CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Canlı Yayında - Son Dakika
Güncel

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Canlı Yayında

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "Olayı bir parti, bir kişi meselesi haline getirmek yanlıştır.

09.04.2017 13:20

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "Olayı bir parti, bir kişi meselesi haline getirmek yanlıştır. Eğer bu noktadan bakar ve bu noktadan değerlendirirsek Türkiye'nin geleceğini tehlikeye atmış oluruz. Bu konuda hepimizin sorumluluğu var" dedi.

Kılıçdaroğlu, Leyla Gencer Tiyatro Salonu'nda gerçekleştirilen Fox TV canlı yayınında gazeteci İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı.

Küçükkaya'nın, "Referandum sonucunu aldığımız dakikada, diyelim ki yüzde 51'le, 52'yle, 55'le 'hayır' çıktı. O gece hangi açıklamayı yapacaksınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasinin kazandığını, vatandaşın demokrasiye sahip çıktığını söyleyeceklerini ifade etti.

Bundan daha güzel açıklama olmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de her partiden vatandaş demokrasiye sahip çıktı, tek adam rejimine karşı çıktı. Tek adam rejiminin getirdiği riskleri gördü. Ben demokrasiye, parlamentoya, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Gazi Meclise sahip çıktım. Gazi Meclisin yetkileri bir kişiye verilemez. Bir kişiye verilmesi çok tehlikelidir. İleride büyük riskler görür. Bu tehlikeyi vatandaşımız gördü ve 'hayır' oyu verdi. Söylenecek budur." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, yüzde 60, 70 ya da 80'le "hayır" çıksa da aynı söylemi kullanacaklarını aktardı.

Küçükkaya'nın, "Cumhurbaşkanını veya hükümeti seçime davet etmeyeceksiniz." ifadeleri üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Efendim niye davet edelim. Sayın Cumhurbaşkanını ben mi seçtim? Hayır. Kim seçti, halk seçti. Halkın iradesine saygı duymayacak mıyız, saygı duyacağız. Ben de saygı duyacağım, başkaları da saygı duyacak. Benim adayım kazanmadı, o kazandı. Oraya kim seçti, vatandaş seçti. Vatandaşın iradesine saygı duymak zaten demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ben de saygı duyacağım, Sayın Erdoğan da saygı duyacak, Sayın Devlet Bahçeli de saygı duyacak. Herkes saygı duyacak buna. Elbette görev süresi doluncaya kadar Sayın Cumhurbaşkanı görevinin başında olacak. Kimse buna niye itiraz etsin ve niye tartışma konusu yapsın."

"Bir parti, kişi meselesi değil"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yapılmak istenenin bir anayasa değişikliği olduğunu dile getirdi. Düzenlemenin bir parti ya da bir kişiyle ilgili olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Rejimi değiştirelim mi, değiştirmeyelim mi? Demokratik parlamenter sistemden otoriter tek adam rejimine geçelim mi geçmeyelim mi? Otoriter tek adam rejimi olsun diyenler 'evet' oyu kullanacak, parlamenter demokratik sistem daha uygundur, doğrusu budur diyenler de 'hayır' oyu kullanacak. Bunun için de her partiden insanlarımız olacak. Dolayısıyla olayı bir parti, bir kişi meselesi haline getirmek yanlıştır. Eğer bu noktadan bakar ve bu noktadan değerlendirirsek Türkiye'nin geleceğini tehlikeye atmış oluruz. Bu konuda hepimizin sorumluluğu var. Anne baba olan herkesin sorumluluğu var. Özellikle annelerin sorumluluğu var. Bu memleketin huzura ihtiyacı var, kavgaya değil. Bakın şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, evet demenin vebali çok ağırdır."

Kılıçdaroğlu, 12 Eylül'deki darbe anayasasına yüzde 91,7 evet çıktığını ancak şimdi herkesin bu anayasadan şikayet ettiğini söyledi.

