1)FUAR İÇİN 218 YABANCI İŞADAMI DİYARBAKIR'A GELİYOR
DİYARBAKIR'da terör eylemleri ve çatışmalar nedeniyle 2 yıl ertelenen fuar organizasyonları yeniden başlıyor. Yarın açılacak Tarım Hayvancılık Fuar'na, aralarında Sudi Arabistan, Irak, İranlı iş adamlarının da bulunduğu 218 yabancı işadamı kente gelerek fuara katılacak.
TÜYAP Fuarcılık öncülüğünde ve bazı sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği Diyarbakır Tarım Hayvancılık Fuarı'nın tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıya TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü Cihat Alagöz ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Alagöz, yeniden Diyarbakır'da fuar düzenlemenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, şöyle dedi:
"Bugün bizim açımızdan çok anlamlı bir gün. 'Düğün günü' desek tabiri caiz olur. Çünkü 2 yıllık aradan sonra yeniden Diyarbakır'da fuar düzenlemeye başlıyoruz. Bu Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve ülkemiz açısından da son derece anlamlı bir gün. Fuar; ticaret, huzur, bereket, aynı zamanda da şehrin sosyal hayatının da canlanması demek. Yarın açacağımız Diyarbakır Tarım, hayvancılık fuarı da ekonominin baharının habercisi niteliğinde olacak. 2015 yılında burada düzenlediğimiz fuardan yüzde 20 büyümüş bir fuarla başlıyoruz, daha fazla katılımcıyla çok daha fazla ürün ve hizmetle sergileyeceğiz. Bir diğer büyümeyle fuarımıza gelecek yabancı ziyaretçi sayısında artış görüyoruz. Bu yıl İran'dan 43, Irak'tan 120, Sudiarabistan'dan 45 Türkiye'de yaşayan yabancı uyruklu iş adamlarından oluşan bir heyetle birlikte toplamda 218 yabancı iş adamı fuarımızda iş bağlantıları kurulmak üzere hazır bulunacak. Yurt içinden de yine katılım sayısında artış var bu çerçevede 2015 yılındaki fuarda 430 lük bir ziyaret organizasyonu gerçekleşirken, yarın ki fuara 600 otobüsle ziyaret gerçekleşecek. Fuarda yüzün üzerinde firmanın tamamını görme imkanı olacak" dedi. 18-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan Diyarbakır Tarım Hayvancılık Fuar'ında çeşitli firmaların katılımının yanısıra, tarım ve hayvancılık alanında eğitim seminerlerinin de verileceği belirtildi.
Görüntü Dökümü
---------------------
-Toplantıya katılanlar
-Alagöz'ün konuşması
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Canan ALTINTAŞ-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, -
========================================================
2)BUDAK'TAN REFERANDUM YORUMU: GALİPTİR BU YOLDA MAĞLUP
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) aldığı kararla referandumu 'kanunsuz' hale getirdiğini iddia ederek, referandum sonucunu "Galiptir bu yolda mağlup" sözleriyle değerlendirdi. Çetin Osman Budak, yaptığı yazılı açıklamada, anayasaların toplumsal uzlaşma metinleri olması gerektiğini, ancak Ak Parti- MHP yönetimi işbirliğiyle gündeme getirilen anayasa değişikliğinin hiçbir aşamasında uzlaşma aranmadığını iddia etti. Devletin tüm olanaklarının 'Evet' propagandası için kullanıldığını savunan Budak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bu paketin içinde adalet, hukuk ve demokrasi yok. Referandum sürecinde de adalet ve hukuk yoktu. Devletin tüm gücü ve olanakları tek yanlı bir propaganda için kullanıldı. OHAL altında referandum yapılması bile başlı başına bir hukuksuzluktu, ama Türkiye'ye; OHAL altında, özgür tartışma ortamı yok edilerek bir referandum dayatıldı. Büyük baskı, tehdit ve hakaretlere rağmen, tek sesli medya ve devlet gücüne rağmen ortaya çıkan sonuç, anayasa değişikliğinin halktan büyük bir destek almadığıdır. Halkımız gönül rahatlığıyla bu ucube rejime 'Evet' dememiştir. OHAL altında ve kanunsuz bir oylamayla anayasa değişikliği kabul edilebilir değildir. Bu koşullarda geçen anayasa değişikliğinin meşruiyeti her zaman sorgulanacak."
'GALİPTİR BU YOLDA MAĞLUP'
'Hayır' oylarının geldiği noktanın halkın demokrasiye inancının göstergesi olduğunu belirten Budak, "Ağır baskılara rağmen 'Hayır' oylarının geldiği nokta, Türkiye'deki demokrasi güçlerinin başarısıdır, zaferidir. Şairin dediği gibi 'Galiptir bu yolda mağlup'. Bu aşamada sonuç tam da budur" dedi.
