Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sivil toplumdan hareketle bürokrasiyi kontrol ederek devleti ele geçirme, devleti yönetme yani millete uğramadan, milletin önüne gitmeden, demokrasi çarıklarını giyip halkın önüne çıkmadan, sistemi by-pass ederek, devleti şu veya bu yolla yönetme çabasının, her biri darbe teşebbüsüdür ve devlete karşı bir teşebbüstür" dedi.
Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Paralel yapı kapsamında devlet ne kadar büyük bir tehditle karşı karşıya ve milletvekili listesi hazırlarken paralel yapı tarafından eleme yaptınız mı" sorusu üzerine, eleme yapıldığını ama bunun, sadece paralel devlet yapılanmaları anlamında değil genel bir değerlendirme kapsamında olduğunu söyledi.
İnce eleyip, sık dokumaya gayret gösterdiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Özellikle siyasi etik bakımından geçmiş performansı nedir, şahsi referansı nasıl, bağlantıları, irtibatları var mı yok mu. Bunları düşünmek bizim görevimiz. Nihayet biz milletten oy isterken, ben sadece kendi adıma 'beni seçeceksiniz' diye oy isteyemem, listedeki 550 kişi için de oy isteyeceğim. Bu 550 kişinin her birinin yaptıkları bize yazacak" diye konuştu.
Gücün doğru alanda kalmadığında yozlaştırıcı bir etki yaptığını, askeri müdahalelerin de bu şekilde olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sivil toplumdan hareketle bürokrasiyi kontrol ederek devleti ele geçirme, devleti yönetme, yani millete uğramadan, milletin önüne gitmeden, demokrasi çarıklarını giyip halkın önüne çıkmadan, sistemi by-pass ederek, devleti şu veya bu yolla yönetme çabasının her biri, darbe teşebbüsüdür ve devlete karşı bir teşebbüstür.
Bu ister üniformalı şekilde 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de olduğu gibi bir iç cuntalaşma yoluyla olsun, isterse dini ya da laik, şucu ya da bucu hangi yapı olursa olsun, dışarıda yapılanıp devlet içine organize bir şekilde girmişse, rasyonel bürokrasi tercihleri yerine irrasyonel taraftar tercihi yapmışsa, sonra bunu daha ileriye götürüp memur alımlarındaki sınavlarda soruları çalmışsa bu devleti ele geçirme operasyonudur, bunun adını koymak lazım."
-"Bir kez devlet bu şekilde ele geçirildiğinde..."
Devleti ele geçirme operasyonu yapan kim olursa olsun ona karşı tedbir almanın, devleti yönetenlerin asli görevi olduğuna işaret eden Davutoğlu, devlet, bir kez bu şekilde ele geçirildiğinde, artık milletin iradesinin değil veya tartışılabilir bir iradenin otoritesinin değil tartışılmaz bir otoritenin ve yapının egemen olacağını söyledi. Davutoğlu, "KCK yapısı da böyle. Seçilmiş belediye başkanı var ama yanında başka birisi, başka bir yapı adına, paralel bir şekilde onu yönetmeye çalışıyor. Bunu kim yaparsa yapsın devlet buna tedbir alır, alıyoruz da" dedi.
KPSS'deki usulsüzlük soruşturmasına ilişkin gerekli adımların atıldığını ve tedbirlerin alındığını kaydeden Başbakan Davutoğlu, bu konuda özellikle MGK kararından sonra görevlendirilmiş kişilerin olduğuna dikkati çekti.
Davutoğlu, "Açık söyleyeyim bu yapı veya başka bir yapı, benim önüme biri bir isim getirdiğinde, şu veya bu bakanlıkta, eğer hesap vermek durumunda olan ben ve arkadaşlarım dışında bir güç onda belirleyici olmuşsa onu saf dışı etmek bizim görevimizdir" diye konuştu.
Bu anlamda çalışmaların bulunduğunu, özellikle yargı sürecinin hızlandığını belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Dikkat ederseniz MGK kararında özellikle devlete sızmış illegal paralel yapılanmalar... Kim yaparsa yapsın devlet buna izin vermez. Çünkü işlenen suç, küçük suçlar değil yani şöyle bir şey değil 'Ya ne olmuş bir kopya çekilmiş.' Hayır ben bir hoca olarak baktığımda, en büyük ahlaksızlık, eşit şartlarda sınava giren iki taraf arasında etnik mezhebi ya da ideolojik şekilde ayrım yapılmasıdır. Ben çocuklarım arasında nasıl ayrım yapmazsam, bu nasıl varoluşuma aykırı bir şeyse öğrenciler arasında hayat boyu hiçbir zaman ayrım yapmadım, bunu öğrencilerim de bilir" ifadesini kullandı.
-"İnsanların kaderiyle oynuyorsunuz"
"KPSS sınavında yapılan ahlaksızlık kadar beni derinden etkileyen bir başka şey yok" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Sınava giren vatandaşlarım arasında, isterse bana ertesi gün suikast tertip edecek birisi olsa o sınava girmişse ve diğeri sınava girmişse ben önce o sınavın neticesini kabul ederim, eğer öyle biri suikast yapacaksa onun hukukunu ayrıca değerlendirip engellerim. Çünkü insanların kaderiyle oynuyorsunuz. Birisinin girmesi demek, diğerinin girmemesi demek. Ne hakkınız var buna? Siz kader yazıcı değilsiniz, bizim hiçbirimiz kader yazıcı değiliz. Kaderi yazan belli, inanıyorsanız ki biz inanıyoruz. Siz oturduğunuz yerden şu isimler şu bakanlığa girecek, dolayısıyla şu sorular şuna verilecek. Sonra o kişiler personel olacak, o personel üzerinden şu kişiler şuralarda yükseltilecek. Onların yükselebilmesi için de şu kişilerin itibarları zedelenecek, onlarla ilgili tapeler çıkarılacak. Bunu yapan birine çok da masum bir şey yapıyormuş gibi muamele edilemez. Onu kesmek sadece devlet görevi değil insani bir görevdir."
Davutoğlu, "Ali Demir sizi derin hayal kırıklığına uğrattı diyebilir miyiz" sorusu üzerine "Kim bu işe karışmışsa kim bu işe bulaşmışsa kardeşimiz olsa affetmeyeceğimiz bir durumdur" ifadesini kullandı.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu: (6) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?