12 Eylül'deki anayasa değişikliğine "hayır" oyu kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, 2010 referandumunda "Yargı bağımsız ve tarafsız olacak" denildiğini, şimdi yine "Yargı tarafsız ve bağımsız olacak" denildiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"2010'da o referandumda evet oyu kullananlar Türkiye'yi nereye taşıdı, 15 Temmuz darbe girişimine taşıdı. Ki biz uyardık, yapmayın, etmeyin yazıktır, günahtır bu memlekete. Yargı bağımsızlığı önemlidir. Eğer hakimi bir partinin genel başkanı tayin ederse, hakim bağımsız olmazsa, tarafsız olmazsa hakim adalet dağıtamaz. Adaletin dağıtılmadığı bir ülkede devlet olmaz, devlet kavramı yara alır. Bunu söyledik."

Küçükkaya'nın, "halk oylaması sürecinde kullandığı olumlu, kuşatıcı ve yapıcı dili referandum sonrasına da taşıyıp taşımayacağı" yönündeki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Elbette. Siyaset kurumunun görevi nedir? Ülkede huzuru sağlamaktır, evlerde huzuru sağlamaktır. Herkesi iş güç sahibi yapmaktır. Herkesin geçinebileceği bir gelir düzeyini sağlamaktır. Sadece Türkiye'nin içinde değil bütün komşularımızla ilişkilerin iyi olmasını sağlamaktır. İş adamının yatırım yapmasını sağlamaktır. Otellere turistin gelmesini sağlamaktır. İhracatçının rahatlıkla ihracat yapabilmesini sağlamaktır. Yani yurtta barış, dünyada barış demektir. İşin özü budur. Şimdi siz bu özü koparırsanız, hem içeride sorun hem dışarıda sorun yaratırsanız bundan zararı 80 milyon görür. Bundan zararı sadece biz değil yabancılar da görür. Biz geldiğimiz noktayı bu açıdan çok tehlikeli görüyoruz. Bütün yetkileri bir kişiye verdiniz, bir kişinin yapabileceği bir hatanın faturasını 80 milyon öder." değerlendirmesinde bulundu.

"FETÖ'yü temizlediler de birisi mi engel oldu?"

Kılıçdaroğlu, parlamenter demokratik sisteminin dengeler üzerine inşa edildiğini, birisinin yaptığı hatayı öbür kurumun telafi ettiğini ve 80 milyonun zarar görmediğini aktardı.

Çanakkale Savaşı'nda destan yazıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Sonra ne oldu? Bir kişiye bir yetki verildi, gitti bir anlaşmanın altına bastı imzayı. O gemilerin tamamı bir tek kurşun atmadan o boğazı geçti, geldi Dolmabahçe'nin önünde demirlediler ve İstanbul'u işgal ettiler. Bir kişiye verilen yetkinin nasıl tablo doğuracağını kendi tarihimizden örnek vererek anlatmaya çalıştım." ifadelerini kullandı.

Küçükkaya'nın, "Şöyle düşünenler de var. İşte hazır bir tane güvendiğimiz bir lider var, Erdoğan. Verelim yetkiyi temizlesin. FETÖ'yü de temizlesin, Suriye meselesi, dünyayla da mücadele etsin, bölünmeleri önlesin. Bu teori size nasıl geliyor?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:

"FETÖ'yü temizlediler de birisi engel mi oldu? Hayır. Suriye ile barıştılar da birisi engel mi oldu, Irak'la barıştılar da birisi engel mi oldu, Avrupa Birliği ile uyum yasalarını çıkardılar da birisi engel mi oldu? Avrupa Birliği ile uyum yasaları Türkiye Büyük Millet Meclisine oy birliğiyle çıkmıştır hep oy birliğiyle. Siyasi görüş ne olursa olsun herkes medeni dünyanın bir parçası olmak istiyor ve Türkiye medeni dünyanın bir parçası olsun. Oy birliğiyle çıktığına göre nedir o zaman alınıp verilemeyen. Bir kişiye neden bu kadar yetkiyi veriyoruz ve hangi gerekçeyle veriyoruz. Hata insana mahsustur. Dünyada canlılar içinde hata kavramı sadece insana mahsustur."

