Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Suriye'den geçenlerin kayıt altına alındığını belirterek, "Maalesef Demokratik Bölgeler Partili veya HDP'li bazı milletvekilleri veya belediye başkanları, sıfır noktasında şov yapmak istiyorlar. Bunlara belediyeler de katılıyor. Onlar, hiçbir kayıt tutulmadan, herkesin üzerindeki silahıyla girip çıkmasını, hiçbir kontrole tabi olmamasını istiyorlar. Bunu Türkiye'de kabul edebilecek hiç kimse olamaz" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bülent Arınç, sınırda tampon bölge oluşturulması ve göçe yönelik önlemlerle ilgili soru üzerine, özellikle Kobani'de IŞİD'in saldırılarından kaçan kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 130 bini aşkın kişinin Türkiye'ye kabul edildiğini, kayıtlarının tutulduğunu ve güvenli bir şekilde misafir edildiklerini söyledi.
Belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda üzerine düşeni yaptığını ifade eden Arınç, "Ama Türkiye bu geçişlerin güvenli bir şekilde olmasını arzu eder. Bu, devlet olmanın bir gereğidir. Onun için kayıtlar tutulur, onun için silahlardan arındırılır. Araçlarıyla vesaireleriyle geçmek isteyenler için de ayrı prosedür vardır" diye konuştu.
AFAD kayıtlarına göre sınırdan 133 veya 138 bin civarında geçiş olduğunu, şu anda geçişlerin azaldığını belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Ancak maalesef DBP'li, BDP değiştiği için yanlış söylemiş olmayayım Demokratik Bölgeler Partili veya HDP'li bazı milletvekilleri ya da belediye başkanları, sıfır noktasında şov yapmak istiyorlar. Bunlara belediyeler de katılıyor. Onlar hiçbir kayıt tutulmadan, herkesin üzerindeki silahıyla girip çıkmasını, hiçbir kontrole tabi olmamasını istiyorlar. Bunu Türkiye'de kabul edebilecek hiçkimse olamaz. Yani kimin girdiğini bilmedikten sonra, üzerindeki silahlar arındırılmadıktan sonra, bu giriş çıkışlardan Türkiye'nin iç güvenliği bakımından ne gibi tehlikeler doğabileceğini aklı başında olan herkes bilir. Dolayısıyla kontrol mekanizmaları kurulmuştur, valilikler işe vaziyet etmektedir.
'Onlara sınırın tam sıfır noktasında niye açıklama yapacaksınız, gelin Suruç'un içerisinde yapın, gelin Akçakale'de yapın veya nerede yapacaksınız yapın...' Onlar da o karmaşanın içinde özellikle Kobani'den gelen Kürtlere karşı, 'işte sizi biz kurtarıyoruz veya sizinle biz ilgileniyoruz' havasını vermektedirler. Bütün bunlardan vazgeçsinler. Hükümetimiz işe vaziyet etmektedir, valilerimiz, İçişleri Bakanlığımız, AFAD ile ilgili yöneticilerimiz de bu mazlum ve mağdur insanlara gönüllerini açmışlardır. Ancak her şeyin bir prosedürü vardır, bunu mutlaka yerine getirmek isteriz."
-"Önce Türkiye'nin güveniliği"
"Diyelim ki geldiler, geldiler en sonunda da PYD güçleri ellerinde silahlı bir şekilde Türkiye'ye girmek istediler. Kontrol yapmazsak, kimlikleri tespit etmezsek, silahlarını ellerinden almazsak bunun Türkiye' için ne gibi mahzurlar doğuracağını bizim DBP'li arkadaşlarımız bilmez mi? HDP'liler bilmez mi? Biz gözümüzü karartarak mı bu işleri yapıyoruz? Görmüyor muyuz, duymuyor muyuz, bilmiyor muyuz?" diyen Arınç, kendileri için Türkiye'nin güvenliğinin asıl olduğunu, ikinci olarak da belki bununla eş zamanlı, ölüm tehlikesi altında kalmış insanlara kimliğine ve ne olduğuna bakmadan kucak açtıklarını ifade etti. Arınç, hepsi için barınma noktaları hazırlandığını, hiçbir eksiğin bulunmadığını bildirdi.
