Ramazan'ların İzleri Yıllar Geçse de Silinmiyor - Son Dakika
Güncel

Ramazan'ların İzleri Yıllar Geçse de Silinmiyor

Ramazan\'ların İzleri Yıllar Geçse de Silinmiyor

"Ah o eski Ramazan'lar" serzenişinin sık sık duyulduğu şu günlerde ekranların en sevilen isimleri Ramazan anılarını, Kehkeşan Dergi'ye anlattı.

01.08.2013 11:49

İşte ünlülerin ilginç Ramazan anıları…

MESUT YAR

Eski Ramazanlar deyince aklımda kalan en net anı, hafız olan rahmetli anneannem ile İstanbul'un önemli camilerine yaptığımız gece ziyaretleridir. Eyüp Sultan'dan Sümbül Efendi'ye kadar eski yarımada içinde kalan hemen hemen tüm camileri dolaştığımızı hatırlıyorum. İftardan hemen sonra çıkılan bu yolculuklar içimde unutamayacağım ulvi bir hatıralar koleksiyonu taşımama neden olmuştur. Şimdi yaptığım belgesellerde de bu ziyaretlerden hatırladığım ayrıntıları kullanıyorum. Malum bilgi eskimiyor, zenginleşiyor. Ramazan bu anlamda kutsal bir bilgi aydır benim için. Her Ramazan kendi neşesiyle birlikte geliyor. İnsan yaş aldıkça bazı şeylerin değerini çok daha iyi anlıyor. Ama şu kadarını söyleyebilirim ki, hemen her dinden insanın yaşadığı mahallemde, bu kutsal ay içinde kolektif bir inanç zinciri oluşurdu. Hangi dinden ya da inançtan olursa olsun insanlar Ramazan'a hak ettiği saygıyı gösterirdi. Belki de bu yüzden Ramazan benim için hep bereket ve iç içe geçmişlikle anılan hayırlı bir aydır.

AHMET AĞAOĞLU

"Bilmeden, farkında olmadan orucunu yersen o oruç bozulmaz" denilirdi bize küçükken. Ben de yanlış hatırlamıyorsam ilkokul 2 veya 3.sınıfta, niyetli iken ağzıma üç defa bir şey attığımı hatırlıyorum. Sonra da "Ağzıma bir şey attım orucum bozuldu" diye ağlaya ağlaya babamın yanına gittiğimi. Babam da "Farkında olmadan yersen orucun bozulmaz" demişti." Bir de annemin iftara yakın zamanlarda beni sokaktan çağırmasına hiç gerek kalmazdı. Çünkü ezan vaktinden bir saat önce iftar sofrasında yerimizi alırdık. Hatta iftara bir saat kala mutfakla sofra arasında gide gele perişan olurduk.

LEVENT DEMİRKALE

Selam filmin çekimleri sırasında Bosna'da ve Kabil'de Ramazan'a yetiştik. Bosna gündüzleri sahip olduğu güzelliğinin yanı sıra ayrıca bir su cenneti. Fatih Sultan Mehmet'in Bosna'da attan indiği ilk yere yapılan caminin bahçesinde bir yanda kadınlar bir yanda da erkekler beraber namaz kılıyorlardı. Dışarıdan gelen turistler de birlikte namaz kılan bu insanları seyrediyordu. Kılınan namazlara kadınların çok büyük katılımı vardı, bu dikkatimi çekmişti. Bu görüntüyü unutamıyorum. Ayrıca Bosna'da yaptığımız mezarlık çekimleri sırasında güneşin altındaydık ve herkes oruçluydu. Bu aşırı sıcak altında kafamızı suyun altına sokmaktan çekim yapamadık. Akşam iftar sofrasına oturduğumuzda içtiğimiz suyu da bir türlü bitiremedik. Oruç tutarken hiç bu kadar suya ihtiyaç duyduğumu hatırlamıyorum.

