HALİL İBRAHİM SİNCAR - Mardin'de üretilen, Mezopotamya'nın en eski buğday tohumu "Sorgül" sofrada yerini aldı.
Kadın istihdamının artırılması ve yerel tohumların korunmasının sağlanması amacıyla Mardin'de başlatılan, "Topraktan Tabağa: Yaşayan Toprak, Yerel Tohum Projesi" kapsamında Artuklu ilçesine bağlı Eryeri köyünde kadın çiftçilerce üretilen Mezopotamya'nın en eski buğday tohumlarından biri olarak bilinen "Sorgül"de hasat ve ayıklama işlemi tamamlandı.
Yaklaşık 20 ton rekolte alınan ürünün bir kısmı performansına bakılmak için zılgıtlar eşliğinde kazanlara döküldü. Odun ateşinde kaynatılan ve tadılan buğdayın kalanı kurutulması amacıyla damlara serildi. Üretilen buğdayın büyük bölümü çiftçilere ücretsiz dağıtılacak.
"Tohum deposu oluşturup, çiftçiye destek olmak istedik"
Projenin yürütücüsü Ebru Baybara Demir, AA muhabirine, 35 kadınla Mardin'in en eski buğday türü olarak bilinen "sorgül"ü yetiştirdiklerini söyledi.
Hasat ve ayıklama işleminin ardından ürünü bulgura dönüştürdüklerini dile getiren Demir, üretilen 20 ton buğdayı ekim ayında çiftçilere ücretsiz dağıtacaklarını belirtti.
Demir, dünyada iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık riski bulunduğunu aktararak, şöyle konuştu:
"Bu sorgül türü kuraklığa karşı alınabilecek en önemli önlemlerin başında geliyor. Çünkü bu ürünler enerji ve su istemeden yetişiyor. Biz de bunun avantajını kullanarak burada bir tohum deposu oluşturup, çiftçiye destek olmak istedik. AK Parti Milletvekilimiz Ceyda Bölünmez Çankırı'nın himayelerinde yürüttüğümüz proje BM Gıda Tarım Örgütü FAO tarafından destekleniyor. İlk etapta 35 kadın istihdam edildi. İl genelinde 224 çiftçi kadına destek sağlayan özel bir proje."
Demir, tarımın dünyaya Mezopotamya Ovası'ndan yayıldığına ve en eski buğdayların bu bölgede yetiştiğine işaret ederek, tarımı yeniden dünyaya bu bölgeden yaymayı arzu ettiklerini kaydetti.
"Eski tarım yöntemlerini kullanarak toprağı iyileştirmek ve geleneksel tohum kültürümüzü tekrar gelecek kuşaklara aktarmak istiyoruz." diyen Demir, şunları kaydetti:
"Projede Suriyeli kadınlar da var. Burada en büyük avantajımız onların olması. Tarım teknikleri konusunda Suriye'den 60-70 yıl ilerideyiz. Sanayi ve endüstrileşmiş bir tarım sistemine sahibiz. Fakat onlar hala kültürel yöntemlerle tarım yaptıklarından dolayı toprağa zarar vermeden, ilaç kullanmadan tarımı daha iyi biliyorlar. Dolayısıyla onların tarımsal bilgileriyle topraklarımızı iyileştirmek ve yerel tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmak için bilgilerinden yararlanıyoruz. Bu kadınlarla yaptığımız projenin en büyük amacı da yerel ekonomileri desteklemek, küçük çiftçiyi ve üreticiyi ayakta tutmak. Böylelikle temiz, iyi ve adil bir gıdaya herkesin ulaşabilmesini sağlamak."
"Buğdayın 2 çeşidi yetiştirildi"
Projede ziraat mühendisi olarak görev alan Aylin Karahan, 24 mühendis ile bu çalışmaya katkı yaptıklarını söyledi.
Yetiştirdikleri buğdayın çok kaliteli bir ürün olduğuna dikkati çeken Karahan, "Buğdayın 2 çeşidini yetiştirdik bu sene. Biri 14 diğeri 28 kromozomlu. 28 kromozomlu ekmeklik buğday, 14 kromozomlu olan ise makarnalık buğdayımız. Sorgül suya pek ihtiyaç duymaz. Minimum derece sulandı. Kimyasal hiç ürün kullanmadık, tamamen organik ürün elde ettik. 20 ton ürünü daha da çoğaltmak için çiftçilere ücretsiz dağıtacağız." diye konuştu.
"Bu buğday tekrar çoğaltılacak"
Eryeri köyünde yaşayan Fatma Bakış, köyde eskiden ekilen buğday çeşidini yeniden üretmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
"Bu buğday tekrar çoğaltılacak. Yine ekmek yapacağız ve yiyeceğiz." ifadelerini kullanan Bakış, eski damak tadını yine alacaklarını aktardı.
Suriyeli Şemse Abdullah da 5 yıl önce Suriye'den Türkiye'ye geldiğini anlatarak, Suriye'de buğday ürettiklerini, ülkelerinde uyguladıkları teknikleri Mardin'deki kadınlara aktardıklarını belirtti.
Abdullah, "Burada hem yaşıyor hem çalışıyoruz. Allah Türkiye'den razı olsun." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Mezopotamya'nın 'En Eski Buğday Tohumu' Sofrada Yerini Aldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?