AB Schengen'i Kaldıramaz"

Avrupa Birliği (AB) Uzmanı Can Baydarol, Schengen anlaşmasının askıya alınacağı yönündeki tartışmaların gerçekçi olmadığını belirterek, "Schengen'in askıya alınması, AB'nin bitmesi anlamına gelir" dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'e yönelik terör olayları ve ardından her geçen gün artış gösteren sığınmacı göçü nedeniyle AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının birlik içinde serbest dolaşımını sağlayan Schengen anlaşmasının kaldırılacağı yönündeki tartışmaları AA muhabirine değerlendiren Baydarol, "Birliğin güçlü ülkeleri, bu tür tartışmalarla Yunanistan'ı terbiye etmeye çalışıyor. Yunanistan ise mülteciler üzerinden para koparmaya çalışıyor. Tartışmalar olur ama AB Schengen'i kaldıramaz" diye konuştu.

Mülteci krizi bitmediği sürece Avrupa'nın bunu daha çok tartışacağını dile getiren Baydarol, "Schengen'i kaldıracaklarını sanmıyorum. Çünkü Schengen'in askıya alınması AB'nin bitmesi anlamına gelir. Yunanistan'ın AB'nin kriterlerine uyması için uğraşıyorlar" ifadesini kullandı.

AB genelinde terör korkusunun sürdüğünü, Fransa'nın başkenti Paris'ten sonra başka bir ülkeye daha saldırı yapılacağı istihbaratının birçok ülkeyi endişeye sevk ettiğini belirten Baydarol, "Aslında Avrupa değerlerinin ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz. O hep 'değerler' diye bize anlattıkları şeyleri şimdi kendileri ihlal ediyorlar. Birçok kriter de paramparça edilmiş vaziyette. Bu yüzden de Türkiye'ye yanaşıyorlar. 'Suriyeli mültecileri sizde tutun ki, bizim başımıza dert olmasın' düşüncesiyle Ankara'yı ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun için de Türkiye ile ilişkileri düzeltir gibi yapıyorlar ama çok inandırıcı değiller" değerlendirmesinde bulundu.

Schengen'de, gerektiğinde bazı devletlerin 6 ay veya 2 sene uygulamayı askıya alabilme kararı verebileceğinin bulunduğunu aktaran Baydarol, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kısa süreli bir askıya alma durumu olsa bile sürekli kaldırmak olmaz. AB, oluşumuna gelecek zararı engellemek için Türkiye'ye yanaştı. Bunun için de ekimde serbest dolaşım hakkı tanıyacağına dair sözler verildi. Ancak Türkiye'nin kendi toprakları üzerinden Avrupa'ya geçecek mültecileri tamamıyla durdurması çok güç. AB'nin vermeyi taahhüt ettiği 3 milyar avro da bu iş için komik birrakamdır. Türkiye, şu ana kadar Suriyeliler için 8,5 milyar avro harcadı. 2 milyon 500 bin sığınmacı da Türkiye'de yaşıyor. 3 milyar avro ile hangi birilerine iyi yaşam koşulları, aş, iş ve eğitim sağlanabilir ki?"

"AB tarihi bir krizler tarihidir" diyen Can Baydarol, şunları kaydetti:

"Aslında bakarsanız AB'de kavgalar sürekli olmuştur. Ancak her seferinde 'birlikten' başka bir şanslarının olmadığını görerek yollarına devam ediyorlar. İngiltere '2017'de referanduma giderek birlikte kalıp kalmama kararı vereceğim' diyor. Şimdilerde ise birlik büyük bir sarsıntı geçiriyor ama dağılmasına çok fazla ihtimal vermiyorum. Tartışmaların ardından yine yoluna bir şekilde devam eder. Türkiye açısından da bakınca başka çıkış yolunun olmadığını söyleyebilirim. Onun içindir ki Türkiye, tekrar AB ile ilişkileri ilerletmeyi tercih etti."

Danimarka'nın mültecilerin değerli eşyalarına ve paralarına el koyma kararı almasının, Galler'in yemek vermek için sığınmacılara bileklik takmaları şartı getirmesinin AB değerleriyle tamamıyla çeliştiğini söyleyen Baydarol, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sadece AB değil, Ortadoğu ve bütün dünya kötü bir dönem yaşıyor. Her taraf bir yeniden yapılanma modunda. Ancak insanların ulusal çıkarlara kurban edilmemesi gerekiyor. Türkiye'deki istikrarın devam etmesinin ön önemli etkenlerinden biri AB ile müzakerelerin yeniden başlamış olmasıdır. Bunun zarar görmemesi için ilişkilerin dikkatlice sürdürülmesi gerekiyor."