Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sanatın ince ayarından geçmeyen bir çocuğun şahsiyetinin oluşmasının zorluğuna değinerek, "Odalarına kapanan çocuklarımız için hayatın başka beklentileri var. Çocuk topluma hizmet etmiyorsa, yaşlılarla ilgilenmiyorsa, onlara hürmet etmiyorsa, hayvanlara ilişkin birtakım hizmet faaliyetleri yürütmüyorsa, yoldan geçen birinin ayağına değebilecek bir taşı ortadan kaldırmıyorsa o zaman çocuğun toplumla alakasını ve şahsiyetinin oluşmasını güçleştirmiş oluyoruz." dedi.
Selçuk, Borusan Asım Kocabıyık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Lisede ne yaptık?" temalı Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı'ndaki konuşmasında, çocukların her alandan ve her şeyden yüzeysel olarak aldığı birtakım içeriklerin kendisinde bir derinleşmeye yol açmadığını sadece sınav sonuna kadar uygulaması gereken bazı içerikleri belleğinde taşıdığı bir durumun söz konusu olduğunu ifade etti.
Ders sayılarının azaltılmasıyla ilgili bilgi veren Selçuk, şöyle konuştu:
"9'larda 15-16 dersten söz ederken mevcut durumda şu andaki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. Bu 2 durum içinde rehberlik dersinin dahil edilmediği bir durum söz konusu. 10. sınıfta 15-16'dan söz ederken, 10 dersten söz ediyoruz. Bu böyle devam ediyor 11 ve 12. sınıflarda. Niye azaltıyoruz? Çünkü bir çocuğun 15-16-17 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor. Bizim çocuklarımızın da ilgilerine, yeteneklerine ve hayatlarına uygun olan alanlarda derinleşmeye ihtiyaçları var. Böyle baktığınızda paydaşlarımızın bir diğeri anne babalar da soruyor. Diyor ki, 'Çocuklar sabahtan akşama kadar soru çözüyorlar.' Peki günlük yaşamda bir sorunla karşılaşınca neden afallıyorlar?"
Ezbere dayalı eğitim sisteminde öğrencilerin neyi çözdüklerini, ne şekilde yol aldıklarını tespit etmenin zor olduğunu dile getiren Selçuk, gençlerin iş hayatına atıldıklarında karşılarına çıkan sorunların bu sistemden kaynaklandığını anlattı.
Hayal-Etkinlik-Yaşam (HEY) temalı zaman diliminin çocukların hayal kurmasına fırsat tanıyacağını anlatan Selçuk, şunları kaydetti:
"İlkokul ve ortaokulda tasarım beceri atölyeleriyle yapmaya çalıştığımız ve birinci sınıftan itibaren mühendislik, dil atölyesi gibi atölyelerde binlerce defa denediği bazı süreçleri lisede devamı olarak bu tür aktivitelerle zenginleştirmeyi hedefliyoruz. Bir çocuğun muhakkak suretle sanatla ve sporla ilgilenmesi lazım. Sanatın ince ayarından geçmeyen bir çocuğun şahsiyetinin oluşması gerçekten zor oluyor. Odalarına kapanan çocuklarımız için hayatın başka beklentileri var. Çocuk topluma hizmet etmiyorsa, yaşlılarla ilgilenmiyorsa, onlara hürmet etmiyorsa, hayvanlara ilişkin birtakım hizmet faaliyetleri yürütmüyorsa, yoldan geçen birinin ayağına değebilecek bir taşı ortadan kaldırmıyorsa o zaman çocuğun toplumla alakasını ve şahsiyetinin oluşmasını güçleştirmiş oluyoruz. Bir çocuğun fiziksel aktivite yapmaması halinde normal kişilik gelişiminin de sekteye uğraması söz konusu. Bu yüzden bir lise öğrencisinin bu faaliyetlerin tümüyle karşılaşmasını çok önemsiyoruz. Çünkü biz çift taraflı bir çocuk istiyoruz. Yani maddeyi ve manayı birlikte kuşatarak, aynı zamanda da çocuğun sadece kağıt üzerinde soru çözerek değil, hayatın içinde pratikler yaparak tecrübelerle bir yere varmasını önemsiyoruz. O yüzden kuşak son derece kritik ve önemli. "
Öğrencilerin "Ben neye yatkınım?" sorularının çözümünün de bu modelle mümkün olduğunu belirten Selçuk, "Çocuğun ilgi alanlarını ölçmeliyiz. Çocuğun tüm özelliklerini testlerle, araçlarla ölçmek istiyoruz. Daha ilkokuldan itibaren kendisini tanımakla ilgili ölçekleri görerek kendisini tanıma imkanı bulacak. Bunun altyapısı hazır." diye konuştu.
"Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını bilmek"
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, kariyer yönetiminde tasarı beceri atölyelerindeki deneylerin çok önemli bir yeri olacağını vurguladı.
Tasarı beceri atölyeleri aracılığıyla öğrencilerin yeteneklerine uygun meslekler ve alanlar seçeceğini söyleyen Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğitimle ilgili beklentiler hemen birkaç ayda değişsin isteniyor. Nurettin Topçu'nun tabiriyle 300 yıllık bir maarif davamız var. Dolayısıyla neden eğitim sistemi değişiyor, değişince de neden değişiyor sorularıyla muhatap oluyoruz. Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını bilmek. Bizim 2023 vizyonuyla yapmaya çalıştığımız şey bütüncül bir fotoğraf vermek. Her adımı stratejik olarak atıyoruz. Bu bizi güçlendiriyor. Bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. 3 yıllık bir takvim yayımladık. 'Şu ay, şu yıl şunları yapacağız.' dedik ve ayrıntılı olarak açıkladık. 'Hemen niye yapılmıyor?' diye soruluyor. Toplum istese de yapmayız. Çünkü öğretmen eğitimine yatırım yapmadan bir sistem değiştirilmesi doğru değildir. İçerik için yeterince hazırlık yapılmadan değişiklik yapılması doğru değildir. Her şeyin bir zamanı ve zemini var. Bu değişim için birtakım temel kavramlara da ihtiyacımız var."
Selçuk, "gömleğin ilk düğmesi" olarak tanımlanabilecek "bilgiyle ilişkideki problem"in bir sorun olduğunu kaydederek, şunları dile getirdi:
"Bu yüzden çocukların sistem kavramıyla ilgilenmesini çok önemsiyoruz. Sistem kavramı çocuğun hadiselere ve eşyalara bir bütün olarak bakmasını kolaylaştıracak bir şey. Örneğin bir küçük çocuk için inekten söz ettiğimizde 'İnek de bir sistemdir.' diyebilmeliyiz. Kuyruğunu arkadan öne alırsanız bu sistem bozulur. Niçin, şundan dolayı, şundan dolayı. Çocuğun etrafında gördüğü her şeyin aslında bir sistemle ilişkili olduğunu kavraması lazım. Eğer bu sistemin kesitlerini ayrık bir biçimde anlamsız olarak verirsek o bu parçayı ezberlemekle yetiniyor. Yani bu sisteminin bir parçası ve biz şununla şunu şu şekilde ilişkilendirebiliriz, şöyle bağlantılar diyemez çocuk."
"Yaptığımız şey çocuğun toplumla ilişkisini sağlamak"
Yeni eğitim modelinde bilgi kuramına da çok önem verildiğini anlatan Selçuk, başarının sadece sınavdan iyi not olmak olmadığının altını çizdi.
