Katar'da BM Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Kurultayı

İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, Türkiye'nin ayrım gözetmeksizin terörizmle mücadelesini "kararlılıkla" sürdüreceğini söyledi.

Öztürk, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 13. Birleşmiş Milletler (BM) Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Kurultayında genel kurula hitap etti.

"Sınır aşan örgütlü suçu", uluslararası güvenlik ve kalkınmanın önündeki önemli sıkıntılar olarak nitelendiren Öztürk, "Türkiye, ayrım gözetmeksizin terörizmin bütün türleri ve belirtileriyle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir" dedi.

Öztürk, Türkiye'nin BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) gerekliliklerini gerçekleştirmek için ülkelerin kapasite artırımlarına, eğitim faaliyetlerine ve söz konusu kurumun programlarına destek sağladığını aktardı.

Terörizmle mücadeleyle ilgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarının Türkiye'de "hızla" uygulandığını aktaran Öztürk, silahlı çatışmaların yaşandığı bölgelere giden savaşçılarla ilgili "operasyonel ve zamanında istihbaratın önemine" işaret etti.

Öztürk, "Yabancı savaşçılar sorunu çok ciddi bir tehdit olmakla birlikte genel sorunun yalnızca bir parçasıdır. Türkiye, yabancı savaşçılarla mücadelesini gerekli tüm tedbirleri alarak sürdürmektedir. Gerek müttefiklerimizden gelen istihbari bilgilerle gerekse kendi güvenlik güçlerimizin çalışmalarıyla, 2003'ten bugüne kadar yabancı savaşçı olduğundan şüphelenilen 12 bin 760 kişi hakkında Türkiye'ye giriş yasağı konmuş, bin 287 kişi ülkemizden sınır dışı edilmiştir. Operasyonel ve zamanında istihbarat bu doğrultuda büyük önem arz etmektedir" dedi.

-Suçluların iadesinde adli işbirliği

Türkiye'nin "terörizm ile uyuşturucu ticareti, karar para aklama ve insan ticareti" gibi sınır aşan örgütlü suçlar arasındaki bağı uzun zamandan beri vurguladığını belirten İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, "Özellikle terör gruplarıyla bağlantılı olmak üzere örgütlü suç gruplarının üyesi olmakla suçlu bulunan kişilerin iadesine yönelik adli işbirliği bakımından hala geliştirilmesi gereken hususların bulunduğunu" söyledi.

Komşu ülkelerde devam eden çatışmalar ve yaşanan insani krizler nedeniyle Türkiye'nin "insan ticareti ve göçmen kaçakçılığıyla" mücadelede gerek karada gerekse denizde sınır koruma tedbirlerini yoğunlaştırdığını dile getiren Öztürk, Türkiye'nin aynı zamanda bir dizi ikili geri kabul anlaşması imzaladığını anımsattı.

-Tarihi eser kaçakçılığı

Türkiye'nin tarih boyunca farklı medeniyetlerin beşiği olarak tarihi eserler ve sanat eserleri bakımından en zengin ülkeler arasında yer aldığını aktaran Öztürk, şunları kaydetti:

"Organize suçlar ve terörist organizasyonlara karşı olan mücadelemizde, kültürel varlıkların yasa dışı kaçakçılığı, uluslararası toplum tarafından koordine edilmiş bir cezai yargılama karşılığı gerektiren acil bir sorun haline gelmiştir. Kültürel varlıkların kaçakçılığı konulu kılavuz ilkeleriyle ilgili gelişmeleri memnuniyetle karşılamaktayız. Tamamen uygulanması amacıyla kılavuz ilkeler temelinde çalışmayı ümit ediyoruz. Ancak ülkelerin kültürel varlıklarının kaçakçılığı konusunda etkili bir mücadele için güçlü, kapsamlı ve bağlayıcılığı olan uluslararası bir anlaşmaya ihtiyacımız var."

Öztürk, bu kurultay sonunda açıklanacak Doha Deklarasyonunun 2020 yılında Japonya'da düzenlenecek 14. kurultaya kadarki çalışmalarda kılavuz niteliğinde kalacağı için önem arz ettiğini de sözlerine ekledi.

Her 5 yılda bir gerçekleştirilen kurultayın, bu yılki toplantıları 19 Nisan'a kadar devam edecek.

Kurultayın sonunda "Uluslararası organize suç, ceza hukuku sistemi ve suçun önlenmesi" gibi konuların yer alacağı "Doha Deklarasyonu"nun kabul edilmesi bekleniyor.