YSK TBMM'Yİ TANIMAM DİYEMEZ
Çetin Osman Budak, YSK'nın da aldığı kararla referandumu 'kanunsuz' hale getirdiğini iddia etti. Budak, açıklamasını şöyle tamamladı: "Referandum sürecindeki adaletsizliklerin, oylama sırasında YSK'nın 'mühürsüz zarf ve oy pusulaları' ile ilgili aldığı kararla tam kanunsuzluk boyutuna gelmiştir. YSK'yı bağlayan bir kanun var. Bu kanun 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'dur. 98'inci maddesinde, 'Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır' hükmü var. Ayrıca 'Geçersiz zarflar paketlenir ve paketin üzeri mühürlenerek zarf sayısı yazılır. Bu zarflar saklanır ve kesinlikle açılmaz' deniyor. Bu hükümler çok açık. Oy pusulaları konusunda da 101'inci madde çok açık ve 'Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları geçerli değildir' deniyor. TBMM açık bir kural koymuştur. YSK'ya düşen görev bu kuralı uygulamak ve uygulatmaktır. YSK, TBMM'nin üstünde değildir ve 'TBMM'yi tanımam' diyemez. YSK, milletin iradesine müdahale edemez. Bu karar açıkça kanuna aykırı ve tam kanunsuzluk halidir."
ANTALYA,
=================================================
3)MUĞLA'DA CHP'DE BURUK SEVİNÇ, AK PARTİ VE MHP İSE MEMNUN
MUĞLA genelinde kesin olmayan sonuçlara göre referandumda yüzde 69.3 'hayır', yüzde 30.7 'evet' oyu çıktı. 30 büyükşehir arasında en fazla 'hayır' oyunun çıktığı Muğla'daki CHP'liler, ülke geneli sonuçları nedeniyle buruk sevinç yaşadı. Buna karşın AK Parti ve MHP sonucu sevinçle karşıladı. İş dünyası ise yeni dönemin ekonomiye odaklı olmasını diledi.
Referendumun ardından değerlendirme yapan CHP Muğla İl Başkanı Mürsel Alban, Muğla seçmeniyle gurur duyduğunu belirterek, "Ülkesini ve geleceğini belirleyecek karara hayır dedi. 30 büyükşehir arasında en yüksek hayır oyu ilimizde çıktı. Seçmenimiz sağduyuya hakim ve elini vicdanına koyarak oyunu kullandı. Tek bir olay yaşanmadı. Parti kimliğimizi bir kenara bırakarak seçim çalışması yürüttük. Köyceğiz, Kavaklıdere ve Seydikemer ilçelerindeki belediyeler AK Partili. Köyceğiz'de hayır oyu, ezdi geçti. Sahada bütün seçim süreciyle 70 gündür çalışan, görevi bizimle paylaşan tüm yoldaşlarıma ve bizleri çıktığımız bu yolda yalnız bırakmayan Muğla halkına teşekkür ediyorum" diye konuştu.
AK Parti Muğla İl Başkanı Kadem Mete, Türkiye'nin ekonomisiyle, idaresiyle, sanayisiyle ve her şeyden önemlisi demokrasisiyle daha güçlü bir ülke olacağını belirtti. Mete, "Milletçe sandıklara giderek anayasa değişikliğini oyladık. Her vatandaşımız kendi düşüncesine uygun olarak görüşünü ifade etti. Ne mutlu ki milletimizin kararı aydınlık ve güçlü bir Türkiye'den yana oldu. Yarınlara güvenle bakabildiğimiz, krizlerin olmadığı, güçlü bir yönetim ile idare edilen bir ülke hayaline milletimiz evet dedi. Türkiye artık ekonomisiyle, idaresiyle, sanayisiyle ve her şeyden önemlisi demokrasisiyle daha güçlü ve daha istikrarlı bir ülke olacak. Verilen bu karar yarınlarımızın daha güzel ve aydınlık olmasına vesile olacak. Tarihi karara imza atan aziz milletimize saygılarımı sunuyorum. Sandığa giderek demokrasinin gereğini yerine getiren her bir Muğlalı hemşerimize teşekkür ediyorum. Verilen karar her ne olursa olsun; huzur ve barış içerisinde geçen halk oylamasında hiçbir olumsuz durumun yaşanmamasından duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Kampanya boyunca kapı kapı gezerek vatandaşlarımıza anayasa değişikliği hakkında bilgi veren teşkilat mensuplarımıza ve seçim süresince görev yapan tüm kamu görevlilerimize şükranlarımı sunuyorum" dedi.
