Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu, politika kaynaklı yumuşak iniş denilebilecek çeşitli sınırlandırmalarla kredi büyümesini yavaşlattıklarını belirterek, "Eğer bu yavaşlamasaydı, finansal riskler barındırıyor olacaktık. Belki çok hızlı bir şekilde aniden düşmek zorunda kalacaktık. Reel ekonomiye de çok büyük zarar verecekti" dedi.
Active Academy tarafından düzenlenen 10. Uluslararası Finans Zirvesi'nde konuşan Yörükoğlu, faizlerin değişmesiyle sadece mal ve hizmet fiyatlandırmasının etkilenmediğini, ekonomideki her şeyin etkilendiğini söyledi. Özellikle finansal istikrar konusunda para politikası ve faizlerin ne tür sonuçlar doğuracağının göz ardı edilemeyeceğini aktaran Yörükoğlu, gerekirse aradaki farkın başka enstrümanlarla finansal istikrar göz ardı edilerek yapılması gerektiğini ifade etti.
Bir merkez bankasının aldığı kararın diğer merkez bankalarının aldığı kararı etkilediğini vurgulayan Yörükoğlu, özellikle önemli gelişmiş ülke merkez bankalarının kararlarının gelişmekte olan ülke ekonomilerinin merkez bankalarını büyük ölçüde etkilediğini dile getirdi. Gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladığı bol likiditenin büyük ölçüde yükselen piyasa ekonomilerini de etkilediğini anlatan Yörükoğlu, bunun bazı dengesizliklere ve oynaklıklara da sebebiyet verdiğini vurguladı.
Merkez bankalarının kararlarının bütün dünyayı etkilediğine işaret eden Yörükoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları kendilerini finansal istikrarı, oluşan artan dengesizlikleri ve oynaklıkları azaltmak için bunların yanında kendi para politikası araçlarının yanında başka araçları da kullanmalı. Makro ihtiyati ve makro dengeleyici araçlara artan bir ihtiyaç var. Özellikle bankacılık sektöründe iyi zamanlarda kredinin çok hızlı büyümesi, kötü zamanlarda kredinin birden daralmasını azaltmamız gerekiyor. Bunun hem finansal istikrara hem de reel ekonomiye çok ciddi zararı var. Aşırı kredi büyüme hızının aşırı kredi büyüme oynaklığıyla da alakası var. Özellikle Türkiye'deki finansal sektördeki büyümenin sürdürülebilir olması, istikrarlı olması çok önemli. Bu istikrarı sağlayabilirsek, reel sektörün de oynaklığını, ekonominin genel oynaklığını azaltabiliriz. Bu konuda Türkiye'de 2010'dan bu yana önemli adımlar atıldı."
-"Özellikle 2010 yılında kredi büyümesi yüzde 35'leri geçti"-
TCMB olarak 2 yıldır geniş faiz koridoru ve yakın zamanda da geniş rezerv opsiyonlarını kurdaki oynaklığı azaltmak için kullandıklarını belirten Yörükoğlu, bu konuda önemli denilebilecek başarılar olduğunu söyledi.
Kredi artış hızının çok önemli olduğunu değinen Yörükoğlu, bankacılık sektörünün çevrim yönlü hareketinin yükselen piyasalara ait bir problem olduğunun çok net düşünüldüğünü vurguladı.
Bunun sadece gelişmekte olan piyasalara has bir özellik olmadığını gösterdiğine dikkati çeken Yörükoğlu, bunun krizin sebeplerinden birisi olduğunu ve özelikle ABD'nin bunu yaşadığını ifade etti.
Yörükoğlu, krizin hemen ardından yaşanan bol likidite ile düşen borçlanma maliyetleri ile Türkiye'de kredi batmasının yaşandığını anımsatarak, özellikle 2010 yılında kredi büyümesinin yüzde 35'leri geçtiğinin altını çizdi.
