Dünya Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (DESAV) Başkanı Prof. Dr. Ünsal Ban, yeni Türkiye'nin yoluna çok sayıda tuzak kurulmak istendiğini belirterek, orta gelir tuzağının en tehlikeli ekonomik tuzaklardan biri olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen Uludağ Ekonomik Zirvesi'nde dolardaki hareketlilikten Avrupa'daki genişleme paketinin etkilerine kadar çeşitli konulara değinen Prof. Dr. Ünsal Ban, "Merkez Bankası politikalarından ekonomimizdeki büyüme eğilimine kadar birçok konu üzerinde görüş alışverişi yapıldı. Bahsi geçen bu konuların en önemlilerinden biri de büyüme ile doğrudan ilişkili olan orta gelir tuzağıydı" dedi. Kişi başına düşen milli geliri belli bir seviyeye ulaşan gelişmekte olan bir ülkenin Ar-Ge faaliyetlerinden uzak üretim yapısı ve geleneksel iş modellerine bağlı kalması nedeniyle kısırdöngüye girmesinin gelişmiş ülke kategorisine ulaşamaması şeklinde tanımlanan orta gelir tuzağının gelişmekte olan ülkelere karşı kullanılan ekonomik bir unsur olduğunu belirten Prof. Dr. Ban, "Günümüzde gelir düzeyi ölçütü olarak literatürde yer alan çeşitli yaklaşımların yerini Dünya Bankası'nın kişi başına düşen gelire göre yaptığı sınıflandırma almış bulunmaktadır. Dünya Bankası'nın 2015 yılı sınıflandırmasına göre 2013 yılında kişi başına düşen geliri bin 45 dolar ve altında olan ülkeler düşük gelirli; bin 45 dolar ile 12 bin 746 dolar arasında olan ülkeler orta gelirli; 12 bin 746 dolar ve üzerinde olan ülkeler ise yüksek gelirli olarak sınıflandırılmaktadır. Aynı şekilde orta gelirli ülkeler arasında alt-orta gelir ve üst-orta gelir şeklinde bir ayrım daha bulunmaktadır. Bu kapsamda kişi başına düşen geliri bin 45 dolar ile 4 bin 125 dolar arasında olan ülkeler alt-orta gelirli, 4 bin 125 dolar ile 12 bin 746 dolar arasında olan ülkeler ise üst-orta gelirli olarak tanımlanmaktadır" dedi.
MİLLİ GELİR DÖRT KATINA ÇIKTI
"Bilindiği üzere ülkeler zenginleştikçe büyüme oranları yavaşlama eğilimi göstermektedir. Öyle ki ülkelerin kararlı bir büyüme yoluna doğru yaklaştıkları neo-klasik büyüme modelleri ile takipçilerin yakalama sürecinde teknoloji yayılımından yararlanabildikleri içsel büyüme modelleri, büyüme eğilimindeki bu istenmeyen durumu açıklayabilmektedir" diyen Prof. Dr. Ban şöyle devam etti:
"Eğilimin devamı ise büyüme sürecindeki itici faaliyet alanlarının iyi bir şekilde analiz edilmesi ve yavaşlama gösteren alanlara çeşitli politikalarla müdahale edilmesi ile sağlanabilmektedir. Ülkemiz açısından 2001 yılında 3.021 dolar olan kişi başına düşen gelirin aradan geçen 12-13 yılın ardından yaklaşık dört katına çıkartılması, büyüme hızının dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu göstermektedir. Bir zamanlar alt-orta gelir grubunda yer alan ülkemizde uygulanan doğru ekonomi politikaları ile 10.818 dolar kişi başına gelire ulaşılmış ve üst-orta gelirli ülkeler arasına girilmiştir. Ekonomik faaliyetlerin genişlediği bu süreçte vatandaşın hayat standartları da yükselmiş, bir anlamda büyüme tabana yayılmıştır. Fakat Uludağ Zirvesi'nde de dile getirildiği üzere bu eğilimin devamı ile orta gelir tuzağına düşmememiz ve üst-gelirli ülkelerin arasına girmemiz büyük önem taşımaktadır."
BU TUZAĞA NASIL DÜŞMEYİZ
Türkiye'nin orta gelir tuzağını aşarak yoluna devam edebilmesi için eğitim, bilim, Ar-Ge, teknoloji ve üretime ağırlık veren bir ekonomik büyüme stratejisi izlemesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Ban, "Bu noktada 25 faaliyet alanını kapsayan yapısal dönüşüm programı ön plana çıkmaktadır. Bu süreçte katma değeri ve teknoloji düzeyi yüksek üretimin önü açılacak ve eğitim ile araştırma-geliştirme faaliyetlerine verilen önem ile bilgi üretiminin devamlılığı sağlanacaktır. Bu sayede de 2023 yılı için 25 bin dolar olan hedef kişi başına gelir düzeyi yakalanacaktır" ifadesini kullandı.
"2023 hedeflerimiz doğrultusunda hayata geçirilmekte olan yapısal dönüşüm programı, ülkemizin orta gelir tuzağını aşmasını sağlarken ekonomimizin de çok daha sağlam temellere sahip olmasını mümkün kılacaktır" diyen DESAV Başkanı Prof. Dr. Ban, "Genel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde istikrarlı yapıya karşı kurulan tezgahların sayısının artması, bir takım güç odaklarının Türkiye'nin orta-gelir düzeyinde kalması konusunda ısrarcı olduğunu göstermektedir. Fakat kurulan tezgahlar boşa çıkmakta ve ülkemiz önüne koyduğu hedefler doğrultusunda yoluna devam etmektedir. Siyasi istikrar sürdükçe ekonomik istikrar da sürecektir" diye konuştu. - ANKARA
Son Dakika › Ekonomi › Desav Başkanı Prof. Dr. Ban: 'Yeni Türkiye'ye Yeni Tuzaklar' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (1)