Kayseri Bakan Elitaş: Hızlı Bilgi Akışı, Bilgi Kirliliğine Neden Olabilir

Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, "Cebimizde dünyayı taşıyoruz. Dünyadaki tüm gelişmeleri takip etmek mümkün, eskiden günlerce kütüphanelerden yaptığımız araştırma yaparak elde ettiğimiz bilgiye artık akıllı telefonla saniyesinde ulaşabiliyoruz. Fakat gelin görün ki bu hızlı bilgi akışı aynı zamanda çok ciddi bir sorunu içinde barındırıyor, bu bilgi kirliliğidir" dedi. Kayseri Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği medya yarışması ödülleri ve Ahde Vefa törenine katıldı. Böyle bir törende bulunmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, "Kayseri Gazeteciler Cemiyeti 1980 yılında kuruldu ama Kayserimizin gazetecilik mazisi bir asırdan daha eski, rahmetli Yunus Bekir'in 1910'da çıkardığı Erciyes Gazetesi'nden bu yana Kayserimizin günlük yaşamında gazetecilik mesleğinin önemli bir yeri vardır. Kaç tane ilimizde dünya şampiyonası yapılabiliyor, kaç şehrimiz dört mevsim turist ağırlayabiliyor, kaç şehrimiz hem çok gelişmiş bir sanayiye hem de tarımsal bir alt yapıya sahiptir. Böylesine güzel özelliklere sahip bir şehirde tabi ki güzel şeyler yaşanacak, sizde bu gelişmeleri güzellikleri doğru bir şekilde okuyuculara, izleyicilere aktaracaksınız. Yaşadığımız bu devir iletişim çağı, bilgi yanımızdan bize aktarılıyor. Cebimizde dünyayı taşıyoruz. Dünyadaki tüm gelişmeleri takip etmek mümkün, eskiden günlerce kütüphanelerden yaptığımız araştırma yaparak elde ettiğimiz bilgiye artık akıllı telefonla saniyesinde ulaşabiliyoruz. Fakat gelin görün ki bu hızlı bilgi akışı aynı zamanda çok ciddi bir sorunu içinde barındırıyor, bu bilgi kirliliğidir. Aklınıza gelen herhangi bir soruyu arama motoruna yazarak bir değil birden fazla sonucu bulabilme imkanına sahipsiniz. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Hangisi doğrusu, hangisi aradığımız cevap belli değil. İşte bunu bilmek, aradığımız bilgiye ulaşmaktan çok daha çok önemlidir" dedi.

Bakan Elitaş sözlerini şöyle sürdürdü: " Türkiye İstatistik Kurumu'nun geçen temmuz ayı rakamlarına göre ülkemizde 2307 adet ulusal yayın yapan dergi ve 182 adet ulusal gazete var. Bunlarda on binlerce haber, röportaj ve yorum yayınlanıyor. Bu yayınları okuyup hayata bakış açısını sadece belirli yazarlar çerçevesinde belirleyen çok sayıda insanımız var. İşte bu yüzden diyorum ki basın sorumluluk sahibi olmalıdır. İletişim dünyası, tiraj ya da izlenme kaygısıyla değil, vatandaşımıza her doğru haberi en yalın haliyle verme görevini ifa etmelidir. Son dönemlerde ülkemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Yazılı ve görsel medyada bazı arkadaşlar sanki Türkiye'de değilde başka bir ülkede yaşıyormuş gibi bu ateş çemberine benzinle yaklaşıyor. Geçen hafta Ankara da güzel havayı fırsat bilip alışveriş yapıp evlerine dönen, hatta rızkını sokakta kağıt toplayarak geçiren vatandaşlarımıza yönelik hunharca saldırı maalesef hepimizi derinden etkilemiştir. Bu saldırıda bakanlığımızda bir özel güvenlikçi kardeşimizi kaybettik. Olayın üzerinden dakikalar geçmeden bazı kanallar failleri bulmuş, olayı çözmüş hatta neredeyse azmettiricileri tespit etmiştir. Bazı medya kuruluşları daha da ileri gidip vatandaşlarımızın cansız bedenlerini gösterip ruh halimizi terör örgütünün amaçlarına uygun bir şekilde psikolojilerini ortaya çıkmasında imkan sağlamıştır. Bu nasıl habercilik anlayışı, bu ne cürettir. Orada yardım ve güvenlik ekiplerimiz çalışma yapıyor, herkes şokta, bir de siz kamerayla gidip röportaj yapmaya çalışıyorsunuz. Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir aymazlıktır, anlamak mümkün değil. İçinden geçtiğimiz bu süreçte büyük düşmanımız öfkedir. Kimse kimseye dininden, dilinden ya da ırkından dolayı düşman gözüyle bakmamalıdır. Silahlı kuvvetlerimizin kararlığı karşısında tutunamayan ve ancak sivil vatandaşlarımızı saldıran korkakların nihai amacı bize birbirimize düşman etmektir. Biz o oyuna gelmeyiz, biz bu oyunların çok daha kötüsünü milletçe yaşadık. Her sıkıntıdan birbirimize Çanakkale ruhuyla kenetlendik