49. TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri töreni-Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)-"Bilimi devletin ve siyasetin müdahalesinden, yargının müdahalesinden olduğu kadar mahalle baskısından da kurtarıp daha da özgür bir zemine kavuşturmak zorundayız"-"Bilim insanı özgür değilse, bilim insanı kendisini emniyette hissetmiyorsa, bilim insanı bilimden ziyade maişetini dert ediniyorsa, ilim sahibi olmanın yüksek payesini hissedemiyorsa, tarihte hep olduğu gibi kalkar daha uygun şartlara göç eder. Bizim bu iklimi yeniden oluşturmamız, yeniden inşa etmemiz gerekiyor"ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bilimi devletin ve siyasetin müdahalesinden, yargının müdahalesinden olduğu kadar mahalle baskısından da kurtarıp daha da özgür bir zemine kavuşturmak zorundayız" dedi.49. TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu.Himayesinde gerçekleştirilen ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılı TÜBİTAK ödüllerine hak kazanan bilim insanlarını tebrik ederek, başarılarının artarak devam etmesini diledi.TÜBİTAK'a ve ödüllerin verilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüllerin Cumhurbaşkanlığı himayesine alınmasında katkısı bulunan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de ayrıca şükranlarını sunduğunu dile getirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan bilim insanlarının ikisinin ABD'deki üniversitelerde, dördünün Koç Üniversitesi'nde, üçünün Bilkent, üçünün de ODTÜ'de görev yaptığını belirterek, "Bunun yanında Erzurum'dan İzmir'e, Kayseri'den Eskişehir'e, Ankara'dan İstanbul'a, Bursa'ya kadar Anadolu'daki üniversitelerimizin de başarılarını görüyoruz. Elbette Türkiye'de ödüle hak kazanacak bu ölçüde bilimsel başarı sadece bu kadar değil. Seçici kurul bir sıralama ve bir sınırlama yapmak zorundaydı. Bu yıl sadece 19 hocamız, 19 bilimsel çalışma ödülü almaya hak kazandılar. Şunu çok iyi biliyoruz ki diğer üniversitelerimiz de üniversite dışı merkezlerimiz de ya da yurtdışında çok sayıda başarılı bilim insanımız çalışma yapıyor. Dünyaya isimlerin duyuracak, önemli çalışmaların altına da imzalarını atıyorlar" diye konuştu.Bilim alanındaki çalışmaları ve başarıları yeterli bulmadığını ve bunun Türkiye'nin gerçek potansiyelini yansıtmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye'nin bilim insanları, üniversitelerin, merkezleri mevcudun çok çok üzerinde güzel işler başarma potansiyeline sahiptir. Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettim; bilim uygun bir atmosfer, uygun bir iklim bulduğunda, yani gerekli şartlar sağlandığında doğar, büyük ve gelişir. İstediğiniz kadar para akıtın, imkan sağlayın, istediğiniz kadar teşvik edin ya da zorlayın eğer bilim için gerekli atmosfer yoksa oradan alınacak sonuç da yoktur. Bize ilim, bir pınardan akan suya benzetilmiştir, yani ilim gece, gündüz bir kaynaktan durmaksızın akar. Siz oradan ancak içmek istediğinizde içersiniz. Ne kadar içmek isterseniz, ancak o kadar içersiniz. Yani ilim bir gönüllülük işidir. Önce gönülde, önce kalpte kararı verilen bir çabadır, zihinsel bir hazırlıktır ve böylece yüksek bir gayrettir."-"Öğrenci değil talebe"Eskiden "öğrenci" değil, "talebe" denildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Bizim medeniyetimizde 'talebe' kavramı, mefhumu çok önemli. Talebe, yani talep eden, yani isteyen manasına geliyordu. İlmi isteyen, arzulayan, gönüllü olarak meşakkate katlanacak kişiler ancak talebe olabiliyordu. Yoksa eğitimde zorla öğretelim, yani formatlayalım diye bir gaye, böyle bir hedef, böyle bir amaç yoktu. Bizim medeniyet tarihindeki ilim merkezlerine baktığımızda, ilim için gerekli şartların oluşturulduğunu ve çok hassas şekilde korunduğunu görürsünüz. Semerkant, Buhara, Bağdat, İsfahan, Konya, Kahire, Şam, Trimuttu, Gırnata, Kurtuba, İstanbul ve elbette Medine… Bütün bu tarihi ilim şehirleri sadece o kendi alimlerini yetiştirmekle kalmamış, dönemlerinin alimlerini, bilim insanlarını da şehirlerine cezbetmiş, çekmiştir. Peki bu cazibeyi nasıl oluşturuyorlar. Birincisi, alimlerin, bilim insanların özgür bir şekilde çalışmalarını temin edecek iklimi tesis ediyorlar. Maddi kaygıları ortadan kaldırıyorlar. Güvenliğine ilişkin tüm tedbirleri alıyor, emniyeti sağlıyorlar. Tesis derseniz, yani medrese, kütüphane hepsini temin ediyorlar. İlim erbabına en yüksek payeleri veriyorlar. Gereken hürmeti en üst düzeyde gösteriyorlar. Bizzat sultanlar, padişahlar, ilim erbabının ayağına kadar gidiyor, onları teşvik ediyorlar. Yani 'Akşemsettin'in atının ayağından sıçrayan çamur benim kaftanımın şerefidir' diyorsa bir sultan, bir padişah, bunun çok büyük bir anlamı vardır."-"Övünmek haktır ama yeterli değil"Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim için uygun iklim oluşturulduğunda, oraların şöhretinin de dünyanın her yerine yayıldığını ve herkesin oralara akın ettiğini anlatarak, alimlerin de talebelerin de o yerlere geldiğini, o zaman da bütün ülkeyi hatta dünyayı besleyen bir heyecanın oluşmaya başladığını söyledi."Biz, kendi tarihimizde, medeniyetimizde bu tür cazibe merkezlerini, ilim merkezlerini inşa ettiğimiz için bilim tarihine çok önemli katkılar sağladık" diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: " İbn-i Sina'dan Farabi'ye, Attar'dan Hayyam'a, Ali Kuşcu'dan Harezmi'ye, Cabir'den Piri Reis'e kadar dünya bilim tarihine istikamet çizen çok sayıda bilim insanı yetiştirdik. Elbette tarihimizde yetiştirdiğimiz büyük ilim insanlarıyla övünmek bizim için haktır, ama yeterli değildir, olmaz ve olamaz. Bizim geçmişle övünmek yerine bugün 'neden olmuyor, bugün neden dünya bilimine yön veren bilim insanları yetişmiyor' sorusunu kendimize her fırsatta sormamız gerekiyor. Eksik olan en başta iklimdir, atmosferdir, yani gerekli şartlardır. Bugün eğer Türkiye dahil dünyadaki bir çok ülkenin beyinleri kendi ülkelerini bırakıp Batı'daki bilim merkezlerine akın ediyor, oralarda da aradıklarını buluyorlarsa bu işte buradaki iklimin kaybolmasındandır. Bilim insanı özgür değilse, bilim insanı kendisini emniyette hissetmiyorsa, bilim insanı bilimden ziyade maişetini dert ediniyorsa, ilim sahibi olmanın yüksek payesini hissedemiyorsa, tarihte hep olduğu gibi kalkar daha uygun şartlara göç eder. Bizim bu iklimi yeniden oluşturmamız, yeniden inşa etmemiz gerekiyor. İlimi, devletin ve siyasetin müdahalesinden, yargının müdahalesinden olduğu kadar mahalle baskısından da kurtarıp, daha da özgür bir zemine kavuşturmak zorundayız."(Sürecek) .
Son Dakika › Güncel › Erdoğan: 'Biz Öğrenci Değil Talebe Derdik' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?