MERSİN'de, Tarsus ve Çamlıyayla ilçelerinin kesiştiği Medetsiz Tepesi civarındaki 2 bin 500 rakımlı Başoluk Bölgesi'ne çıkan yörükler, tüm teknolojik imkanlardan uzak bir şekilde yaşamlarını burada sürdürüyor. Güne sabahın ilk ışıklarında küçükbaş hayvanlarını otlatarak başlayan yörükler, gün boyu ilgilendikleri keçi ve koyunları ahırlara aldıktan sonra yine güneşin batması ile çadırlarında dinlenmeye çekiliyor. Akdeniz ve Ege Bölgesi'nin belli noktalarında varlıklarını sürdüren yörükler, kışın ilçe merkezleri ve köylerde, yazın ise yüksek rakımlı kırsal böl gelerde yaşıyor. Denizden metrelerce yükseğe çıkan yörükler, tüm temel gıda ihtiyaçlarını kendileri üretiyor. Tereyağı, peynir gibi hayvansal ürünleri de koyun ve keçilerin sütünden imal eden yörükler, güne sabahın erken saatlerinde başlıyor. Güneşin doğmasına az bir süre kala uyanan yörükler, akşam yine güneş batıncaya kadar küçükbaş hayvanların otlatılmasından gece soğuk havadan korunmak için yakacakları odunları hazırlamaktan çamaşır yıkamaya kadar birçok işle uğraşıyor. Yalnızca ışıklandırma ihtiyaçlarını kurdukları güneş enerjisi paneli vasıtası ile üretilen elektrik ile karşılıyor. İhtiyaç fazlası besin ürünlerini bulundukları en yakın yerleşim merkezlerine götürüp satarak gelir de elde eden yörükler, gelecek süre içerisinde yörüklük kavramının ortadan kalkacağını düşünüyor.
'SOBA YAKMAK ZORUNDAYIZ'
Tarsus ve Çamlıyayla ilçelerinin kesiştiği Medetsiz Tepesi civarındaki 2 bin 500 rakımlı Başoluk Bölgesi'ne çıkan yörükler de zorlu yaşamları ile dikkat çekiyor. Naylonla kaplı kulübelerde teknolojiden uzak bir yaşam sürdüklerini dile getiren Aysel Köşeci (58), Mayıs'ın 20'si gibi de çıkıyor. Bu sene Haziran'ın 26'sında çıktık. 3 ay da kalıyoruz, 2.5 ay da kalıyoruz. Havanın durumuna, iklimine göre değişiyor. Kışın köyümüze, enginlere, kırsal yerlere iniyoruz. Buralar rakımı yüksek, kar yağdığı için, koyunumuzu dolu vurur diye erken iniyoruz. Akşam saatlerinde soba yakıyoruz. Yatsı namazını beklemek için soba yakmak zorundayız. Sabah namazını kılarız, sobamızı yakarız, çobanlarımızın gelmesini bekleriz. Hayat çok zor ama yapmak zorundayız. Yoğur ve sütü kendimiz üretiyoruz. Peynirimizi Tekir Yaylası'na götürüyoruz ama maddi durumumuz çok zor. Tekir çok uzak, mazot sorunu var. 20-22 liraya veriyoruz peyniri, buradan gidene kadar bir sürü mazot yakıyoruz dedi.
'YÖRÜKLÜK ZOR'
75 yaşındaki İsmail Hakkı Yalçın ise Atalarımızın geleneğini öldürmemek için yaylaları terketmiyoruz, geliyoruz. Burada hayat bir noktada. Elektrik olmayan yerde hayat olmuyor. Kendi imkanlarımız ile güneş paneli ile aydınlatmayı sağlıyoruz. Ulaşım sorunlarımız da var. Bu sene kendi imkanlarımız ile yoldaki karı temizledik. Yörüklük zor bir meslek. Gelecek nesillerin bunu yapacağını zannetmiyorum diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › MERSİN 2 BİN 500 METREDE ZORLU YAŞAM - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?