Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dün gece vatandaşlarımızı alıp getiren ve belki de yüzünü hiçbir zaman görmeyeceğiniz, yolda karşılaştığımızda tanıyamayacağımız öyle isimsiz kahramanlar var ki... Allah onlardan razı olsun. Canlarını ortaya koyarak bu kardeşlerimizi vatanlarına kavuşturan isimsiz kahramanları selamlıyorum. 'Bir gün acaba buradan kara bir haber gelir mi' diye siyasi hesap yapanların oyunlarını bozan bu kardeşlerimin hepsini alnından öpüyorum, bağrımıza basıyorum, milletimiz adına onlara teşekkür ediyorum" dedi.
Davutoğlu, Musul'da tutulan rehinelerin Ankara'ya getirilmesinin ardından Esenboğa Havalimanı'nda bekleyen vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, sürecin güvenlik birimlerinin omuz omuza çalışmasıyla tamamlandığını belirtti.
Irak'ta tutulanların Türkiye'ye getirilmesi sürecinde görev alan "isimsiz kahramanlar"a dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak öyle isimsiz kahramanlar var ki bu yolda, dün gece vatandaşlarımızı alıp getiren ve belki de yüzünü hiçbir zaman görmeyeceğiniz, yolda karşılaştığımızda tanıyamayacağımız öyle isimsiz kahramanlar var ki... O isimsiz kahramanları selamlıyorum. Allah onlardan razı olsun. Canlarını ortaya koyarak bu kardeşlerimizi vatanlarına kavuşturan isimsiz kahramanları selamlıyorum. Onlara diyorum ki sizler, bu millet adına hareket ettiniz, bu millet adına hareket ettiğiniz için bütün bu emeği sarf eden her bir kardeşimin hukukunu sonuna kadar koruyacağız. 'Bir gün acaba buradan kara bir haber gelir mi' diye siyasi hesap yapanların oyunlarını bozan bu kardeşlerimin hepsini alnından öpüyorum, bağrımıza basıyorum, milletimiz adına onlara teşekkür ediyorum. Onların ailelerine teşekkür ediyorum. Kendi eşleri, başkalarının eşleri için gayret sarf ederken sabırla evlerinde bekleyen o kardeşlerime de selamlar ediyorum."
-"Bizim için bir kişi 75 milyon kişidir, 75 milyon kişi de bir kişidir"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük bir devlet olduğunu, büyüklüğünü her zaman gösterdiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Daha önce Lübnan'dan pilotlarımızı aldığımızda, Suriye'den gazeteci Bünyamin kardeşimizi aldığımızda ve onlarca kardeşimizi dünyanın her bir köşesinden vatanımıza sağ salim getirdiğimizde duyduğumuz hissi bir kez daha tekrar ediyorum. Bünyamin, Türkiye sınırlarına yaklaştığında şunu demişti, telefonla görüştüğümde, dün gece Öztürk Bey ile görüştüğüm gibi, 'Sayın Bakanım' demişti, o zaman bakandım, 'Hep devletime ve milletime güvendim. Ama bazen acaba başka konular zihinleri meşgul ediyor mu diye sordum' dedi. Onun üzerine ben, 'Bünyamin kardeşim, bizim için bir kişi 75 milyon kişidir. 75 milyon kişi de bir kişidir' demiştim.
Bugün Musul'daki 49 kardeşimiz, üçü yerel sözleşmeli memur, orada kaldılar. Buraya gelen 46 kardeşimiz de 75 milyonun her bir ferdinin gönlündeydi. Onlara hoşgeldiniz diyorum, vatan topraklarına hoşgeldiniz diyorum. Bu vesileyle bu süreç içinde sorumlu yayıncılık yapan bütün basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Sorumsuz yapanları sizler biliyorsunuz, onları da Allah'a ve millete havale ediyorum. Ama sorumlu yayıncılık yapan, basiretle bu gelişmeleri takip eden basın mensuplarımıza da bir kez daha teşekkür ediyorum."