Kılıçdaroğlu, insanoğlunun yaptığı hataların doğurabileceği sakıncaları, felaketleri gidermek için demokrasi kavramının ortaya çıktığını dile getirdi.

Aklın akıldan üstün olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Beşer, şaşar. Hepimiz beşeriz, o nedenle kavramlar yan yana gelmiştir. O nedenle denmiştir ki birisi bir hata yapabilir devlet yönetiminde, o hatayı gidermek için adalet mekanizmasını kuralım. Oraya bu işi bilen akil birisini getirelim hakim olsun, bir sorun çıktığı zaman gidip ona danışalım. İstişare vardır, biz bunların hepsini kaldırıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

HSYK'da yapılacak değişiklikler

Kılıçdaroğlu, "Halk oylaması sonrasında evet çıkması halinde HSYK'nın düzeninin değişmesinin sonuçları"na ilişkin soru üzerine ise şunları kaydetti:

"Daha önce ne oldu 2010 referandumunda. Hakimler savcıları değiştirdiler değil mi? Sonra ne yaptılar, Yargıtaya 160 tane militan atadılar. Büyük bir kısmı da FETÖ'cüydü. Kim yaptı Allah aşkına? Hakimlerle, mahkemelerle oynamak doğru mudur? Niye ben Yenikapı'da dedim ki camiye siyaseti sokmayın, adliyeye siyasi sokmayın, kışlaya siyaseti sokmayın, yazıktır, günahtır bu ülkeye. Şimdi partinin genel başkanı yeni rejimde, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna hakim tayin edecek. Şimdi ben Adalet ve Kalkınma Partili saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. Ben CHP'nin genel başkanı olarak herhangi bir mahkemeye hakim tayin edersem senin vicdanın el verir mi vermez mi? ve benim tayin ettiğim bir mahkemede senin davan görüşülürse o mahkemenin adalet dağıtıp dağıtmadığına sen inanır mısın? Ben inanmam. Hakim bana bakacak. Oturup yasaya bakmayacak. Oturup vicdanıyla hukukun üstünlüğüyle karar vermeyecek. 4 üye atıyor diyor, 6 üyeyi de başkan atayacak. Adalet Bakanını kim atıyor? Sanki dışarıdan birisi mi atayacak, kendisi atayacak. Müsteşar, yine kendisi atayacak. Asıl felaket nedir biliyor musunuz? Ne diyorlardı, 'FETÖ terör örgütü bizi kandırdı, Allah günahlarımızı affetsin.' 30-35 yılda. Yeni rejimde bir kişiyi kandırdığınızda, bir kişiyi ikna ettiğinizde, bir kişiyi aldattığınızda 24 saatte Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirebilirsiniz."

Kılıçdaroğlu, 2010 referandumunda ne olduğunu sorarak, "Adaleti değiştirdiler. Türkiye'yi 15 Temmuz darbe girişimine kim taşıdı? Seçilenler, kim seçmişti, vatandaş seçmişti. Kenan Evren'i başkan olarak kim seçti? Hata insana mahsustur dedim. İnsanoğlu hata yapabilir dedim, insanoğlunun eksiklikleri olabilir dedim. İstişare bizim inancımızda da vardır, bizim kültürümüzde de var, bir araya gelip konuşmak vardır." dedi.

Bir kişiye devletin teslim edilemeyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:

