Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Yılmaz, Almanya'daki sünnet tartışmalarına ilişkin olarak, "Burada önce temel ilkede anlaşmak gerekiyor. Biz tarih boyunca inançların sembolleri ve simgesine dönüşen uygulamaları yargılama hakkına sahip miyiz, değil miyiz-" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Avrupa Diplomatlar Birliği Başkanı Günther Meinel ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
Meinel, ziyarette yaptığı konuşmada amaçlarının dünya barışına katkı sağlamak ve bu yönde çalışmalar yapmak olduğunu belirtirken, Türkiye'nin Arap ülkeleriyle arada bir kapı; bir bağlantı olduğunu ifade etti.
Hazreti Muhammed'e ve İslam'a hakaretler içeren filme değinen Meinel, bu filmi kınadıklarını, Türkiye'nin de gösterdiği sabırlı tavırdan dolayı takdir ettiklerini söyledi.
Sünnet tartışmalarına ilişkin olarak Alman parlamentosunda çok değişik düşünceler olduğunu belirten Meinel, kendilerinin kesinlikle sünnetin yasaklanmasını istemediklerini ancak 13-14 yaşındaki bir çocuğun buna kendisinin karar verip veremeyeceği şeklinde kendilerine yaş konusunda bir çok soru geldiğini söyledi.
Meinel, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'i Almanya'ya davet ederek, parlamentodakileri sünnet konusunda aydınlatmasını istedi.
Görmez de konuşmasında bu davete memnuniyetle icap edeceğini ifade etti.
Küreselleşme ile birlikte dünyada yeni bir düzen oluştuğunu belirten Görmez, her ülkede her kültürde, her dinden her inanıştan insanların yaşadığını ancak eş zamanlı olarak evrensel dinlerin, evrensel yorumlarının ön plana çıkarılamadığını, dolayısıyla dinlerin gücünden bu noktada yararlanılamadığını kaydetti.
-Peygambere hakaretler içeren film-
Amerika'daki film konusunda empati yapmanın ve anlayıcı davranmanın her akıllı, erdemli insanın vazifesi olması gerektiğini ifade eden Görmez, "belki kutsal anlayışı farklı olan batılı dostlarımız müslümanların gösterdiği tepkiyi anlamakta zorluk çekiyor olabilir" dedi.
İşkencenin çeşitli türleri olduğunu bunun soyut ve somut işkence olmak üzere ikiye ayrıldığını anlatan Görmez, bir bireyin ve toplumların kutsallarını aşağılamanın, hakaret etmenin soyut işkence olduğunu savundu.
Bu kutsalların aşağılanması, hakaret edilmesi durumunda topyekün o milletin, o toplumun rencide olacağını ifade eden Görmez, bunun eleştiri olmadığını, hakaret etmenin, kutsal değerleri aşağılamanın ve bu aşağılamayı da bir kültür üzerinde soyut bir işkenceye dönüştürmenin ayrı bir şey olduğunu belirtti. Görmez, şöyle devam etti:
"Bu sebeple müslümanların gösterdiği tepkiyi anlamak lazım, ancak ilk andan itibaren biz gösterilen tepkiyi haklı bulmakla birlikte tepkinin biçiminin islami olmadığını söyledik. Peygamberimizin kendisini bu tepki biçimini görse kendisi itiraz eder. Peygamberimizin ilkelerine uygun değil, tepki göstermek için çıkıp masum insanları öldürmek, katletmek yağmalamak bunların İslam'la izah edilebilir hiç bir tarafı yok. Biz bunu ilk andan itibaren milletimize çok iyi anlattığımızı düşünüyorum onun için Türkiye'de gösterilen tepki gerçekten İslam'ın kendi özüne de uygun bir tepki biçimi de olmuştur"
-İslamafobiden büyük bir üzüntü duyuyoruz"
İfade özgürlüğü ile soyut işkenceye dönüşebilecek kutsal değerleri birbirinden ayırmak gerektiğini vurgulayan Görmez, "Bu tip olaylar islamafobiyi besliyor, islamafobi bir endüstriye dönüştü. Aynı zamanda bu tür hakaretler İslam dünyasında tepki biçimini de gösterdiği için islamafobiyi besleyen unsura dönüştü. Biz bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz" diye konuştu.
Bir takım aykırı uçların zaman zaman insanlığı rahatsız ettiğini ifade eden Görmez ancak bir avuç suçludan hareketle büyük bir toplumu suçlu ifade etmenin yanlış olduğunu söyledi.