-"Uluslararası toplumun harekete geçme vaktidir"
Uluslararası topluma hitaben "Biz ayrılığın ne olduğunu son üç ay içinde derinden hissettik, biz acaba yarın ya da bir saat sonra ne olacak diye kaygıyla beklemenin nasıl ızdıraplı bir süreç olduğunu bu 49 kardeşimizle derinden hissettik" diyen Davutoğlu, Suriye'deki zulme dört yıldır sessiz kalan, daha sonra da Irak ve Filistin'deki zulme sessiz kalanlara şöyle seslendi:
"Biz güçlü bir devlet olarak bu kardeşlerimizi buraya getirdik ama ya vatanlarına, evlerine kavuşamayanlar... Bir buçuk milyona yakın Suriyeli mülteci kardeşimiz... Dün Kobani'den giren kardeşlerimiz, daha önce Irak'tan, Suriye'den gelen Arap, Türkmen, Kürt, Yezidi, Hristiyan bütün dostlarımız ve kardeşlerimiz, onlara kim sahip çıkacak? Onlara sahip çıkmanın vaktidir. O yetimlere sahip çıkmanın vaktidir. Bizi, bu kardeşlerimize sınırlarımızı açtığımız için tenkit edenlere sesleniyorum; nasıl bu 49 kardeşimizin canı bizim için azizse, bilsinler ki Suriye'de ve Irak'ta yaşayan her bir kardeşimiz, hangi etnik, hangi mezhebi kökenden olursa olsun her birinin canı azizdir, her birisi insandır. Bize doğru, Anadolu topraklarına doğru sığınmaya gelen kim olursa, 'Sen kimsin, dinin nedir, mezhebin nedir, etnik geçmişin nedir' diye sormayız. 'Bu Anadolu toprakları ana kucağıdır, ana yüreğidir, gelin' deriz. Çünkü biz 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diyen bir felsefeden geliyoruz."
-"Mazlumlara sahip çıkanın duası kabul olur"
Uluslararası toplumun harekete geçme vaktinin geldiğini, yetimlere, eşini kaybeden masum hanımlara, babasını kaybeden yetimlere, çocuklarını kaybeden anne babaya sahip çıkmaları gerektiğini ifade eden Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Nasıl biz sahip çıkıyorsak dünyanın her yerinde de bunlara sahip çıkılması için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliriz ki mazlumlara sahip çıkanın duası kabul olur, mazlumlara sahip çıkanın kendisi zor duruma düştüğünde ilahi bir tecelli ona yardım eder. Bundan sonra da hem her bir vatandaşımızı dünyanın neresinde olursa olsun koruma kudretini göstermeye devam edeceğiz hem de dünyanın neresinde olursa olsun tek bir mazlumun gözyaşını silmek bize nasipse o gözyaşını silmek için bir an bile beklemeyeceğiz. Allah bu devlete ve millete öylesine bir kudret, öylesine bir merhamet ve şefkat versin ki bütün bu mazlumlara sahip çıkabilelim. Vatandaşlarımıza sahip çıkabilelim."
Sözlerini "Allah devletimize zeval vermesin, milletimizi aziz eylesin ve bir daha bu kardeşlerimize, milletimize böyle ayrılıklar yaşatmasın" diyerek bitiren Davutoğlu, yaklaşan Kurban Bayramı'nın da Türkiye, İslam dünyası ve bütün insanlığa hayırlı olmasını diledi.
-Notlar
Başbakan Davutoğlu, Büyük Şeref Salonunda, Türkiye'ye getirilen konsolosluk görevlileriyle bir süre görüştü.
Görüşmenin ardından Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile vatandaşlara hitap etmek için otobüsün üzerine çıktı. Otobüs üzerinde, Başbakan yardımcıları Bülent Arınç ve Yalçın Akdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Öztürk Yılmaz, eşi Özay Yılmaz, çocukları ve konsolosluk çalışanlarından bazıları bulundu.
Davutoğlu, konuşmasından sonra Öztürk Yılmaz'a sarıldı va alnından öptü. Eşi Sare Davutoğlu da konsolosun eşi Özay Yılmaz'a sarıldı.
-"100 gün öldük, öldük, dirildik"
Davutoğlu'nun konuşmasının ardından Musul'dan getirilen konsolosluk çalışanlarından bazıları basın mensuplarına duygularını dile getirdi.
Bir çalışan, "Zordu ama ne yapalım. Gençlerimize sesleniyorum, ülkemizin değerini bilsinler. Bizi getirmek için uğraşan yetkililere teşekkür ediyorum. 100 gün öldük, öldük, dirildik. Çok mutluyum" dedi.
Bir konsolosluk çalışanın babası da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'na teşekkür ederek, "Acı yaşadık ama Allah sabır verdi, bekledik. Bugün Kurban Bayramı'nı herkesten bir kaç gün önce yaşadık" diye konuştu.
Bir başka konsolosluk çalışanıysa "Devletimizin büyüklüğünü bir kez daha gördük" diyerek duygularını dile getirdi.
-Basın mensubu yaralandı
Öte yandan, konsolosluk çalışanlarının basın mensuplarıyla görüşmelerinin ardından Esenboğa Havalimanı'nda bir kaza yaşandı.
Akrep aracıyla geri manevra yapan polis, fark etmediği El Cezire muhabiri Ece Göksedef'e çarptı. İki araç arasında sıkışan Göksedef'e alanda bulunan sağlık ekipleri ilk müdahaleyi yaptı. Göksedef, ambulansla hasteneye kaldırıldı.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Musul'da Rehin Alınanlar Türkiye'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?