Bakan Selçuk, şöyle devam etti:
"Çocuk öğrendiklerini sınavda tekrar ettiğinde başarılı sayılıyor. Başarılı olmakla muvaffak olmak ayrı şeyler. Başarı sınav sonuna kadar olan şeylerle ilgili daha çok. Muvaffakiyet; bir şeye vakıf olmak, içselleştirmek ve ömrünce öğrendiği şeylerin icraatlarına yansıması ve öğrendiği şeylerin ona yoldaşlık etmesi demek. Bu sebeple çocukların muvaffak olabilmeleri için 'Ne?' sorusunun yanı sıra 'Ne öğrendin, nasıl öğrendin, ne biliyorsun, nasıl biliyorsun, nasıl bildiğini nereden biliyorsun, yani bildiğini nasıl biliyorsun' sorularını önemsiyoruz. Bu programı yaparken 1 ve 8. sınıf arası için de program hazırladık. Onun da zamanı geliyor. Çünkü ilkokul, ortaokul, lise hatta yükseköğretimle ilişkilendirip bir yol harikası çıkardık. Bütün eğitim basamaklarının birbiriyle işlevsel olarak ilişkilendirilmesi gerekiyor ki yaptığımız şey o. Yaptığımız şey çocuğun toplumla ilişkisini sağlamak."
"Etkin bir yönlendirme sistemine ihtiyacımız var"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğrencilerin meslek seçiminde zorlandığı konusunda şikayetler geldiğini belirterek, bunun çözümü için öğrencinin kendisini tanıması adına fırsatlar yaratılacağını söyledi.
Yeni eğitim modelinde bu sorunun çözümüne yönelik de çalışmalar olduğunu belirten Selçuk, şunları kaydetti:
"Etkin bir yönlendirme sistemine ihtiyacımız var. Bunun için öğretmen eğitimlerinin bir noktaya gelmesi gerekiyor, kariyer ofislerinin biçimlendirilmesi gerekiyor. Bütün bunlar yapılırsa etkin yönlendirme olur. Bütün bunları tabii ki yaparız. Okul profili meselesi, portfolyo meselesi, e-rehberlik sistemi zaten yapıp bitirdiğimiz meseleler. Seçmeli alan dersleri, kariyer ofisinin olması, kariyer rehberlik çalışmalarının yaygınlaştırılması ve bunun için bir yazılım altyapısının oluşturulması da son derecek kritik. Bütün bunları devreye sokabiliriz ki çalışmalar sürüyor."
"İstişare edilerek hazırlandı"
Selçuk, yeni ortaöğretim modelinin toplumun bütün paydaşlarıyla beraber ve uluslararası alanda çalışmalar yapan uzmanlarla istişare edilerek hazırlandığının altını çizdi.
Bakan Selçuk, şunları aktardı:
"Tüm yapılanları sadece bir ders çizelgesi değişimi olarak yorumlamak doğru olmayabilir. Bir ekip olarak aylarca beraber çalıştık. Taksonomi bilmeyi, birtakım uluslararası derece sistemlerini bilmeyi, program geliştirmenin birçok boyutunu bilmeyi gerektiren bir iş bu. Bu sadece çizelgeye bakıp şunlar varmış, bunlar yokmuş meselesi değil. Bu Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili bir mesele. Bu Türkiye'nin 2023'te, 2030'larda, 2040'larda, 2053'te nasıl bir fotoğrafa ihtiyacı olduğuyla ilgili bir mesele."
Pilot çalışmalarının birkaç aydır bazı şehirlerde sürdüğünü belirten Selçuk, dünyada geçerli olan sertifikalar için hazırlıklarının devam ettiğini söyledi.
Sertifika programlarının mutlaka okulun içinde alınması gerekmediğini, uzaktan öğretimle de bazı sertifikaların alınabileceğini dile getiren Selçuk, "Çünkü bugünün dünyasında birçok sertifika dijital sertifikalara dönüşmüş durumda. Bunları akredite olarak ortaya koyan kuruluşların sertifikalarını okul içinde ya da dışında sayacağız ve değerlendirmeye alacağız." dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?