Tampon bölgeye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Arınç, bunun uygulanmasının BM'nin alacağı kararla mümkün olacağını belirtti. Bülent Arınç, "Eğer New York'ta BM toplantıları yapılır ve bir plan çerçevesinde böyle bir bölgenin kurulması kabul edilirse Türkiye bunun karşısında ne yapacağını elbette planlıyor ve neler olması gerektiğini de ifade ediyor" diye konuştu.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, daha çok güvenli bölgenin insani amaçla düzenlenen ve insanları saldırıdan uzak tutan ve koruyan bölge olarak nitelendirilmesini istiyoruz. Geçmişte, 90'lı yıllarda bunlar uygulanmıştı, farklı sonuçlar meydana getirmişti.
Bugün de bu ülkelerin içinde veya Suriye ve Irak'ı kastederek, daha çok Suriye'yi kastederek söylemek gerekirse, orada böyle bir bölgenin oluşması, o bölgenin oluşmasıyla doğabilecek mahzurları ancak BM'nin göğüslemesiyle mümkün olabilir. Bunun için bir karar çıkarsa gereğini hemen yaparız. Böyle bir karar çıkmazsa da kendi iç güvenlik tedbirlerimizi alırız. Bugün yapacağımız toplantılarda belki tekrar görüşeceğiz.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bir taraftan askeri kesim, Genelkurmay Başkanımızın başkanlığında, bir taraftan da İçişleri Bakanlığımız ve diğer istihbarat kurumlarımız, olayları an be an takip ediyor ve her gelişmeye göre farklı planlarını, projelerini konuşup uygulayabiliyorlar. Bundan dolayı sevinmemiz gerektiğini düşünüyorum."
-Tezkere
Tezkereye ilişkin soru üzerine ise Arınç, tezkerede 1-2 ufak değişiklik olabileceğini, bunun kapsayıcı bir tezkere olmasını planladıklarını belirtti. Arınç, "Yani bu tezkere çıktığı zaman, 'Benim şuna da ihtiyacım vardı' demeyeceğimiz, Bakanlar Kurulu adına söylüyorum, kapsamlı bir tezkere. Ancak bu tezkerelerin yöntemi, taşıması gereken unsurları anayasada da belirtilmiştir. Onlar mutlaka yer alacaktır. Kapsamı, süresi, nerelerde, ne görevler yapılabileceği açık açık yazılacaktır. Ama bir yıl önceki tezkerelerden en az birkaç husus bakımından farklılık olduğunu söyleyebilirim" değerlendirmesinde bulundu.
Emniyette bazı kişilere usulsüz taltif verildiği iddiasıyla yürütülen soruşturmaya ilişkin soru üzerine Arınç, taltifin, neye göre, neden verildiğini bilmediğini, konunun Bakanlar Kurulunda da gündeme gelmediğini söyledi.
Arınç, "Geçtiğimiz günlerde yapılan başka operasyonlar, usulsüz veya yasa dışı dinlemelerle ilgili olarak, bu da herhalde o kapsamda yapılan bir operasyondur. Bir yargı süreci olduğunu düşünüyorum" dedi.
Konuya ilişkin kapsamlı bir bilgisi bulunmadığını yineleyen Arınç, şunları kaydetti:
"Taltif İçişleri Bakanlığında veya silahlı kuvvetlerde zaman zaman gündeme gelen bir husustur. Mesela uyuşturucu yakalayan veya yakalatan emniyet mensuplarını belli ölçüler içinde para ödülü verildiğini biliyorum. Ama onun dışında belki devlet övünç madalyası gibi veya başka şeyler gibi silahlı kuvvetlerde veya mesela Gümrük ve Ticaret Bakanlığında gümrük memurları için de böyle bir sistem varsa doğrusu kıyas yoluyla söylüyorum. Bu konunun cahiliyim. Taltif neden verilir, neye göre verilir, verilmeli mi, verilmemeli mi?"
- Ankara
Son Dakika › Güncel › 'Bazıları Sıfır Noktasında Şov Yapmak İstiyor' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?