Görmez, "belirli simgeleri taşıyan bir takım kıyafetler içerisindeki insanları aranıyor, diye katil aranıyor gibi afişler yapmanın mantığını hakikaten biz anlayamadık. Aşırıcılıkla böyle mücadele edilmez. Bu bütün toplumu itham altında bırakır, hatta sadece Almanya'daki müslüman değil dünyanın herhangi bir yerindeki müslüman onu gördüğünde rahatsız olur" şeklinde konuştu.
-Sünnet tartışmaları-
Görmez, Almanya'daki sünnet tartışmalarına ilişkin olarak da bu konunun tam da birlikte yaşama kültürü konusunda farklı inançları, farklı kültürleri barış içinde birlikte yaşatma konusundaki sorunları ortaya çıkaran bir konu olduğunu söyledi.
Burada önce temel ilkede anlaşmak gerektiğini belirten Görmez, "Biz tarih boyunca inançların sembolleri ve simgesine dönüşen uygulamaları yargılama hakkına sahip miyiz değil miyiz-" dedi.
Bunu sadece tıbbi bir muamele olarak görmenin yanlış olduğuna işaret eden Görmez, ancak müslümanların tıp açısından da bunun faydalı olduğunu, bilimsel olarak da ispat ettiklerine inandığını söyledi.
Bazı toplumların bunu dinle değil başka gerekçelerle de yaptığını anlatan Görmez, şu değerlendirmede bulundu:
"Ancak gerek Yahudilik'te, gerek İslam'da sünnette yükselen çok farklı anlam vardır. Hristiyanlık anlayışında vaftiz uygulaması vardır. Temel felsefesi şudur asli günah diye bir kavram vardır Hristiyanlıkta, her insan annesinden suçlu doğar, günahkar doğar çünkü Adem babamız cennette yasak olan bir şeyi yaptı onun o günahı bütün insanlara bulaştı, dolayısıyla her insan o günahla birlikte dünyaya gelir. O günahtan arındırmak için her Hristiyan çocuğuna doğduktan sonra belli müddet sonra kiliseye götürür ve o vaftiz ile çocuğun doğuştan getirdiği o günahtan arındığına inanırlar.
Şimdi bir müslaman idareci dese ki burada hukuka aykırı iki temel sorun var. Birincisi bu çocuğun suçlu olarak doğduğuna inanmak yasaktır. Ben öncelikle bu düşüncenizi, inanışınızı yasaklıyorum. Arkasından da bu düşüncenin ürünü olarak çocuğa vaftiz yapmanız suçtur dese çocuğu rızası olmadan suya batırmak da zaten daha büyük bir suç...En azından biz bunu yapmayın 14 yaşına gelsin biz ona soralım vaftiz yapalım mı yapmayalım mı diye soralım. Bunun sonu gelmez."
Görmez, farklı inanışları birlikte yaşatma konusunda eğer bir dünya kurulacaksa herkesin kendi inancında özgür olması gerektiğini vurguladı.
-Şefkat ve merhameti başka konularda gösterelim-
Bu konuyu doğrudan çocuk hakları mevhumu içinde değerlendirilmesinin de doğru olmadığını düşündüğünü belirten Görmez, bunları din mensuplarının kendi özgür iradelerine bırakmak gerektiğini söyledi.
Dünyada şu anda cinsel çocuk istismarının bütün insanlığı utandıracak nokta olduğuna dikkati çeken Görmez, "sünnet konusunda kafa yoran dostlarımız önce çocuklara yönelik bu büyük haksızları ortadan kaldırsınlar, savaşlarda en çok çocuklar ölüyor. Biz çocuklarımıza şefkatimizi ve merhametimizi orada gösterelim bütün bunları bir tarafa bırakıp 'efendim bu müslümanlar çocuklara işkence yapıyor, biz sünnet yapmayı yasaklayalım' demeyi inandırıcı bulmuyorum." şeklinde değerlendirmede bulundu.
Bir gazetecinin Avrupa Diplomatlar Birliği Başkanı Meinel'e peygambere hakaretler içeren filme dönük bir çalışma yapıp yapmayacaklarını sorması üzerine, filme ilişkin bilgilerin internette yayımlanmadığını ve Berlin'de gösterime girmesi gerekirken, gösterimden kalktığını söyledi.
Meinel, filmin arkasında aslında kimlerin olduğunun ve aslen ne amaçla böyle bir filmin çekildiğinin öğrenilmesi gerektiğini ifade etti.
Muhabir: Zeynep Akyıl
Yayıncı: Ertuğrul Cingil - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Diyanet İşleri Başkanı Görmez Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?