Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Dünya Bankasının Türkiye ilgili yayınladığı raporda, "2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye'nin öncelikle yapısal olarak premier lig standartlarına ulaşması gerektiğini belirtmektedir" dedi.
ASO Mayıs ayı Meclis toplantısında ASO Başkanı Nurettin Özdebir genel bir ekonomik değerlendirme yaparak, "Türkiye'nin ihracatta gösterdiği başarılar tartışma götürmez. 2000 başlarında 30 milyar dolarlarda olan ihracat bugün 155 milyar doları aşmış durumdadır. 2002-2012 döneminde ihracatta yıllık ortalama artış, yüzde 15 ile dünya ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. 2000 yılında 90 ülkeye mal ihraç eden Türkiye, bugün 137 ülkeye ihracat yapmaktadır. İhracat pazarlarındaki çeşitlenmeye rağmen kalite standartlarının yüksek olduğu Avrupa Birliği'nin toplam ihracat içindeki payı önemini korumaktadır. Bu dönemde ihracatın kompozisyonu da değişmiştir. 2000'lerin başında hazır giyim ağırlıklı olan ihracatta artık otomotiv sektörü başı çekmektedir. Bu dönemde metal, makine ve gıda sanayinin ihracattaki payı da artmıştır. Son yıllarda kimyasallarda, özellikle plastik ihracatında da bir artış görülmektedir. İhracattaki artış, Türkiye'nin ihracattaki rekabet gücünü göstermektedir. 2002'de dünya ihracatı içindeki payımız binde 55 iken bu oran 2012'de binde 82'ye yükselmiştir. Bu artış, yoğun küresel rekabet şartlarında ihracat yapmayı başaran sanayimizin rekabet gücünün bir ifadesidir. İhracatta; otomotiv ve oto parçaları gibi orta teknolojik ürünlerin artması, rekabet gücündeki olumlu gelişmeyi göstermektedir. Geride bıraktığımız dönemde ihraç ürünlerinin kalitesi de yükselmiştir. 2000 başlarında ihracatın yüzde 65'ini kalite standardı ve fiyatı düşük mallar oluştururken artık ihracatın önemli bir bölümünü orta ve yüksek kalite standardına sahip mallar oluşturmaktadır" dedi.
Dünya Bankası'nın geçtiğimiz günlerde Türkiye hakkında rapor yayınladığını ifade eden Özdebir, "Rapor, Türkiye'nin ihracatta gösterdiği başarıyı teslim ederken 2023 hedeflerine ulaşmanın bugünkü ihracat yapısıyla zor olacağını söylemektedir. Şimdi raporun bazı tespitlerini sizinle paylaşmak istiyorum. Rapor; 2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye'nin öncelikle yapısal olarak premier lig standartlarına ulaşması gerektiğini belirtmektedir. Hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde büyümenin yavaşlaması, ihraç ürünlerimize olan küresel talebin bir süre eskisi kadar güçlü olmayacağını göstermektedir. Bu nedenle Türkiye'nin 2023 ihracat hedefine ulaşması, küresel ihracat içindeki payını artırmakla mümkün olabilecektir. Bunun için ihracatın daha rekabetçi olması gerekmektedir. Ayrıca, yüksek fiyatla satılan yüksek kaliteli ve yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin ihracat içindeki payının artırılması gerekmektedir. Bu nedenle Rapor, kaliteye ve inovasyonla beslenen verimlilik artışına odaklanılması gerektiğini belirtmektedir. Dünya Bankası raporu, ihracattaki hızlı artışa rağmen ihracatın ülkemizdeki gelir artışının temel itici gücü olmadığını belirtmektedir. İhracattaki başarıya rağmen, ihracatın milli gelir içinde 2000 öncesi yüzde 20 olan payı ancak yüzde 23'e çıkabilmiştir. Aynı dönemde ihracatın milli gelir içindeki payı, AB'ye yeni katılan ülkelerde 10 puan, Hindistan'da 11 puan, Çin'de 9 puan artmışken bizdeki artış 3 puanda kalmıştır. İhracattaki çeşitlenmeye rağmen ihraç ürünlerinin önemli bir bölümünde küresel talep artışı düşüktür. Türkiye'nin orta teknolojik ürün ihracatı artmış olmakla birlikte yüksek teknolojik ürün ihracatında bir kımıldama olmamıştır. Raporun tespitine göre ihracata dayalı bir büyüme gösteremeyişimizin en temel nedeni ihracatımızın bu yapısıdır. Bu yapıyı değiştirmek ve yüksek büyümede avantaj sağlayan ihraç ürünlerinde rekabetçi olmamız gerekmektedir. Türkiye'nin yüksek kaliteli ve yüksek katma değerli ürünlere geçebilmesi için hem yeni yatırımlara hem de daha nitelikli işgücüne ihtiyacı vardır" diye konuştu.
Özdebir konuşmasına şöyle devam etti:
"İhracattaki artış ve ithalattaki azalmayla birlikte dış ticaret ve cari işlemler açığı düşmektedir. 12 aylık dış ticaret açığı 95 milyar dolara, cari işlemler açığı da 60 milyar dolara gerilemiştir. Cari açıktaki gerileme olumlu olmakla birlikte yılın ilk üç ayında sermaye girişlerinin neredeyse durmuş olması bu konudaki risklerin devam ettiğini göstermektedir. Buna rağmen biz ihtiyatlı iyimserliğimizi koruyor ve küresel likidite bolluğu devam ettiği sürece bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşanmayacağını düşünüyoruz." - ANKARA
Son Dakika › Ekonomi › Aso Mayıs Ayı Meclis Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?