Dini Yüksek İhtisas Merkezleri Mezuniyet Töreni

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bugün İslam dünyasında yaşadığımız en büyük sorunlardan biri, malumat çok ama bu malumatı hayatla irtibatlı kılarak, ilimle hayat, dinle hayat arasındaki irtibatı doğru kurmakta sıkıntılarımız var. Belki ilim, hikmet ve marifet üçü birlikte cem edilirse o zaman bütün bu sorunları da ortadan kaldırma imkanına sahip olabiliriz" dedi.

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığında düzenlenen Dini Yüksek İhtisas Merkezleri Mezuniyet Töreni'ndeki konuşmasında, sevinçli bir günü yaşadıklarını belirtti.

Başkanlığın "en önemli müessesesi" olarak nitelendirdiği merkezlerden mezun olanları tebrik eden Görmez,  "Bu merkezlerimiz belki toplum tarafından hatta devlet tarafından henüz önemini anlatabildiğimiz müesseselerimiz olmadı. İcra ettiği fonksiyon, yaptığı hizmet, yetiştirdiği insanlar ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmetleriyle birlikte değerlendirildiğinde gerçekten Başkanlığımızın en önemli müessesidir" diye konuştu.

İmam hatip lisesinin ardından, ilahiyat fakültesi sonrasında ise bu merkezlerde eğitim alındığını belirten Görmez, "Şehirlerimizde minberde gördüğümüz vaizlerimizin yahut illerimizde, ilçelerimizde müftü olarak gördüğümüz arkadaşlarımızın 20 yıl ilim tahsil ederek oralara geldiklerini zaman zaman biz unutuyoruz, ihmal ediyoruz. Belki toplum da bunu çok iyi göremiyor olabilir. Ama bu hakikaten toplumumuzun, milletimizin, başkanlığımızın geleceği açısından son derece önemli" ifadesini kullandı.

"Diyanet İşleri Başkanlığı adeta bir açık üniversitedir" diyen Görmez, başkanlık görevlilerinden fakülte mezunu olanların oranının yüzde 10'lardan 70'lere çıktığını vurguladı. İşlerinin ilimle ilgili olduğunu dile getiren Görmez, "İlim olmadan bizim topluma dini mübini İslam'ı anlatmamız mümkün değildir. Yeryüzünde hiçbir meslek yoktur ki bizim mesleğimiz kadar daima ilimle iç içe olsun. İlime dayanmadan bizim vazifemizi hakkıyla yapmamız mümkün değildir" dedi.

"Bugün İslam dünyasının devasa büyük sorunları var"

İslam kadar ilme değer veren başka bir medeniyet ve dinin olmadığını söyleyen Görmez, "İslam dini ilim dinidir. İslam medeniyeti bir ilim medeniyetidir" diye konuştu. Görmez, İslam'daki bilgi medeniyetini ilim, hikmet ve marifet kavramlarının ifade ettiğini belirterek, "Aslından bizden istenen bu üçünü de birleştirmektir. Eğer ilim, hikmet ve marifet bir insanda birleşmezse ona alim demek mümkün değil" görüşünü belirtti.

İlimdeki en önemli unsurun dinle hayat, akılla nakil arasındaki ilişkiyi doğru kurmak olduğunu ve buna usul denildiğini anlatan Görmez, "Bugün İslam dünyasında yaşadığımız en büyük sorunlardan biri, malumat çok ama bu malumatı hayatla irtibatlı kılarak, ilimle hayat, dinle hayat arasındaki irtibatı doğru kurmakta sıkıntılarımız var. Belki ilim, hikmet ve marifet üçü birlikte cem edilirse o zaman bütün bu sorunları da ortadan kaldırma imkanına sahip olabiliriz" diye konuştu.

Bilginin hakikatin izinde olmaması durumunda insanı yoldan çıkarabileceğini ifade eden Görmez, şunları kaydetti:

"Sadece Arapça öğrenmek, sadece metinler okumak ilim değil. Arapça okumak ve metinler okumak ilim olmaz. Dünyanın bütün metinlerine vakıf olabilir bir insan. Ama o metinlerle hayat arasında, bugünkü yaşadığımız insanların sorunları arasında ilişki kuracak bir usul ve metodolojiye sahip değilse o zata 'alim' demek mümkün olmaz. Bugün İslam dünyasının devasa büyük sorunları var. Teraziyi kuracak olursak önce Türkiye'de bir terazi kuralım. Terazinin bir kefesine İslam'ın ve Müslümanların bütün sorunlarını koyalım. Bir kefesine de Türkiye'de sayıları 90'ı bulan ilahiyat fakültelerimizin ürettiği ilimleri, yazdıkları kitapları, makaleleri, Diyanet İşleri Başkanlığının bütün personelinin sahip olduğu ilim ve müktesebatı, Haseki eğitim merkezlerimizde tahsil edilen bütün ilmi koyalım. Bu ilim bu sorunlarımızı çözmüyor. Yüzlerce sorunlarımız var. Sokakta, televizyonda, radyoda, esnafta tartışılan yüzlerce İslami meselemiz var. Bugün bizim müktesebatımız bütün bu tartışılan meseleleri çözmeye yetmiyor. Neden yetmiyor, bunun üzerinde durmamız lazım."

Görmez, mezunlardan kitap okumalarını ve ilimle irtibatlarını kesmemelerini istedi. Törende dönem birincilerinin teşekkür konuşması yaptığını, bunlardan bazılarının Arapça olduğunu hatırlatan Görmez, "Hanımefendilere şikayet edeceğim, herkese teşekkür etti konuşmacılar ama bütün bu tahsil hayatınız boyunca size bu kadar emek veren, çilenizi çeken eşlerinize teşekkür etmediniz. Türkçe konuşan arkadaşımız teşekkür etti ama Arapça konuşanlarda nasılsa anlamıyor hanımefendiler, teşekkür eksik oldu. Ben sizin adınıza onlara teşekkür ediyorum" dedi. Görmez'in sözleri salondakileri güldürdü.

-Mezunlara tablet bilgisayar

Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Ali Erbaş ise kursiyerlerin dini yüksek ihtisas merkezlerindeki 3 yıl süren eğitimin ardından mezun olduğunu belirtti.

Diyarbakır ve İzmir'de yeni kurulan dini yüksek ihtisas merkezlerinin eylülden itibaren öğrenci almaya başlayacağını açıklayan Erbaş, bu sene merkezlerde toplam 430 kursiyerin eğitim gördüğünü söyledi. Erbaş, kurslara yurt dışından gelen 29 din görevlisinin de bulunduğunu belirterek, kurslarda bin 80 saat Arapça dersi verildiğini kaydetti. Erbaş, merkezdeki diğer derslere ilişkin de bilgi verdi.

Tören kapsamında kursun son dersi emekli eğitim görevlisi Halil Günenç tarafından verildi. Kurs birincilerinin Arapça ve Türkçe selamlama konuşmaları yaptığı törende Kur'an-ı Kerim okundu. Mezunlara tablet bilgisayar hediye edildiği etkinlik, Ankara Müftüsü Mefail Hızlı'nın okuduğu duayla sona erdi. - Ankara