MHP Muğla İl Başkanı Mehmet Korkmaz ise, "Genel başkanımızın talimatları doğrultusunda seçim çalışmalarını yürüttük. Sonucun vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Karakuş da referandum sonrası değerlendirmesinde şunları söyledi:
"Referandum öncesi piyasalarda bir belirsizlik ve durgunluk hakimdi. Gerçekleştirilen halk oylamasıyla bu belirsizlik sona erdi. Referandumda evet çıkmasıyla Türkiye'de yeni bir dönem başladı diyebiliriz. Bu yeni dönemin ekonomiye odaklı bir dönem olması en büyük beklentimiz. Referandumda çıkan karar ile bürokrasinin azaldığı ve iş dünyasının önünün açıldığı yeni bir dönemin başlamış olduğunu temenni ediyoruz. Bu sonucun iş alemi başta olmak üzere tüm Türk halkı için hayırlı olmasını diliyorum."
Cavit AKGÜN/ MUĞLA, -
==================================================
4)CENNET KOYU'NDA TEMİZLİK
ANTALYA'nın Kemer İlçesi'nde Cennet Koyu'nda temizlik çalışması yapıldı.
Kemer'deki 5 yıldızlı Fame Residence Otel'in aldığı 'Yeşil Yıldız' dolayısıyla yıl içerisinde belirlenen dönemlerde yaptığı mıntıka temizliği çerçevesinde Çamyuva Mahallesi'ne bağlı Alacasu mevkiindeki Cennet Koyu'nda personellerle birlikte temizlik yaptı.
Otelin Kalite Müdürü Sevin Levent, "Otelimiz Yeşil Yıldız sahibi bir işletme. Yeşil Yıldız işletmesinin mantıklarından yani 122 kriterinden bir tanesi de 'mıntıka temizliği' yapma adı altında doğaya, çevreye bir katkı sağlamamız isteniyor. Biz de otel personelleriyle birlikte bu eşsiz ve SİT olarak belirlenmiş Cennet Koyu'nda mıntıka temizliği düzenledik. Personellerime ve otelde destek sağlayan tüm departman amirlerime adıma teşekkür ediyorum" dedi.
14 yıldır Kemer'e gelen ve otelin sürekli müşterisi olduğunu söyleyen Hollandalı 62 yaşındaki Ingrid Rietdijk da "Uzun yıllardır gelmiş olduğum ülkenizde böyle bir etkinliğe katılmaktan çok büyük zevk aldım ve bunu da yapmam gerektiğini düşünüyordum. Uzun yıllar geldikten sonra ufacık da olsun katkım olsun istedim. Ülkeniz çok güzel. Çevrenin bu kadar çok kirletilmesinden dolayı üzüntü duyuyorum. Böyle temiz bir ülkeyi daha temiz kullanabilirsiniz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
Otobüsten inen personele poşet ve eldiven dağıtımı
Çevreyi pisletmeyin panosu detay
Toplu temizlik detayı
Fame Residence Kemer Otelin Kalite Müdürü Sevin Levent röportaj
Orman içinde temizlik
Ingrid Rietdijk röportaj (Flemenkçe-Türkçe)
Toplanan çöplerin çöp konteynerine atılması
73.5 MB/// 02: 18"
Haber-Kamera: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya),
=================================================
5)'TÜRKİYE'DE 800 BİN TON ALÜMİNYUM GERİ KAZANIMDAN ELDE EDİLİYOR'
*- ORTA Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Arol, Türkiye'de yıllık üretilen 1 milyon 100 bin ton alüminyumun 800 bin tonunun geri kazanımdan elde edildiğini söyledi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından Antalya'nın Manavgat İlçesi'nde 11-14 Nisan tarihlerinde Starlight Otel'de düzenlenen Türkiye 25'inci Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi-IMCET 2017'ye katılan ODTÜ Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Arol gazetecilere açıklama yaptı. Doğal kaynaklara erişimin maliyetli olduğunu bu nedenle madencilikte geri kazanımın son yıllarda önem kazandığını söyleyen Prof. Dr. Ali İhsan Arol, dünyadaki eğilimin bu madenlerin ekonomiye geri kazandırılması yönünde olduğunu vurguladı. Arol, "Bunları üretmek için çok ciddi paralar harcanıyor. Gelişmiş ülkelerin bir çoğunda bunları ekonomiye geri kazandırmak için geri kazanım yoluyla madencilik yapıyorlar. Hatta bu madenciliğe 'şehir madenciliği' diyorlar" dedi.
