Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu'nda, ülkeye özgü belirsizliklerin azalması, küresel finansal piyasalardaki risk iştahının toparlanması ve dış talebin olumlu katkısının artmasıyla beraber büyüme beklentilerindeki iyileşmenin devam edeceği öngörüldü.
TCMB tarafından yılda iki kez yayımlanan "Finansal İstikrar Raporu'nun" ilki yayımlandı.
Raporda, gerek uluslararası gerekse ulusal gelişmeler dikkate alınarak bankacılık sektörünün taşıdığı riskler değerlendirildiğinde, 2014 yılı ilk yarısı itibarıyla genel kredi kalitesinde kayda değer bir bozulmanın yaşanmadığı, olası likidite şoklarına karşı sektörün yeterli likidite tamponuna sahip olduğu ve faiz riskine olan duyarlılığın azalmaya devam ettiği kaydedildi.
Yakın izlemedeki kredilerin yıllık büyüme hızının ve bazı kredi türlerinde tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) oranının artmaya başlamasının, kredi riskinin finansal istikrar açısından yakın takibini gerekli kıldığına işaret edilen raporda, "2008 küresel krizinde yaşanan dalgalanmalar esas alınarak oluşturulan senaryo çerçevesinde gerçekleştirilen makro stres testi sonuçları, sektörün TGA oranında ve sermaye yeterliliğinde yaşanabilecek bozulmanın sınırlı olacağını sektör sermaye yeterliliğinin yasal rasyonun üzerinde kalmaya devam edeceğini göstermektedir" değerlendirilmesi yapıldı.
- Kredi Riski
Raporda, kredi büyümesindeki yavaşlamanın, 2014'ün ilk çeyreğinde güçlendiği aktarılırken, son dönemde finansal koşullarda gözlenen toparlanmanın, kredi büyümesindeki düşüşün yılın kalanında daha ılımlı olabileceğine işaret ettiği bildirildi.
2013 yılı ikinci yarısından itibaren döviz kurları ve faiz oranlarındaki oynaklığın artmasına, Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) büyümesinin iç talep kaynaklı güç kaybetmesine karşın, TGA'da kayda değer bir bozulma yaşanmadığı bildirilen raporda, şu tespitlere yer verildi:
"Özel kesim talebindeki ılımlı artış ve güçlü kamu kesimi talebinin desteği ile 2013'te yüzde 4'e yükselen GSYH büyüme hızı yılın ikinci yarısından itibaren yavaşlamaya başlamıştır. Eş zamanlı olarak bozulmaya başlayan 2014'e ilişkin büyüme beklentilerinin ise son aylarda sınırlı bir toparlanma içinde olduğu görülmektedir. Ülkeye özgü belirsizliklerin azalması, küresel finansal piyasalardaki risk iştahının toparlanması ve dış talebin olumlu katkısının artmasıyla beraber büyüme beklentilerindeki iyileşmenin devam edeceği tahmin edilmektedir. 2013 yılının ikinci yarısında finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmanın son dönemde azalması ve 2014 yılının ikinci çeyreğinin başından itibaren kur ve faiz oranlarının yeniden gerilemeye başlaması da kredi riski görünümüne olumlu katkı yapmaktadır."
Yabancı para cinsinden borçlanma kısıtı olan hanehalkının yükümlülüklerinde kur riski bulunmadığı belirtilen raporda, hanehalkı kaynaklı kredi riski açısından özellikle kredi kartlarına ilişkin son dönemde yapılan düzenlemelerin etkisinin yakından takip edileceği aktarıldı.
Likidite Riski
Raporda, bankacılık sisteminin kısa vadeli likidite şoklarına karşı olan dayanıklılığının yüksek seyrettiği vurgulanırken, "Fonlama kalitesindeki gelişmeler bankaların orta ve uzun vadede önemli likidite risklerine maruz kalma ihtimallerinin düşük olduğuna işaret etmektedir" denildi.
Bankaların yurt dışı yükümlülüklerinin yıllık artışında, toplam içinde önemli bir pay sahibi olan ticari bankalardan sağlanan kredilerin katkısının genel olarak ağırlığını koruduğuna dikkatin çekildiği raporda, bunun yanı sıra 2010'dan itibaren gerçekleştirilmeye başlanan ve ağırlıklı olarak uzun vadeli olan menkul kıymet ihraçlarının yurt dışı yükümlülük artışına önemli bir katkısının bulunduğu dile getirildi.
"Küresel büyümedeki toparlanma ve Fed'in para politikasına dair belirsizliklerin azalması ile birlikte küresel risk algılamalarında başlayan iyileşme nedeniyle önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında canlanma olabilecektir" denilen raporda, nisan ayından itibaren Türkiye'ye özgü risklerin azalmaya başlamış olmasının da bankaların yurt dışından kaynak teminindeki aşağı yönlü riskleri sınırlayan bir unsur olarak görüldüğü vurgulandı.
