- "Kürt meselesi bölgede bu kadar acılar yaşatmasına rağmen, bölge insanının bu barış sürecine
yüzde 100 destek veriyor olması çok çok anlamlıdır ve değerlidir"
Karakoçan Dostluk Grubu tarafından düzenlenen "Barışa Bir Adım" konulu söyleşiye katılan Erdem, "Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu İzlenimleri ve Tespit ve Değerlendirme" sunumunu yaptı.
Söyleşine biyografisini anlatarak başlayan Erdem, çözüm sürecinin yeni olmadığını ifade etti. Daha önce de buna yönelik çeşitli girişimler olduğunu ancak bunların bir şekilde akamete uğratıldığını belirten Prof. Dr. Erdem, şöyle devam etti:
"Ocak ayının ilk günlerinde kamuoyuyla paylaşılarak yeni başlatılan bu süreç, hiç şüphesiz ki her süreçten farklılık arz ediyor. Örneğin, 2009'da Habur kriziyle sonlanan süreçle mukayese edildiğinde, çok daha sağlam temeller üzerinde yürüyen bir süreç demek mümkündür. Sebebi şu; 2009 süreci ağırlıklı olarak AK Parti Hükümeti'nin başlattığı ve yürütmeye çalıştığı bir açılım süreciydi. Ama bugünkü süreç, Başbakan'ın da sıklıkla ifade ettiği gibi, 'Tek başına AK Parti Hükümeti'nin bir projesi' değil, süreç bir devlet projesi olarak yürütülüyor. Yani arkasında Genelkurmay, Milli İstihbarat Teşkilatı ve devletin tüm kurum ve kuruluşlarının da içinde bulunduğu ve destek verdiği bir süreci yaşıyoruz. Bu nedenle geçmişteki süreçlerle mukayese edildiğinde daha fazla umutluyuz, ümitliyiz ve daha fazla heyecanlıyız."
Çözüm sürecinde yaşanan provakatif eylemlerde, devlet tarafının sorumlu hareket etmek suretiyle sürecin akamete uğratılmasını engellediğini vurgulayan Prof. Dr. Erdem, bu sürecin devlet projesinin bir parçası olması ve tarafların sürece ilişkin tutum ve davranışlarının, provaksyon ve eylemleri boşa çıkardığını söyledi.
Erdem, çözüm sürecinin başlamasında iç dinamikler kadar dış dinamiklerin de rol oynadığını kaydederek, "Devlet Kürtlerle, Kürtler devletle barışmak istiyor. Bu barış süreci, bunu sağlayacak bir süreç. Bunu temenni ediyoruz. Bu süreç son 30 yıl yaşanan çatışmalarla sınırlı bir sorunun çözüm süreci değil. Yüzyıllık bir sorunun çözüm sürecidir" ifadelerini kullandı.
-"Bölgede yüzde 100'e yakın bir destek var"
Prof. Dr. Erdem, bölgede çözüm sürecinin büyük destek gördüğünü vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kürt meselesi bölgede bu kadar acılar yaşatmasına rağmen, bölge insanının bu barış sürecine yüzde 100 destek veriyor olması çok çok anlamlıdır ve değerlidir. Bunu taktir etmek gerekiyor. Bunu Başbakanımız da, 'Kürtler damdan düştükleri için bu süreci daha fazla destekleyeceklerdir' dedi. Daha henüz sürece ilişkin bir kamuoyu araştırması yapmadan önceki dönemde böyle bir öngörüde bulundu. Hakikaten de gerek biz sahaya indikten sonra gerekse kamuoyu araştırma gruplarının yapmış olduğu araştırmalar neticesinde bölgede yüzde 100'e yakın bir desteğin olduğu ifade edildi. Gerek bizim gözlemlerimiz gerekse araştırma gruplarının yapmış olduğu araştırma neticesinde elde edilen veriler de bunu gösteriyor."
Söyleşi sonunda, katılımcıların çözüm süreci ve bölgedeki izlenimlerine ilişkin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, şunları söyledi:
"Bölgenin az çok nabzını tutan bir insanım. Hakikaten bölgede çok derin acılar yaşanmış. Çok ağır mağduriyetler yaşanmış. Biz bunları 1 aylık süreçte çok yoğun bir şekilde öğrenebilme fırsatına sahip olduk. Gittiğimiz yerlerde davul zurna ve halaylarla karşılandık. Sürece büyük bir destek, heyecan, umut ve beklentinin var olduğunu gördük. Bu hiç şüphesiz sevindirici bir olay. Hemen herkes şunu ifade etti; 'Bizim Türklerle hiçbir sorunumuz yok. Bizim bugüne kadar sorunumuz devletle idi.' Herkesin ittifakla ifade ettiği şey, 'Bizler eşitlik ve özgürlük temelinde Türkiye ortak vatanında barış içerisinde birlikte yaşamak istiyoruz' mesajı oldu."
Bölgedeki incelemeleri sırasında karşılaştığı bir kadınla yaptığı görüşmeye değinen Erdem, şunları kaydetti:
"1993 yılında yaşadığı köyün güvenlik güçleri tarafından yakıldığını ifade eden iki çocuğu olan bir kadının evi ateşe verilmiş. Evi yanarken içeride kalan bebeğini bir asker tarafından kurtarıldığını söyleyen kadın, 'Ben hergün namaz kıldığımda çocuğumu ölümden kurtaran o askere dua ediyorum' dedi. Ama köyü yakan askerden değil, bebeğini kurtaran askerden söz etmesi o kadının ne kadar barıştan yana olduğunu ve barışın ne kadar elzem olduğunu ortaya koyması açısından hakikaten çok önemli bir tanıklıktır."
Etkinlikte, Karakoçan Eğitim ve Yardımlaşma Derneği (KARDER) Başkanı Alican Karadoğan, dernek hakkında bilgi vererek, çalışmalarını anlattı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi Prof. Dr. Erdem Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?