TÜRKİYE'DE GERİ KAZANIM
Türkiye'de geri dönüşüm konusunda bazı metallerde ciddi çalışma olduğunu aktaran Arol, "Türkiye'de yılda 1 milyon 100 bin ton civarında alüminyum üretiliyor. Bunun 800 bin tonu geri kazanım yoluyla elde ediliyor. Bakır keza öyle. Altın çok geri dönüşümü olan bir metal. Yani kimse altınını kaybetmek istemez. Demir, Türkiye mesela ürettiği çeliğin yüzde 80'inin geri dönüşümle üretiyor. Büyük çelik fabrikaları var, geri dönüşüm çeliğini, demirini kullanarak yapıyor" diye konuştu.
ÇEVREYE DAHA AZ ZARAR VERİLMELİ
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Çevre Danışmanı Prof. Dr. Caner Zanbak da madenciliğin çevreye etkilerinin iyi şekilde değerlendirilmesi, hem fauna hem de floranın mümkün olduğunca korunması gerektiğine işaret etti. Madencilikte mutlaka çevreye zarar verileceğinin altını çizen Zanbak, şöyle dedi:
"Madencilikte muhakkak ki yeryüzünün üzerindeki yeşile dokunmamız gerekiyor. Bunlar kaldırılıp altından ilgilendiğimiz mineraller elde ediliyor. Bunları yaparken tabi ki üstteki fauna dediğimiz hayvanların habitatına, flora dediğimiz bitkilere, ormanlara belirli oranda rahatsızlık veriyoruz. Vermek durumundayız. Ama bunu yaparken mümkün olan en az tahribatı yaparak hatta tahribat değil de değişiklikler yapıp, işimizi bitirdikten sonra tekrar düzenleyerek çevre varlıklarının kalitesini eski durumuna getirmeye çalışmalıyız. Tabi ki hiçbir zaman eski durumuna gelmez ama düzenlemelerin yapılması önemli."
Prof. Dr. Caner Zanbak, bu konuda mevzuat olduğunu ancak uygulamasında sıkıntılar olabileceğini ayrıca maden çıkarılacak olan bölgede yaşayanların görüş ve önerilerinin de dikkate alınması gerektiği anlattı.
SU KAYNAKLARI KORUNMALI
Madenlerde işleme sırasında bol miktarda suyun kullanıldığını kaydeden Zanbak, "Genelde madenlerin su eksikliği vardır. Yani kazılar sırasında yer altından çıkan ya da yağmurlarla gelen suyu toplarız. O suyu mümkün olduğu kadar az dışarıya deşarj etmeye çalışırız, tekrar tekrar kullanmaya çalışırız. Dolayısıyla su güvenliği gerçekten önemli. Bu arada da tabi çevrede yaşayan toplumların, toplum bireylerinin, küçük, birer, ikişer kişilik evler dahi olsa, su kaynaklarının hem miktarını hem de kalitesini korumak durumundayız. Dolayısıyla bunların farkındalığı var ancak belirli bazı işletmelerde bunların yapılmadığını görmekteyiz" dedi.
KAYA GAZININ YER ALTI SULARINI KİRLETME RİSKİ VAR
Enerji kaynaklarının arttırılma çalışmaları sırasında kaya gazının gündeme geldiğini ve ABD'de üretime başlandığını belirten Caner Zanbak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel kaya türleri var, çok eski, yaşlı, içinde biraz karbonu var. Bu karbonların sıkışması nedeniyle gaz haline geçmiş ama serbest değil. Kayanın içinde yerleşik, gizli saklı, kaya vermiyor bunu kolayca. Sondaj yapıp, kayaların tabakalarının içine girip, yüksek basınç altında kayaları aşağıda çatlatıp, o çatlaklara gelen gazı almak. Ama o gaz kendi kendine de çıkmıyor. Bunu itmek için çok miktarda su kullanılması lazım. İşte kaya gazına itiraz edenlerin en büyük, daha doğrusu bizler de mühendisler olarak çalışırken en üzerinde durduğumuz konu bu kullanılan çok miktarda suyun çok fazla kimyasallar içermesi nedeniyle, kayayı çatlatmak için kullanılan kimyasallar içermesi nedeniyle yer altı sularını kirletme olasılığı var. Ama ABD'de bu yapılıyor, denetleniyor, gözlemleniyor ve yapılabilirliği ispatlanıyor ama Avrupa dahil olmak üzere bizim gibi ülkelerde kaya gazına karşı çıkmanın yegane nedeni yer altını, sularını kirletmesi olasılığı ve çok fazla suya ihtiyaç duyulması. Yoksa kaya gazından çıkan gaz aslında bizim doğalgazdan çok daha temiz bir gaz. O gaz sanki rafineriden çıkmış gaz gibi."
Görüntü Dökümü
---------------------------------
Genel görüntü
Kongreden detay görüntüler
Prof. Dr. Ali İhsan Arol'un açıklamaları
Detay
Prof. Dr. Caner Zanbak'ın açıklaması
Detay
460 MB/// 04.00"
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-5 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?