Merkez Bankasının son dönemde döviz piyasalarında yaşanan oynaklığı sınırlamak amacıyla yaptığı doğrudan döviz satım müdahaleleri ile döviz satım ihalelerinin bankaların repo fonlamasını artırırken, serbest DİBS stoklarının düşmesine neden olduğu belirtilen raporda, bankacılık sisteminin net likidite açığının artmasına neden olan döviz alımlarının bankacılık sisteminin Merkez Bankasından repo yoluyla sağladığı fonların artmasındaki en önemli neden olduğu aktarıldı.
Raporda, mevduatların, en istikrarlı fon kaynağı kabul edilmelerine ve bununla tutarlı olarak toplamda sürekli artış arz eden bir büyüme dinamiği sergilemelerine rağmen, özellikle stres dönemlerinde banka bazında mevduat tabanında oluşabilecek oynaklıkların bankalar için bir likidite riski teşkil edebileceği bildirildi.
- Faiz Riski
Raporda, gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına yönelik belirsizliklerin devam etmesinin, uluslararası yatırımcıların risk iştahındaki dalgalanmaların ve yurt içi fiyatlardaki oynaklığın, finansal sektörün faiz risklerine karşı duyarlılığının önemini artırdığına işaret edilirken, "Türk bankacılık sisteminin faiz risklerine olan duyarlılığı mevcut karlılık ve özkaynaklar seviyesi dikkate alındığında makul düzeylerde kalmaya devam etmektedir" değerlendirmesi yapıldı.
TL tarafında bankaların faiz riskine duyarlılığını artıran temel bilanço kaleminin tüketici kredileri olduğu belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Tüketici kredilerinin uzun vadeli ve sabit faizli olması, en uzun vadeye sahip tüketici kredisi türü olan konut kredilerinde kredi müşterilerinin refinansman maliyetlerinin yasal olarak sınırlandırılmış olması, bankaların bu krediler nedeniyle üstlendikleri faiz riskini artırmaktadır. Öte yandan, bankaların yurt dışından elde ettikleri yabancı para (YP) cinsinden uzun vadeli yabancı para cinsi kaynakları çapraz para takası işlemleri ile sabit faizli TL kaynağa dönüştürmesi bu riskleri dengeleyici bir rol oynamaktadır. Ancak, bilanço dışı işlemlerde yer alan uzun vadeli ve TL tarafında sabit faizli olan türev işlemlerin hacimlerinin konut kredileri hacmine kıyasla 2010 yılından bu yana istikrarlı olarak azaldığı dikkat çekmektedir. Hanehalkının aşırı borçlanmasını engellemek üzere ihtiyaç ve taşıt kredilerinin vadelerini sınırlandırmaya yönelik yapılan ve 2014 yılının şubat ayı itibarıyla yürürlüğe konan düzenlemelerin bankaların tüketici kredileri nedeniyle üstlendikleri faiz riskini azaltıcı yönde bir etki sağlaması beklenmektedir."
Sermaye Yeterliliği, Karlılık ve Şoklara Dayanıklılık
Raporda, 2013 yılının mayıs ayından sonra faiz oranlarında gözlenen artışın, bankacılık sektörünün bilanço yapısındaki vade uyumsuzluğu nedeniyle aktif getirisi ve pasif maliyeti arasındaki makasın daraldığı belirtilirken, "Dönemler bazında incelendiğinde, ocak-mayıs ile haziran-kasım dönemleri arasındaki düşüşün, kredi ve menkul değerlerin getirilerindeki azalıştan kaynaklandığı görülmektedir. Haziran-kasım ve aralık-mart dönemleri arasında makasın daha da daralmasında mevduat ve ihraç maliyetlerindeki artış belirleyici olmuştur" ifadelerine yer verildi.
Son dönemde faiz oranları ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların bankacılık sektörünün karlılığının yanı sıra sermaye yeterlilik oranını da olumsuz etkilediği, ancak söz konusu oranın yasal ve hedef rasyoların üzerinde kalmaya devam ettiği belirtilen raporda, bankacılık sektörünün borçluluk düzeyini sınırlandırarak şoklara dayanma kapasitesini artırmayı amaçlayan kaldıraca dayalı zorunlu karşılık düzenlemesinin tüm unsurlarıyla aralık 2013 döneminden itibaren uygulamaya geçtiği aktarıldı.
Raporda, 2014 yılı mart ayı itibarıyla finansal sağlamlık endeksinin bir önceki rapor dönemine kıyasla en fazla faiz riski olmak üzere likidite ve sermaye dışındaki tüm alt endekslerdeki gerilemenin etkisiyle düşmüş olmasına karşın, halen yüzde 100'ün üzerinde seyrettiği belirtilirken, "Bankacılık sektörünün risk göstergelerinin gelişimi incelendiğinde ise, önceki rapor dönemine göre karlılığın olumsuz yönde değişmiş olmasına karşın, kur ve faize duyarlılıkta bir miktar iyileşme olduğu, sermaye yeterliliği ve likiditede ise önemli bir değişim gerçekleşmediği görülmektedir" denildi.
- İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Tcmb Finansal İstikrar Raporu Açıklandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?