.
"Trump seçilmesi halinde Kırım'ın ilhakını resmen tanıyacağını söylüyor. Buna ne dersiniz?" sorusunu da, "Amerika'da sürdürülen seçim kampanyasına bulaşmak istemiyorum" diyerek geçiştirdi.
Ama Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Trump'ın çıkışlarına daha fazla dayanamadı.
Genelde çok diplomatik yanıtlar vermeye özen gösteren Steinmeier, "Trump gibi kin kusan bir vaiz, Brexit'in sorumluları ve AfD (sağ popülist Almanya İçin Alternatif) insanların korkularıyla politika yapmaktalar. Bu, toplumu kundaklamaktır" dedi.
İşte tüm bu yaklaşımlar Trump'ın seçilmesi halinde ilişkilerin hiç de kolay olmayacağı yönünde ciddi sinyaller vermektedir.
Son Dakika › Dünya › Trump'a Öfke Arttı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?