Nükleer Teknoloji Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili olarak Adana ve Mersin'li işadamlarına yazdığı mektubunda, "Sizleri bölge sanayicileri olarak bu projede para kazanacaksınız diye veya düşünmek dahi istemediğimiz başka vaatlerle yanıltabilirler. Adana, Mersin bölgesindeki sanayicilerin yenilebilir milli enerji varlıklarımıza, kaynaklarımıza yatırım yapmaları ve gelecek kuşakları ekonomik, politik ve ekolojik ipotek altına alacak nükleer maceranın propaganda aracı olmaktan vazgeçmenizi dilerim" dedi.
Nükleer Teknoloji Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, Akkuyu Nükleer santrali ile ilgili olarak Adana ve Mersin'li işadamlarına bir mektup yazdı.
Mektubunda, Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşma gereğince Akkuyu'da her biri bin 200 Mw Kurulu gücünde reaktörlerden oluşan toplam 4 reaktörün yani 4 bin 800 Mw Kurulu gücünde bir santral inşa edileceğine dikkat çeken Kılıç, "Söz konusu santraller dünyada "3. nesil' olarak adlandırılan ve en yeni teknoloji ürünü olduğu öne sürülen VVER bin 200 tipi reaktörlerdir. Ancak bu reaktör modeli, gerçekte inşasını üstlenen Rusya'da dahi faaliyette değildir. Bundan daha önemlisi ise bu reaktör tipinin bir önceki örneği olan VVER bin tipi reaktörlerin tasarımında yer alan ciddi hatalar nedeniyle yapımı yasaklanmıştır" dedi.
-BALIK TİCARETİNİ BİTİRİYOR-
Örneğin; Rusya'da bu reaktörler Rus devletinin kendi bilim insanlarınca hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda Saratova eyaleti Balakovo şehrinde yapılmak istenen reaktörlerin inşasının mahkeme kararı ile yasaklandığına dikkat çeken Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, şöyle devam etti:
" İran'da kurulan VVER-bin reaktörün daha deneme sırasında 4 ana sirkülasyon pompası iflas etmiştir. Hindistan'da onlarca yıldır yapımı devam eden ayni reaktör kalitesiz malzeme ve tasarım hatalarından dolayı hala elektrik üretimine başlamamıştır. Ülkemizde inşa edilmek istenen VVER nim 200 model reaktörler ile VVER bin model reaktörler arasında daha fazla yakıt almasını sağlayan geniş kazan dışında bir farklılık yoktur, ayni malzeme ve ayni işçilik kullanılacaktır.
Rus devletinin hazinesinden finans edilen Akkuyu projesinde, kendi şirketleri ve sanayicilerin gelişmesinden sorumlu Rus hükümetinin yukarıda sıraladığımız malzeme-ekipman- çimento-beton projesini kendi şirketlerinden alıp neden nükleer sanayide deneyimi olmayan ve daha pahalıya mal olacak Mersin ve Adanalı şirketlerde versin? Eğer Türkiye ile Rusya arasında yapılan nükleer teknoloji transferi anlaşmasını dikkatli okurlarsa Rusların bu projede Türk firmalarına hiç bir şekilde iş-alt proje verme mecburiyet ve kayıtlarının olmadığını göreceklerdir. Mersin ve Adana'daki sanayicilere bu projede vaat edilen her şey su üzerine yazılan sözlerden ileri geçmeyecektir.
Örneğin; Türkiye devletinin hazinesinden finansmanlı bir Irak projesinde Türk hükümetinin Iraklı şirketlerine bu projenin yüzde ellisini vermesi Türk sanayisini veya Mersin ve Adanalı işadamları tarafından kabul edilebilir mi?
Rusya'ya götürülen Adanalı işadamlarına, Novovoronezh santral inşaatında en az 3 bin kişinin çalıştığını söylüyorlar, bu isçilerin hangi ülkelerden gediğini, sağlık ve is kazası sigortaları var mı, hangi sosyal şartlarda yasadıklarını/çalıştıklarını gördüler mi? Don nehrinde balık tutulduğu söylüyorlar, fakat Voronezh bölgesinde (Center for the Ecological Adversity Counteraction) kurumunda görevli tıp doktoru Sergey Popov un hazırladığı raporlarda; Don nehri boyunca kurulu binlerce irili ufaklı maden, metal, çimento sanayisinin atıkları olan arsenik, civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller, toksik kimyasal maddeler ve radyoaktif izotoplar bu nehirde balık ticaretini bitirdiğini gösteriyor."
-SORUMLULUK KİME AİT?-
Kılıç, Türkiye ile Rusya arasında yapılan nükleer teknoloji transferi anlaşmanın hiçbir maddesinde inşa eden ve işleten olarak, tasarım, malzeme ve operasyon hatalarından meydana gelen kazanın sorumluğunun Ruslara mı yaksa Türklere mi ait olduğuna dair hiç bir hüküm olmadığına vurgu yaparak, "Bu anlaşmanın 16'ıncı maddesi dikkatli incelendiğinde; "İşbu anlaşma kapsamında işbirliği çerçevesinde oluşabilecek nükleer zarara ilişkin üçüncü taraf sorumluluğu, Türkiye'nin taraf olduğu veya olacağı uluslararası anlaşmalar, belgelere ve Türk tarafı'nın ulusal kanunları ve düzenlemelerine göre düzenlenecektir' denilmektedir" dedi.
"Böylece Rus hükümetinin bir kuruluşu olan ve yakın bir tarihte özelleştirilmesi planlanan Rosatom şirketinin Akkuyu'da kurulacak nükleer santral ve yakıt fabrikasyonu tesislerini inşa eden ya da işleten olarak, tasarım, malzeme ve işletme hatalarından meydana gelebilecek kazaların Türkiye'de ve komşu ülkelerde sebep olabileceği hem ekonomik hem de hukuki sorumluğunu Türkiye'ye yüklemiştir" ifadelerini kullanan Kılıç, "Mersin ve Adanalı genç iş adamlarına son olarak şunu hatırlatmak isterim, Rosatom ve Türkiye'deki işbirlikçileri sizleri bölge sanayicileri olarak bu projede para kazanacaksınız diye veya düşünmek dahi istemediğimiz başka vaatlerle yanıltabilirler. Rosatom ve bileşenlerinin Akkuyu santral projesinde Adana, Mersin bölgesindeki sanayicilerin ve Türk halkının elektrik faturalarına eklenecek bu haksız kazancın katalizörü olmadan lütfen önce yenilebilir milli enerji varlıklarımızı, kaynaklarımıza yatırım yapmaları ve gelecek kuşakları ekonomik, politik ve ekolojik ipotek altına alacak nükleer maceranın propaganda aracı olmaktan vazgeçmenizi dilerim" dedi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › Nükleer Teknoloji Uzmanından Adana ve Mersinli İşadamlarına Mektup. - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?