Rahim Ağzı Kanserinden Korunmak İçin Tarama Uyarısı

Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gönül Çimen, serviks kanserinin (rahim ağzı kanseri) kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirtetrek, "Başarılı tarama programlarının yapılmasıyla kanser riski azalabilir. Sağlığını ve geleceğini düşünen her kadının taramalarını düzenli yaptırması gerekli." uyarısında bulundu.

Çimen, yaptığı açıklamayla rahim ağzı kanserinin belirtileri ve teşhisi, smear testinin önemi ve rahim ağzı kanserine neden olan human papilloma virüs (HPV) tipleri hakkında bilgiler verdi.

Çimen, rahim ağzı kanserinin kadınlarda meme kanserinden sonra en fazla görülen 2. kanser olduğuna ve dünya üzerinde her 2 dakikada bir 1 kadının ölümüne neden olduğunu belirterek, "Başarılı tarama programlarının yapılmasıyla kanser riski azalabilir. Sağlığını ve geleceğini düşünen her kadının taramalarını düzenli yaptırması gerekli." ifadelerini kullandı.

Serviksin rahmin alt 1/3'lük kısmı olduğunu aktaran Çimen, serviksin rahmin vajinaya açıldığı ve doğum esnasında genişleyen kısmı olduğunu kaydetti.

Kanser ölümlerinin önde gelen nedenlerinden birisi olan serviks kanserinin ortalama 35-55 yaşlarında görüldüğünü ifade eden Çimen, "Rahim ağzı kanseri düzenli taramalar ve aşı ile önlenebilen bir kanserdir. Kanserin erken döneminde kişinin hiçbir şikayeti olmaz. Bulgular genelde ilerleyen dönemlerde görülür. Rahim ağzında başlayan değişiklikler ile şikayetlerin başlaması arasındaki geçen süre ortalama 10-15 yıl arasındadır. Serviks kanseri birdenbire değil, sonradan kansere dönüşecek olan kanser öncesi değişiklikleri takiben ve genellikle yıllar sonra oluşur. Düzenli aralıklarla yapılan taramalar sonucu önlenebilen tek jinekolojik kanser olan serviks kanserinin farkında olmak gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"HPV enfeksiyonunun yüzde 90'ı geçicidir"

"HPV'nin 120'den fazla tipe sahip olmakla beraber, sosyokültürel ve ekonomik düzeyden bağımsız olan her kadın HPV açısından risk altındadır." ifadelerini kullanan Çimen, rahim ağzı kanseri ve HPV arasında yüksek oranda bir ilişki olduğunu kaydetti.

HPV'nin en önemli bulaşma yolunun cinsel ilişki olduğunu belirten Çimen, virüsün cilt teması, dış genitallere virüslü bir malzemenin teması ve alafranga tuvalet kullanımıyla da bulaşabileceğine dikkati çekti.

Cinsel yaşama başlama yaşının erken olması, çok eşlilik veya eşin çok eşli olması ve sigara kullanımının da riskler arasında olduğunu ifade eden Çimen, "HPV enfeksiyonunun yüzde 90'ı geçicidir ve 1-2 yıl içinde vücuttan immunolojik olarak temizlenir. Fakat devamlılık gösteren enfeksiyonlar kanser açısından risk taşımaktadır." uyarısında bulundu.

"Aşılamadan en büyük yarar genç kızlar ve HPV ile enfekte olmamış kadınlarda sağlanıyor"

Kanserden korunmak için tek eşlilik, kondom kullanımı, sigaranın bırakılması, sağlıklı beslenme ve egzersizin yanı sıra HPV aşısının da önemli bir etken olduğunu kaydeden Çimen, "Aşılamadan en büyük yarar genç kızlar ve HPV ile enfekte olmamış kadınlarda sağlanıyor, seksüel aktif kadınların aşılanması hasta ile doktorun beraber vermesi gereken bir karardır. HPV aşısı yapılmış olsa bile kadınların serviks kanseri taramasına düzenli olarak devam etmesi gerekiyor." uyarısında bulundu.

"Rahim ağzı kanseri ile HPV virüsü arasındaki ilişki yüzde 99 alakalıdır"

Çimen, 30 yaş üzerindeki kadınlarda görülen HPV enfeksiyonu daha genç yaştaki kadınlara göre daha dirençli seyretme eğiliminde olduğuna değinerek, 30 yaş itibarıyla smear ve HPV taraması yaptırmanın gerekliliğine işaret etti. Çimen değerlendirmesini şu bilgileri vererek tamamladı:

"Kanser öncesi dönemde uygun şekilde tedavi edilen kadınlarda kanser gelişmiyor. Rahim ağzı kanseri ile HPV virüsü arasındaki ilişki yüzde 99 alakalıdır. Bu yüzden kadınlara smear testi ile beraber düzenli olarak HPV taraması yaptırmalarını öneriyoruz. Özellikle 30 yaş itibariyle kadınlar 3 yılda bir düzenli olarak smear taraması, 5 yılda bir smear ve HPV taramasını birlikte yaptırmalıdır. Başarılı tarama yapıldığında serviks kanserine bağlı ölümlerin azaldığı gözlemlenmiştir."