Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, "Önümüzde siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar üzerine yoğunlaşabileceğimiz kesintisiz bir 4 yıl var. Bu, kaçırılmaması gereken değerli bir fırsattır. Türkiye bu dönemleri reformlara yoğunlaşarak geçirebilirse, bütün elverişsiz küresel koşullara rağmen içinde bulunduğu ülke grubundan pozitif ayrışabilir" dedi.
Sheraton Otel'de gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısının açılış konuşmasını yapan Başaran-Symes, siyaset gündeminin ekonomik gündemin önüne geçtiği, beklenen kararların siyasi zorunluluklar nedeniyle alınamadığı bir dönemin sonuna gelindiğini ümit ettiklerini söyledi.
Toplumun bu dönemde çok gerildiği ve yorulduğunu belirten Başaran-Symes, "Gerilimlerin düşmesini, doğal hayat tempomuza dönmeyi, terörün değil barışın, kaygıların değil geleceğe güvenin hakim olduğu bir ortamı arzuluyoruz" diye konuştu.
Başaran-Symes, ülke ve siyasetin normalleşmesinin hayati bir mesele olduğunu kaydederek, "Artık ileriye olumlu bakmak, küresel rekabette kaybettiğimiz ivmeyi geri kazanmak istiyoruz" diye konuştu.
Dünyada küresel krizden bu yana işlerin bir türlü rayına girmediğini belirten Başaran-Symes, Türkiye'de konjonktürün de bu koşullardan etkilendiğini anlattı.
Başaran-Symes, reform momentumunun bütün dünyada yavaş olduğuna dikkati çekerek, "Birkaç hafta sonra yeni bir yıla giriyoruz. Bugünün dünyasında en önemli ekonomik dönüşümler nesnelerin interneti, mobil teknolojiler, temiz ve verimli enerji teknolojiler, biyoteknoloji, paylaşım ekonomisi ve akıllı kentlerle şekilleniyor. Sanayide '4.0' dönemine giriyoruz. Toplumsal yapı, sanayi, finans, tarım, eğitim ve hizmet sektörleri hızla dönüşüyor. Toplumlar ve devletler değişiyor. Her yeni genç kuşak toplumsal yaşama farklı beklentilerle katılıyor. Gerçeklikle sanalı ayırmakta güçlük çekiyoruz. Bu değişim sadece teknoloji ile tavır ve tutumla ilgili. Mesele, değişen hareketle tutumları anlayabilmek için çaba göstermek. Bağlantılı dünya, sizin olmadığınız yerlerde olmanızı sağlıyor. Kendimizi bu radikal değişim için hazırlamamız gerek" değerlendirmesinde bulundu.
İçerideki kaygılar ne olursa olsun Türkiye'nin küresel gündemden kopmaması gerektiğini belirten Başaran-Symes, "Önümüzde siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar üzerine yoğunlaşabileceğimiz kesintisiz bir 4 yıl var. Bu, kaçırılmaması gereken değerli bir fırsattır. Türkiye bu dönemleri reformlara yoğunlaşarak geçirebilirse, bütün elverişsiz küresel koşullara rağmen içinde bulunduğu ülke grubundan pozitif ayrışabilir" ifadelerini kullandı.
Başaran-Symes, reformlara pozitif yanıt veren iş dünyasına, genç ve dinamik beşeri sermayeye, iç talep potansiyeline, kamu finansman dengesine, bankacılık yapısına, yakın coğrafyanın istikrara kavuşması durumunda oluşacak ekonomik fırsatlara işaret ederek, bunların fırsatlara dönüşebilecek güçlü yanları olduğunu, bu durumun yurtdışındaki muhataplar tarafından daha net görüldüğünü kaydetti. Bunların tek başına yeterli olmayacağının da altını çizen Başaran-Symes, şöyle devam etti:
"Bu fırsatları kullanabilme ortamını ne kadar bozduğumuzun farkında mıyız? Siyasal bünyemizdeki yaraları sarmamız ve toplumsal barışı yeniden tesis etmek için hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile adil yargılanma konularındaki eksiklerimizi süratle gidermemiz gerekiyor.
Süratle diyorum, aslında yarın demek istiyorum. Elimizde hayata geçirilmeyi bekleyen bir yargı reformu stratejisi var. Kısacası adalet sistemimizin güçlendirilmesine ihtiyaç var.
Diğer yandan temel hak ve özgürlüklere ilişkin, uluslararası sözleşmelerin iç hukuka aktarımı yoluyla özgürlük alanlarının genişletilmesi, ifade ve basın özgürlüğünün bir kırmızı çizgi olarak addedilmesi, reform ihtiyacı gösteren en önemli alanlardır.
Kalkınma ve sanayi alanlarında ise düşük iç tasarruf oranlarımız, kayıtdışı ekonomi, kadının iş gücüne katılım oranı, genç işsizliği ve en önemlisi eğitimin niteliği, önümüzdeki 4 yıl içinde mutlaka üstesinden gelmemiz gereken reform alanlarıdır."
Dönüşüm Programı heyecanlandırdı
Başaran-Symes, seçimler öncesinde açıklanan 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nın kendilerinin çok heyecanlandırdığını belirterek, hükümet programının da iş dünyası açısından öncelikli bir çok hedefi içerdiğini kaydetti. Programdan temsili bazı örnekler hatırlatan Başaran-Symes, 64. Hükümet Programı'nın fırsat ve mücadele alanlarını kapsadığını bildirdi.
Başaran-Symes, TÜSİAD olarak eğitimin niteliği, sanayide dönüşüm ile KOBİ'lerin verimliliği ve büyümesi alanlarında programın uygulama evrelerinde iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Şartlar ne olursa olsun TÜSİAD'ın bilgi üretmeye kesintisiz devam edeceğini belirten Başaran-Symes, "Esasen siyasi reform alanları ve tüm kalkınma başlıklarındaki hedefler AB uyum süreci ile doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla geçtiğimiz günlerde kaydedilen yeni AB ivmesini çok çok önemsiyoruz. AB sürecinin güçlenmesi, reformların hayat geçirilmesini hızlandıracak ve bu reformlar bizi AB tam üyelik hedefine yaklaştıracak. Bu vesileyle çok hassas bir konuya değinmek isterim ki mülteci krizinin çözümüne yönelik AB ile işbirliğini insani açıdan son derece kıymetli buluyoruz ancak zaten olması gereken vize muafiyetinin, yeni fasılların müzakereye açılmasının, genel anlamda AB üyelik sürecinin, mülteci sorunundan bağımsız olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz" değerlendirmelerinde bulundu.
İş dünyası olarak beklentilerinin, fırsat ve mücadele alanlarına ilişkin reformların etkili bir şekilde, kesintisiz uygulamaya konulması olduğunu bildiren Başaran-Symes, bu yönde atılacak en somut adımın ise iş dünyasının da içinde yer aldığı "Reform Koordinasyon Kurulu"nun kurulması olduğunu belirtti.
Başaran-Symes, politikaların şekillendirilmesi ve hayata geçirilmesinde tüm kesimleriyle yakın bir istişare içinde hareket edilmesini, bu sürecin önemli bir başarı ölçütü olarak gördüklerini dile getirdi.
Son Dakika › Ekonomi › Tüsiad Yik Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?