Politika kaynaklı yumuşak iniş denilebilecek çeşitli sınırlandırmalarla kredi büyümesini yavaşlattıklarını anlatan Yörükoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer bu yavaşlamasaydı, finansal riskler barındırıyor olacaktık. Belki çok hızlı bir şekilde aniden düşmek zorunda kalacaktık. Reel ekonomiye de çok büyük zarar verecekti. Türk bankacılık sektörünün büyümesi lazım. Gidilecek yer var, potansiyel var. Ama burada istikrarlı bir büyüme sağlamamız lazım. Hızlı büyüme, yavaş büyüme, daralma çevrimlerine girmememiz lazım. Ortalama kredi oynaklığı AB 27'de yüzde 12,9. Gelişmiş AB ülkelerinde yüzde 8,3, gelişen AB ülkelerinde yüzde 21. Türkiye'de bu oran oldukça yüksek, yüzde 32,2. Kredinin hızlı büyüdüğü ülkelerde bu oynaklık da çok fazla. Bu hız yanında oynaklığı da getiriyor. Bu beraberinde reel sektörün bundan negatif etkilenmesini getiriyor. Bunun cari açıkla da çok yakında ilişkisi var. Bankacılık sektörümüzle yaptığımız iletişim ile birlikte bu kadar hızlı gidemeyiz. Daha makul, daha istikrarlı seviyelerde Türkiye'de kredi büyüdü. Bankalarımız da buna çok sahip çıktı. 2011'de kredi büyüme hızımız yüzde 25, daha sonra bu yıl yüzde 14-15'e daha sağlıklı makul seviyelere çekildi."
-"Çevrim yönlü davranışın azaltılması..."
Aşırı kur oynaklığının da çok önemli olduğuna dikkati çeken Yörükoğlu,
"Maalesef küresel ekonomilerdeki gelişmeler özellikle yükselen piyasalarda kur oynaklığını ve dengesizliklerini beraberinde getirdi. Merkez bankaları, bu oynaklığı ve dengesizlikleri giderici araçlar kullanmaları gerekiyor" dedi.
Yörükoğlu, Merkez Bankası'nın bu oynaklık ve dengesizliklerini azaltmak için bazı tedbirler aldıklarını hatırlattı. Cari işlemler dengesi ile kur oynaklığı arasındaki ilişkiye de değinen Yörükoğlu, "Cari açığı olan ülkelerin kur oynaklığı daha fazla. Bizdeki cari açığa rağmen kur oynaklığı daha iyi. Cari açığı verdiğimiz için kur oynaklığına bizim daha fazla hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Kullanılan politikalarla kur oynaklığı önemli ölçüde azaltıldı. Türkiye'nin kur oynaklığını bir ay vadeli hesaplamalarda Endonezya'nın ardından en az oynak ülke olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.
Bankacılık sektöründe çevrim yönlü davranışı azaltmak gerektiğini söyleyen Yörükoğlu, şunları kaydetti:
"Çevrim yönlü davranışın azaltılması hem finansal istikrarın korunmasına katkı sağlamakta hem de reel ekonomideki aşırı oynaklığı azaltarak daha istikrarlı bir büyüme patikasına oturmamızı sağlayacaktır. Çevrim yönlü davranışın azaltılması özellikle bankacılık sektörü olmak üzere diğer sektörlerin betasını düşürerek bankalarımızın reel sektör firmalarımızın piyasa değerlerini artırıcı yönde etkisi olacaktır. Çevrim yönlü hareketin azaltılmasında 2010 yılından itibaren önemli mesafeler katedildi. Burada bankaların işbirliği ve uyumu takdir edilmelidir. Artan küresel sermaye hareketleri oynaklığının yarattığı kurlardaki aşırı oynaklıkta rezerv opsiyon mekanizması devreye sokuldu. Rezerv opsiyon mekanizması döviz likidite dengesindeki oynaklığı Merkez Bankası'nın müdahalesine gerek kalmadan azaltacak otomatik bir dengeleyici olarak tasarlandı. Bu mekanizma sadece döviz kurundaki oynaklığı azaltmakla kalmayacak aynı zamanda bankacılık sektörünün betasını düşürerek değerini artıracak bir etkisinin olacağını bekliyoruz."
Muhabir: Murat Birinci/ Sümeyye Dalkılınç
Yayıncı: Affan Kulunyar - İSTANBUL
Son Dakika › Ekonomi › Active Academy 10. Uluslararası Finans Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?