ANKARA (AA) – Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "GSYH'ye oran olarak 2014 yılında yüzde 5,8 olan cari açığın 2015'te yüzde 4,4'e gerilemesini bekliyoruz. Sonraki yıllarda da bu aşağı yönlü trend devam edecek" dedi.
Şimşek, Kalkınma Bakanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında Yeni Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı.
Cari işlemler açığının GSYH'ye oranının 2014 yılında yüzde 5,8 olduğunu hatırlatan Şimşek, 2015'te yüzde 4,4'e gerilemesini beklediklerini söyledi. Şimşek, sonraki yıllarda da bu aşağı yönlü trendin devam edeceğinin altını çizerek, bunun için kısa vadede emtia fiyatlarının etkisinin önemli olduğunu, orta vadede belirleyici faktörün reform programının etkileri olduğunu dile getirdi. Reform programı ile verimliliğin artmasıyla cari açığın daha da düşeceğini vurgulayan Şimşek, 2018'de yüzde 3,5 gibi daha sürdürülebilir bir seviyeye ulaşacağını öngördüklerini bildirdi.
Şimşek, yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatının artacağını öngördüklerine dikkati çekerek, bu artışın başladığını, ihracat ve yurtiçi üretimin ithalata olan bağımlılığını azaltmaya devam ettiklerini belirtti.
Hizmet gelirlerinin artırılmasına yönelik kapsamlı bir stratejilerinin olduğuna işaret eden Şimşek, daha dengeli bir dış ticaret yapısı oluşacağının altını çizdi. Şimşek, "Burada uyumlu maliye, para ve gelirler politikaları ile yapısal reformların etkisi ile cari açıktaki düşüşün devam edeceğini öngörüyoruz" dedi.
- "Yurtiçi tasarruf oranının 2018'de yüzde 18'e ulaşacağını öngörüyoruz"
Şimşek, 2014'te yüzde 15 olan yurtiçi tasarruf oranının 2018 yılında yaklaşık yüzde 18 civarına ulaşacağını öngördüklerini belirterek, ileriki dönemde bu artış için gereken çaba ve reformların uygulamaya konulacağını kaydetti.
Yüksek ve sürdürülebilir büyüme ve daha çok yatırım ve bu yatırımların sağlıklı finansmanı açısından tasarruf artışının çok büyük önem arz ettiğini ifade eden Şimşek, alınan tedbirlerle tasarrufların artmaya başladığını, önümüzdeki dönemde de yeni tedbirlerin devreye konulacağını söyledi.
- "İşsizlik azalma eğilimine girecek"
Şimşek, Türkiye'de küresel krizin ardından 7 milyon kişiye iş imkanı sağlanmasına rağmen işsizlik oranının nispeten yüksek seyrettiğine dikkati çekerek, "Önümüzdeki dönemde işsizliğin azalma eğilimine gireceğini öngörüyoruz. Program döneminde istihdama katılımın artırılmasına yönelik uygulanacak politikalar sonucunda işgücüne katılım oranının ve istihdamın sırasıyla 1,1 puan ile 1,3 puan artmasını bekliyoruz. 2015 yılında yüzde 10,2'ye ulaşacağını öngördüğümüz işsizlik oranı dönem sonunda yüzde 9,6'ya düşmüş olacaktır" diye konuştu.
Enflasyonun da 2014'te yüzde 8,2 olarak gerçekleştiğinin, 2015 yılında yüzde 8,8'e çıktığının altını çizen Şimşek, bunda Türk Lirası'ndaki değer kaybının büyük rol oynadığını, gıda fiyatlarının etkisinin de söz konusu olduğunu bildirdi.
Şimşek, program dönemi sonunda enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğunu dile getirerek, enflasyonun tekrar yüzde 5'e doğru inmesi için ne gerekiyorsa yapılacağını, hükümet olarak yapısal reform ayağına odaklanacaklarının altını çizdi.
Gıda fiyatlarında dünyaya oranla artışın sebeplerinin incelendiğine dikkati çeken Şimşek, buralardaki tıkanmaların çözümü için ne tedbir gerekiyorsa alınacağını söyledi. Şimşek "Önümüzdeki sene enflasyonun yüzde 7,5'e doğru gerilemesinde piyasalarda göreceli bir istikrarın bu anlamda da küresel fon çıkışının geçen sene kadar olmayacağını ve bu nedenden dolayı da gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin geçen sene kadar baskı altına girmeyeceğini varsayıyoruz" diye konuştu.
- Bütçe açığının 2016'da yüzde 1,3'e çıkacağı öngörüldü
Şimşek, merkezi yönetim bütçe açığının 2014'te yüzde 1,3, 2015'te de yüzde 1,2 olarak gerçekleştiğini belirterek, 2016'da yüzde 1,3 seviyesine çıkacağının öngörüldüğünü, bunda vaatlerin ve yapılması hedeflenen reformların etkisinin olduğunu belirtti.
Bütçe politika çerçevesinin birkaç amacının bulunduğunu, her şeyden önce ekonomik istikrarın desteklenmesinin bir öncelik olduğunu dile getiren Şimşek, büyüme potansiyelinin artırılmasının bu çerçevenin temelini oluşturduğunu kaydetti.
Bütçe açığındaki 0,1'lik artışa dikkati çeken Şimşek, gelişmekte olan ülkelerin bütçe açık ortalamasının yüzde 4 üzerinde seyrettiğini, Türkiye'nin bu anlamda büyük bir başarı hikayesi olduğunu ifade etti.
Şimşek, 2017'den itibaren vaatlerin etkisinin özellikle de asgari ücretten alınan yükün sistemden çıkmasıyla tekrar aşağı yönlü bir trend öngördüklerini dile getirdi.
- "Faiz dışı fazlanın yüzde 1'e çıkmasını öngörüyoruz"
Faiz dışı dengede 2014 yılında GSYH'ya oranla yüzde 0,5 program tanımlı faiz dışı fazla verildiğinin altını çizen Şimşek, 2015 yılında yüzde 0,4'lük bir faiz dışı fazlanın söz konusu olduğunu bildirdi.
Şimşek, 2016'da faiz dışı fazlada göreceli bir düşüş beklediklerine dikkati çekerek, bunun geçici bir düşüş olduğunu ifade etti.
Bunda asgari ücretin yükünün bir miktar alınmasına yönelik kararın etkisinin olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:
"2017'den itibaren tekrar bir yükseliş trendine girecektir. Şu sorulabilir, 'Türkiye'de kamu borcu bu kadar düşükken neden hala faiz dışı fazla verme ihtiyacı var.' Birincisi, Türkiye'nin cari açık, enflasyon ile mücadelesinde bu çok önemli bir unsurdur ama daha önemlisi önümüzdeki dönemde çok ciddi bir reform programının uygulanması söz konusu. Bu reform programı içinde kaynak gerekmektedir. Bu kaynağı bu çerçevede oluşturacağız. Program dönemi sonunda program tanımlı faiz dışı fazlanın yüzde 1'e çıkmasını öngörüyoruz."
Şimşek, 2014 yılında GSYH'nin yüzde 0,6'sı kadar kamu kesimi borçlanma gereği varken, 2015 yılında kamu kesiminde dengeyi elde ettiklerinin altını çizerek, "Türkiye genel dengede sıfır açık vermiştir" dedi.
Kamu kesimi genel dengesinin GSYH'ya oranının gelecek 3 yıllık dönemde yaklaşık yüzde 0,3'lük bir borçlanma gereğini ortaya çıkaracağını öngördüklerini belirten Şimşek, bunun hem Türkiye'nin geçmiş dönemlerine ve tüm dünya trendlerine oranla son derece mütevazı olduğunu söyledi.
Şimşek, kamu kesimi program tanımlı faiz dışı fazlanın milli gelire oranının 2014 yılında yüzde 0,6 olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, "Biz 2015 yılında bunun yüzde 0,8'e yükseleceğini öngörüyoruz. 2016 yılında yüzde 0,6'lık bir fazla söz konusu olacak ve bu fazla 2017'de yüzde 1,1'e, 2018'de yüzde 1,3'e yükselecek" ifadesini kullandı.
Bu çerçevede bakıldığında AB Tanımlı Brüt Kamu Borç Stokunun milli gelire oranının 2014'te yüzde 33,5 olduğunu anlatan Şimşek, bunun geçen yıl yüzde 32,6'ye gerilediğini ifade etti.
Söz konusu düşüş trendinin devam edeceğini bildiren Şimşek, 2018 yılında kamu borç stokunun milli gelire oranının yüzde 29,5'e ineceğini öngördüklerini kaydetti. Şimşek, "Bu, AB ve Avro Bölgesi borç oranının neredeyse üçte biri, OECD ülkelerinin borç oranının neredeyse dörtte biri düzeyindedir. Bu, Türkiye'nin temelleri anlamında en sağlam unsurudur ve Türkiye'nin kredi notunu desteklemektedir. Türkiye'de daha düşük bir risk primini desteklemektedir ve bu anlamda da Türkiye'nin duruşu hakikaten oldukça güçlü seyretmiştir, seyretmeye devam edecektir ki 2000'li yılların başında Türkiye ekonomisi için en büyük endişe kaynağının kamu borcu olduğu çok iyi biliniyor" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
Son Dakika › Ekonomi › Yeni Orta Vadeli Program Açıklandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?