AB Bakanlığı'nın Kamuda Kılık Kıyafet Raporu - Son Dakika
Güncel

AB Bakanlığı'nın Kamuda Kılık Kıyafet Raporu

AB Bakanlığı\'nın Kamuda Kılık Kıyafet Raporu

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye ve AB üyesi ülkelerdeki kamu görevlilerinin kılık kıyafet düzenlemesine ilişkin olarak Bakanlar Kurulu'na bir rapor sundu.

13.02.2013 12:43

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen

Bağış, Türkiye ve AB üyesi ülkelerdeki kamu görevlilerinin kılık kıyafet

düzenlemesine ilişkin olarak Bakanlar Kurulu'na bir rapor sundu. Bağış,

raporunda, başörtüsü yasağının yönetmelikle düzenlenmesinin anayasaya aykırılık

teşkil ettiğini, Fransa hariç diğer 26 AB ülkesinde devlet memurları için

herhangi bir kılık-kıyafet zorunluluğu ya da yasağı bulunmadığını belirtti.

Bakan Bağış'ın raporunda, Türkiye'de Kamu Görevlilerinin Kılık Kıyafet

Düzenlemesi'nin Milli Güvenlik Konseyi döneminde, 12 Eylül 1980 darbesinden

sonraki ilk seçimlerin ardından Meclis'in toplandığı 6 Aralık 1983 tarihine kadar

geçen yaklaşık 39 aylık sürede yapıldığına dikkat çekildi.

Bu dönemde, anayasal kurumlardan temel hak ve özgürlüklere uzanan pek çok

hayati konuda çok önemli düzenlemeler yapıldığına işaret edilen raporda, Milli

Güvenlik Konseyi döneminde, yüzlerce kanun, kanun hükmünde kararname (KHK), tüzük

ve yönetmelik çıkarıldığı, söz konusu 12 Eylül yasal düzenlemelerinin, aradan

geçen 30 yılda Türkiye'nin yakın siyasal tarihine damga vuran temel metinler

haline geldikleri kaydedildi.

Bu bağlamda, 16.07.1982 Tarih ve 8/5105 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile

düzenlenen Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine

Dair Yönetmelik'in de Milli Güvenlik Konseyi Dönemi'nde çıkarıldığına dikkat

çekilen raporda, kadınlar ve erkekler için çağın özgürlükçü ve ileri demokrasi

standartlarına yakışmayacak nitelikte aşırı sınırlayıcı hükümler içeren söz

konusu yönetmeliğin, kamu görevlilerinin başörtüsü yasağına da temel teşkil

ettiği tespitinde bulunuldu.

Raporda, "Dolayısıyla, Türkiye'de kamu görevlilerinin başlarını örtmelerini

yasaklayan kural, bir kanuna değil darbe sonrası çıkarılmış bir yönetmelik

hükmüne dayanmaktadır" denildi.

Anayasanın 13. maddesine göre, kamu görevlilerine yönelik bir başörtüsü

yasağı olabilmesi için, "önce başörtüsü yasağının bir kanunla düzenlenmesi, daha

sonra da bu kanuni hükümlerin uygulanışını gösteren tüzük ve yönetmeliklerin

çıkarılması" gerektiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Gerek 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda, gerekse diğer bir başka

kanunda, kamu görevlilerine yönelik başörtüsü yasağını öngören hiçbir düzenleme

mevcut değildir. Bu konu yukarıda da bahsedildiği üzere, yalnızca 16.07.1982

Tarih ve 8/5105 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında

Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelikle düzenlenmiştir.

Dolayısıyla bayan devlet memurları için öngörülen başörtüsü yasağının hukuki

kaynağını kanun değil, 8/5105 Sayılı Yönetmelik oluşturmaktadır. Burada kanunla

düzenlenmesi gerekli bir alanda yürütme organı yetkilendirilmekte, o da söz

konusu alanı bir yönetmelik ile düzenlemiş olmaktadır. Bu durum Anayasaya açıkça

aykırılık teşkil etmektedir."

-AB üyesi ülkelerdeki düzenlemeler-

AB'ye üye 27 ülkeden yalnızca Fransa'da kamuda kılık kıyafet yasağının veya

düzenlemesinin Türkiye ile paralellik arz ettiği belirtilen raporda, Fransa'da

kamu görevlilerinin dini simge ve semboller taşımasını yasaklayan doğrudan yasal

bir düzenleme bulunmadığı ancak Fransa'da idarenin tarafsızlığı ilkesinden

dolayı, kamu hizmeti verenlerin dini sembol kullanamayacağı konusunda öteden beri

bir fikir birliği olduğu kaydedildi.