"Bir kişiye hiçbir şey teslim edilemez. Siz bir devleti, 80 milyonu bir kişinin iradesine teslim ediyorsunuz. O kişi hata yaptığı zaman bunun faturası çok ağır olur. 160 militanı kim atadı Yargıtay'a, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna o üyeleri kim atadı? Ben mi atadım, ben mi tayin ettim? Hata yapıyorsunuz diye ben defalarca söyledim. Şimdi 2010'da yaptıkları değişikliğin tam tersini yapıyorlar, yine hata yapıyorlar, yine yanlış yapıyorlar, yine Türkiye'yi felakete sürüklüyorlar. Yazıktır, günahtır memlekete. Türkiye bir kişinin hırslarıyla yönetilecek bir ülke olmamalıdır, olamaz da zaten. Bunu yapmamalıyız. Bütün siyasetçilerin sorumlulukları vardır, hepimiz sorumluyuz. Bir araya gelmeliyiz, konuşmalıyız. Bir araya gelmeliyiz, bu yanlıştır dediğimiz zaman bize şu soru sorulmalı, 'Neden bu yanlıştır arkadaş?' Ben anlatmalıyım, o da beni dinlemeli. 15 Temmuz'dan sonra oturduk bir arada konuştuk. 3 parti bir konuda anlaştık, yargı bağımsızlığını sağlayalım diye. İçimden dedim ki nihayet Allah'a çok şükür bir konuda anlaştık. İki toplantı yapıldı yargı bağımsızlığıyla ilgili, üçüncü toplantıya gelmediler. Niye gelmediler, hani söz vermişlerdi, niye sözlerinde durmadılar?"

"Amerikan tarzı başkanlık düşünülebilir, tartışılabilir"

Kılıçdaroğlu, "Amerikan tarzı bir başkanlık gelse ona da karşı çıkar mısınız?" sorusuna ilişkin, "Amerikan tarzı bir başkanlık oturulup düşünülebilir, tartışılabilir zaten. Biz yüzde yüz hayır biz buna karşıyız değil. Her şey oturulup, düşünülüp tartışılabilir. Artısını eksisini oturur düşünür tartışırız. Bir ülkenin rejimini o ülkenin tarihi belirler. O ülkenin sosyolojik yapısı belirler. O ülkenin kültürü belirler. Amerika'daki başkanlık sistemi, Amerikan tarihinin, Amerikan koşullarının sosyolojik koşullarının belirlediği bir modeldir. Orada başkan en zayıf halkadır. Başkan hakim tayin edemez, başkan büyükelçi tayin edemez. Amerikan Senatosu der ki sen önerebilirsin ben onayladıktan sonra ancak o olur. Bizde bir kişi herkesi tayin edecek. Nasıl olacak. ve o kişi aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak." ifadelerini kullandı.

Yeni sistemde firen ve denetim mekanizması olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Ben neden annelere sesleniyorum, neden söylüyorum? Freni olmayan ve nereye gittiği belli olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz diye. Bütün babalara yine sesleniyorum, freni olmayan, nereye gittiği belli olmayan bir otobüse 80 milyonu nasıl bindirirsiniz. Yanlışımız buradan başlıyor. Bunun bir partiyle ilgisi yok, bunun bir kişiyle ilgisi yok, bunun bir aileyle ilgisi yok. Bu bizim geleceğimizle ilgili bir konu. A partisi olur, B partisi olur, C partisi olur. Ama bir sistemin dengesi olur, freni olur, denetimi olur. Denetimsiz bir şey olmaz."

Bir apartmanda bile denetim kurulu ve yönetim kurulu seçildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yeni sistemle devleti oluşturan mekanizmada bunların yok edildiğini öne sürdü.

Herhangi bir dernek ve vakfın işleyişinde de denetim olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Siz Türkiye'yi alıyorsunuz bir kişiye emanet ediyorsunuz, bir kişiye bağlıyorsunuz ve o kişi asla hata yapmaz düşüncesinden yola çıkıyorsunuz. Teklik Allah'a mahsustur. Siz bir kişiye bütün bu yetkileri verip asla hata yapamaz diyemezsiniz. Beşer şaşar boşuna denmemiştir, akıl akıldan üstündür boşuna denmemiştir, hata insanoğluna mahsustur boşuna denmemiştir. Evde hata yapabiliriz, evin bireyleri o faturayı öder ama bir kişi, Türkiye'yi, 80 milyonu yöneten bir kişi hata yaparsa, faturayı millet öder." dedi.

"Tayyip Bey de hata yapabilir mi, Cumhurbaşkanımız" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Dünya kadar hata yaptı. Az önce söyledim. Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna 160 tane militanı ben mi tayin ettim, kim tayin etti? Emniyette ne deniyordu, 81 ilin bilmem 70'in üstünde emniyet müdürü FETÖ'cü. Ben mi tayin ettim? Kim tayin etti? Baktığınız zaman bütün bu olaylara, hata insana mahsustur, hata yapabiliriz. Birisi gelip bize doğruları anlatmayabilir ama biz ona inanabiliriz."

Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmaları

Kılıçdaroğlu, "Nasıl bir Türkiye tahayyülü içinde oldukları"nın sorulması üzerine de bir önceki yasama döneminde anayasa değişikliklerinin gündeme geldiğini, anayasanın 60 maddesi üzerinde uzlaşma sağlandığını aktardı.

Dört partinin 60 maddeyi değiştirebileceğinin söylendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Devam edilseydi, bu 60 madde 70 madde, 80 madde olabilirdi ve bu da bizim için çok önemli aşama olurdu. Ama dendi ki 'Hiç bu maddelere gerek yok, biz başkanlık sistemini getirmek istiyoruz.' Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bize bir yazı yazdı, dedi ki 'Anayasa uzlaşma komisyonuna üye verin.' Kendilerine tuttum, 1,5 sayfalık bir mektup yazdım, tarihe not düşmek için. İleride herhangi birisi yok böyle bir şey olmadı demesin diye. Dedim ki darbe hukukuna karşıyız, Türkiye'nin artık darbelerden arınması lazım. Türkiye'de çağdaş, modern bir toplum olmalı ve bizim demokratik standartlarımız bugün öykündüğümüz ülkelere eşit olmalı. Niye birinci sınıf demokrasi olmasın, tam demokrasi olmasın bizim ülkemizde, gelin bunu yapalım. Hem anayasayı hem de darbe hukukunu o anayasaya paralel oluşan yanlış ve bizim demokrasimizi gölgeleyen maddeleri değiştirelim. ve örnek verdim. Hem Sayın Binali Yıldırım'a hem Sayın Davutoğlu'na bunları şifahi olarak da anlattım. Bakın dedim 12 Eylül darbe anayasası, ne yazıyor? Basın hürdür, sansür edilemez. Peki yeni bir anayasa yapsak ne yazacağız, aynısını yazacağız. Peki bugün basın hür mü? Hayır. Niçin? Çünkü çıkan kanunlar var ve bu kanunlar anayasanın o maddesine uygun düşmüyor, o kanunları da ele almamız lazım ve birlikte değiştirmemiz lazım. Gelin biz bunu yapalım. Pek çok örnek verdim böyle."

Kılıçdaroğlu, "TRT'de programa çıkmak için araya Numan Kurtulmuş da dahil pek çok insan sokmak durumunda kaldık." sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:

"15 Temmuz sonrası malum darbe olmuş, Türkiye ciddi bir travmadan geçmiş, şehitlerimiz var gazilerimiz var. Meclise çağrıldı ve gittik. Darbe girişiminin öncesi, sonrası konuşuldu. Ben devlette liyakat sisteminin ne kadar önemli olduğunu ve bu liyakat sisteminin büyük ölçüde yok olduğunu anlattım kendilerine. Arkasından dedim bir espri yapayım diye Sayın Cumhurbaşkanına döndüm dedim ki 'Bu 15 Temmuz darbe girişiminin bize bir faydası oldu.' dedim. Nedir, dedi, bir an şaşırarak. Dedim ki, '15 Temmuz'dan sonra uzun yıllardır ilk kez TRT bizi çağırdı ve bizi programa davet etti.' 'Olur mu öyle şey' dedi, 'Özel televizyonları anlarım da devletin televizyonunun tarafsız olması lazım.' Dedim maalesef tarafsız değil. Sayın Cumhurbaşkanının bundan haberi yok muydu? Vardı. Bilmiyor muydu? Biliyordu. Ben ikiyüzlülükten hoşlanmam. ve doğru da değil. Devletin televizyonunda tarafsız yayın yapılacağına dair düzenleme var, kanun böyle diyor. Yasasında bu kural var."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Canlı Yayında - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement