Hollanda'nın Almanya sınırına yakın Almelo kentinde 2008'de yaşanan olay sonrasında tutuklanarak 11 yıla mahkum edilen Türk Ahmet Okçi (43), cezaevinde can güvenliği olmadığı gerekçesiyle endişeli günler geçiriyor. Okçi, Türk yetkililerden yardım istiyor.
2008 yılında Hollanda'nın Almelo kentinde lokantasını, otomobilini ateşe verip daha sonra belediye sarayına girip 5 kişiyi rehin alan Ahmet Okçi, yıllardır hapishanede ölüm kalım savaşı verdiğini iddia etti. 'Benim cezam neyse onu çekmeye hazırım. Ama bunlar beni öldürecekler, ölümüme de intihar süsü verecekler' diyerek hapishanede can güvenliğinin olmadığını söyledi.
'HEP ÇİFTE STANDART GÖRDÜM'
Almelo kentine 105 km uzaklıktaki Veenhuizen kentindeki Norgerhaven hapishanesinde yatan Ahmet Okçi, yaptığı telefon görüşmesi ile yaşadıklarını ve kaygılarını paylaştı.
Ahmet Okçi, 'Tabii ben Hollanda'da bir olay yaşadım. Ben, Lahey Adalet Divanı'nın olduğu bir ülkede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin olduğu Avrupa'da yaşıyorum. Benim de her mahkum gibi haklarım var. Ama ben belediye ile aramda olan olaylardan dolayı cezaevinde hep çifte standart gördüm. Bunlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olsun Avrupa Parlamentosu olsun hep Türkiye'ye insanlık dersi vermeye kalkıyor. Ama hiçbir zaman geri dönüp aynaya bakmıyorlar.
'BANA YAPILANLAR HİTLER KAMPINDA YAPILMAMIŞTIR'
Burada yaşadıklarımın hepsinin belgesi ve şahitleri var. Benim hakkımda deli diye rapor hazırladılar. Beni tımarhaneye atıp çürütmek istiyorlar. Burada bana hem tehdit var hem de şantaj. Burada tutukluların gözü önünde kalp krizi geçirip yığılıp kaldım. Allah'tan orada kalp krizi geçirmişim. Eğer o kalp krizini hücremde geçirmiş olsaydım, inanın kapıyı açmazlardı, ölmemi beklerdiler.
'PSİKOLOJİK BASKI ALTINDAYIM'
Gardiyanı, papazı, doktoru olsun burada herkes, bana verilen cezanın normal olduğunu söyleyip, çocuklarımla beraber bu ülkeyi terk etmemi istiyorlar. Bana, bir üst mahkemeye başvurmamam için psikolojik baskı yapıyorlar. Eğer bir üst mahkemeye başvurursam beni tımarhaneye atmakla tehdit ediyorlar. Size Ahmet Okçi odasında ölü bulundu diye bir haber gelirse şaşırmayın. Bunlar yok etmek istedikleri adamı yok ederler. Ondan sonra da hücresinde kendi intihar etti derler. Yani intihar süsü verirler. Benim burada can güvenliğim yok, çok korkuyorum? dedi.
PARAMPARÇA OLDULAR
'Eşimi tımarhaneye göndermekle tehdit ediyorlar. Hakkını ararsa onu tamamen sileceklerini söylüyorlar' diyerek kocasına yapılanların kabullenilemez olduğunu söyleyen Ayşe Okçi, 'Böyle bir hukuk ve insan haklarının olduğu ülkede kocama yapılanlar kabullenilemez. Bir zamanlar Almelo kentinin en saygın ve seçkin işadamı olan eşim ne oldu da işyerini, otomobilini ateşe verip silahla belediye sarayını bastı. Bize yapılan haksızlıkları hiç kimse konuşmuyor. Bezdirme ve bıktırma politikası izleyen Almelo Belediyesi en sonunda başardı. Ailece tamamen dağıldık, iflas ettik. Eşim içerde, oğlumun bir tanesine Almelo kentine giriş yasağı var diğeri de Türkiye'de. Tek başıma kaldım, yapılan tüm haksızlıklara karşı mücadele veriyorum. Mücadelede yalnız kaldık, pes etmek istemiyorum. Eşime yapılan haksızlıkları Kraliçe'den tutunda başbakana bile yazılı olarak bildirdik. Ama maalesef kimse bu olayı ciddiye almıyor, bize yardımcı olmuyor. Şimdi de hapishanede olan eşimin can güvenliğinden endişe ediyorum' diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Ahmet Okçi, 16 Haziran 2008 tarihinde Almelo kentinde önce kendine ait lokantasını ateşe vermiş, daha sonra da belediye sarayının önünde otomobilini de ateşe vererek içeriye girip Almelo kentinde İmar ve İskandan sorumlu encümen üyesi Bert Kuiper'in aralarında bulunduğu 5 kişiyi silah zoruyla rehin almıştı. Yapılan görüşmeler sonrasında kan dökülmeden polise teslim olan Okçi, Almelo kentinde 'De Rechter' isimli lokantasına ruhsat verilmesi konusunda yaşadığı sorunlar yüzünden cinnet geçirdiğini iddia ederek, hiçbir olayı hatırlamadığını söylemişti.
Son Dakika › Güncel › Hollanda'da Türk Mahkumun İsyanı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?