Fransız mahkemelerinin, Fransız Anayasası'nın 1. maddesinde yer alan laiklik

ilkesinin kamuda görev yaparken tarafsızlık gerektirdiğine hükmettikleri ifade

edilen raporda, bu ülkedeki mahkemelerin, kamu görevlilerinin dini sembol ve

simgeleri kullanmasını yasaklayan pek çok içtihat kararı verdiklerine işaret

edildi.

AB üyesi ülkelerdeki kamuda kılık kıyafet düzenlemesinin detaylarıyla ele

alındığı raporda, "Fransa hariç diğer 26 ülkede devlet memurları için herhangi

bir kılık-kıyafet zorunluluğu ya da yasağı bulunmamaktadır" denildi.

Yalnızca Almanya'nın bazı eyaletlerinde öğretmenlerin başörtüsü ile görev

yapmasının, Hollanda'da (yargı görevlisi, polisler gibi) belli meslekleri icra

edenlerin (başörtüsü gibi) belli kıyafetleri giymesi ve aksesuarları taşımasının

ve Danimarka'da yargıçların duruşmalara herhangi bir dini veya siyasi sembol ile

girmesinin yasaklandığına dikkat çekilen raporda, "Dolayısıyla, tüm kamu

görevlilerinin dini semboller taşımasını yasaklaması anlamında Fransa, üye

ülkeler arasında bir istisna oluşturmaktadır" denildi.

Raporda, uluslararası sözleşmelerdeki düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne

ilişkin düzenlemelere de yer verildi.

-"(Yasak) Başörtülü kadınlar aleyhine eşitsizlikle sonuçlanmaktadır"-

Raporun, "Genel Değerlendirme ve Sonuç" bölümünde ise, Milli Güvenlik

Konseyi dönemi miraslarından olan Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nin, kadınlar ve

erkekler için çağın özgürlükçü ve ileri demokrasi standartlarına yakışmayacak

nitelikte aşırı sınırlayıcı hükümler içerdiği belirtilerek, bu bağlamda bu

hükümlerin özelde Türkiye'de halihazırda kamu görevlilerine yönelik uygulanmakta

olan başörtüsü yasağına da temel teşkil ettiği ifade edildi. Raporun bu bölümünde

şunlar kaydedildi:

"Söz konusu başörtüsü yasağı, kadınların çalışma haklarını kısıtlamakta ve

en önemlisi temel haklardan olan düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü

sınırlamaktadır. Kadınların başlarını örttükleri için sınırlamaya tabi tutulması,

çalışma haklarını, düşünce özgürlüklerini ve mahremiyetlerini ihlal eden bir

ayrımcılık olarak görülmelidir.

Nitekim Türkiye'de kamu görevlilerine yönelik uygulanmakta olan başörtüsü

yasağı, kadını toplumdan soyutlayarak dar bir alana hapsetmektedir. Zira ayrımcı

uygulamalar başörtülü kadınların eğitim, çalışma ve siyasal hayatın dışında

bırakılmasına neden olmaktadır. Yasak, statü ve güç açısından hizmetlere,

kaynaklara, imkanlara ulaşmada, başörtülü kadınlar aleyhine ciddi bir

eşitsizlikle sonuçlanmaktadır. Başörtüsü yasağı, herkesin haklarının yorumlarla

kısıtlanabileceğini göstermesi açısından da tüm hukuk düzenine zarar vermektedir.

Üstelik istisnalar hariç AB üyesi ülkelerde kamuda kılık kıyafet düzenlemesi

incelendiğinde başörtüsü gibi dini sembollerin kullanılmasının Avrupa'da kamuda

görev yapmaya engel teşkil etmediği görülmektedir."

Türkiye'de uygulanmakta olan başörtüsü yasağının, evrensel hukuk ilkeleri

gereğince herkesin eşit olarak haklarını kullanmasını da engellediği belirtilen

raporda, demokratik bir toplumda beklenenin, başörtüsü ayrımcılığının ortadan

kaldırılarak temel hakların kullanımının "başın açık olma şartına" bağlanmaması

olduğu ifade edildi.

Raporda, Türkiye'de bunun için mevzuat değişikliğine de ihtiyaç duyulmadığı

vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Açıklandığı üzere halihazırda uygulanmakta olan başörtüsü yasağının meşru

bir dayanağı bulunmamaktadır. Kıyafet ayrımcılığının sona erdirilmesi için temel

hak ve hürriyetleri kısıtlayan yönetmeliklerin değiştirilmesi, genelgelerle temel

hakların kısıtlanamayacağı, hiç kimsenin kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi

kullanamayacağı hukuki gerçeğinin kabul edilmesi yeterli olacaktır. Zira

demokratik bir hukuk devletinde hakların kısıtlanması Anayasa ve uluslararası

sözleşmelerde öngörülen usullere tabi olmalıdır."

Muhabir: Murat Ünlü

Yayıncı: Ogün Duru - ANKARA

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel AB Bakanlığı'nın Kamuda Kılık Kıyafet Raporu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement