Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde "sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirme listesi"nde isimleri bulunan ve örgütün askeri yargı yapılanmasında yer aldıkları öne sürülen 136 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen A.G.K, sanıklardan Yunus Emre Keskin, İsmail Pektaş ve İbrahim Yıldırım'ı tanıdığını söyledi.
A.G.K, 2007 yılında Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdiğini, birinci sınıfta İsmail Pektaş'la tanıştığını, o dönem Pektaş'ın örgüt evlerinde kaldığını beyan etti.
Sonraki yıllarda sanık Pektaş'la arkadaşlıklarının devam ettiğini söyleyen A.G.K, "Sanıklardan Yunus Emre Keskin'i de İsmail Pektaş'ın yanında tanıdım. Bana isminin Yavuz Selim olduğunu söyledi. İsmail, benim adını Yavuz Selim olarak bildiğim şahsa abi diyordu. Daha sonra ikisinin de askeri hakim olduğunu öğrendim." ifadelerini kullandı.
Tanık beyanına karşı söz alan sanık Yunus Emre Keskin, tanığın ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Tanık C.Y de sanık Ravza Nur Güngör ile aynı örgüt evinde bulunduğunu belirtti.
Sanığın hukuk fakültesi ikinci sınıfta okuduğu dönemde FETÖ evlerinden sorumlu "bölge talebe mesulü" olduğunu dile getiren C.Y, "Ben okula başladığımda bizim bölge talebe mesulümüz Ravza'ydı. Bana ev ablası olmamı söylemişti. Ravza Nur, eve haftada bir gelir sohbet ederdi." dedi.
- FETÖ'nün "ümitçisi"nin itirafları
Tanık E.I. da uzun yıllar Erzurum'da askerlerden sorumlu örgüt abisi olarak görev yaptığını, darbe girişiminden sonra etkin pişmanlıktan yararlanıp savcılıkta ifade verdiğini söyledi.
E.I, davanın sanıklarından Fahri Karakaya'ya ve örgüte ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Ben aslında örgüt içinde ümitçiydim. Ümitçinin görevi eskiden cemaat mensubu olup da daha sonra sohbetlere gelmekten vazgeçenleri ikna etmektir. Özellikle asker kişilerle kopukluk olduğunda tekrar iletişim kurabilmek ve kazandırabilmek için yapılan bir görevdir. Bu durumda olan birçok kişiyi konuşarak sohbetlere gelmeye ikna ettim.
Darbe girişiminin ardından kendi hür irademle hiçbir baskı altında kalmadan, ikna edip örgüte tekrar kazandırdığım kişilerin isimlerini tek tek savcılığa bildirdim.
Fahri de ikna ettiğim askerlerden biridir. 2014 yılında cemaatten tanıdığım kişiler bana Fahri'nin Erzurum'a geldiğini söyleyerek aramam için numarasını verdiler. Ben de kendisini aradım, kafe gibi bir yerde buluştuk. Askeri hakim olduğunu söyledi. Ben öğretmen olduğum için çocuğuna kreş bulmamı istedi."
Tanık M.A. da davanın sanıklarından Halil İbrahim Balık ve Akın Çelik'i tanıdığını ve halen cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını söyledi.
M.A, 2007 yılında örgütün FEM dersanesine gittiğini, akabinde Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını, dershanenin yönlendirmesiyle Kadıköy'de örgüt evlerinde kaldığını belirtti.
Sanık İbrahim Halil Balık'ın da örgüt evlerinde "abi"lik yaptığını iddia eden M.A, sanıklar Çelik ve Balık'ın askeri hakimlik sorularını alarak sınavı kazandıklarını duyduğunu öne sürdü.
Tanığın ifadelerine karşı savunma amaçlı söz alan İbrahim Halil Balık, "Tanık, dershanelerine gitmiş, evlerinde kalmış, çalıştırmışlar ve savcı olmuş. Bu kişiyi tanımıyorum." diye konuştu.
Duruşma, tanık beyanlarıyla devam ediyor.
Son Dakika › Güncel › Fetö'nün Askeri Yargı Yapılanması Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?