VATAN ŞAŞMAZ

Ramazan ile ilgili değil de Ramazan bayramı ile ilgili bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Ramazan bayramı sabahı ailem erkenden uyanır, aile büyüklerimden babam ve dedemle bayram namazına giderdik. Namazdan dönüşümüzde de annem ve anneannem bize çok güzel sofralar hazırlardı. Sofraya oturmadan önce yaş sıralamasına göre en küçükten başlayarak büyüklerimizin ellerini öper ve bayram harçlıklarımızı alırdık. Bizden önceki nesil olan teyzemler anneannemin elini, babam da kendinden büyüklerinin ellerini öperdi. Biz bayramlarımızı bu şekilde kutlardık. Ardından da mezarlık ziyaretlerimizi yapar, büyüklerimize dua okurduk. Şimdi birçok kişi bayramda tatillere gidiyor, herkes turlara çıkıyor. Aile ile bayram sofralarında yapılan sohbetler, aile arasında yapılan bu güzellikler gün geçtikçe kayboluyor. Ben hep o günleri hatırlar ve özlerim.

İPEK TANRIYAR

Ramazan denince aklıma ilk önce o sıcak pide kokusunun insanda bıraktığı iz geliyor. Annem bana, çok küçük yaştan itibaren oruç tutturmaya başladı. Hiçbir arkadaşım oruç tutmazdı ve ben de oruçtan kaçmak için sürekli kaçamaklar arardım. Bir keresinde anneme "Yarın matematik sınavım var, oruç tutarsam kafam çalışmaz, o yüzden tutmayacağım" dedim. Annem de "Olur mu öyle şey evladım, sen orucunu tut. Sen eğer sınava oruçlu girersen, Allah sana bilmediğin soruları da çözmende yardım eder." demişti. Annem bu konuda hiç taviz vermezdi ve beni oruçlu oruçlu okula gönderirdi. O gün bugündür de orucun bir yaşam şekli olduğuna ve aileden gelen bir eğitim olduğuna inanırım.

HÜLYA KOÇYİĞİT

Çocuk yaşlarda çok istesem de anne ve babam "Henüz gelişme çağındasın, bu yaşlarda oruç tutamazsın" derdi. Biz de bir gün kardeşimle oruç tutmaya karar verdik, anneannemize bizi sahura kaldırmasını söyledik. Sahura kalkıp yemeğimizi yedik ve ertesi gün öğlene kadar uyuduk. Ancak uyandığımızda ikimiz de acıkmıştık. Kardeşim mutfağa gidip yemek aşırmış, ben de çok acıkınca o yaşta oruç tutamayacağımı anlamış oldum.

BURAK KUT

Ramazan boyunca dini görevlerimi yerine getirmekten her zaman büyük keyif alırım. Küçükken de Ramazan'ın bitmesini bayramın da bir an önce gelmesini iple çekerdim. Şimdi de tıpkı o günlerdeki duyguların aynısını yaşıyorum. Bayramları hala bir çocuk gibi çok seviyorum.

BEHZAT UYGUR

Bir Ramazan gecesi Şehzadebaşı tiyatromuzda İsmail Dümbüllü'yü izlemiştim. Seyircilerden birisi sahneye salatalık attı. O da soğukkanlı bir şekilde salatalığı eline alarak, "Beyefendi kartvizitinizi düşürdünüz" dedi. Bu olaya şahit olduğum Ramazan ayını hiç unutamıyorum.

AHMET ÖZHAN

Küçükken susadıkça, ağzımı rüzgara doğru açardım. İlk oruçlarımdan birini de çok iyi hatırlıyorum. Okula yeni başladığım yıldı; kış ayındaydı Ramazan. Oruçluydum ve üşüttüğüm için hastalanmıştım. Yüksek ateşten olacak, gözlerimden yaşlar akıyordu. Rahmetli anneciğimin başucumda, "Biraz su iç yavrum, hasta olunca oruç bozulur, sen çocuksun daha" diye ısrar etse de, iftar vaktine kadar beklediğimi hatırlarım.

VAROL YAŞAROĞU

Küçükken mahalledeki tüm arkadaşlarımla en büyük korkumuz orucumuzun bozulmasıydı. Bu yüzden de sürekli birbirimize "Sakız çiğneyince oruç bozulur mu?", "Denizde su yutsak orucumuz bozulur mu?" gibi sorular sorar, orucumuzu yanlışlıkla bozmadan heyecanla iftar vaktinin gelmesini beklerdik. Yine akşama kadar böyle sorular sorduğumu bir günün sonunda bir arkadaşımız, "Konuşmaya daldık, iftar olmuş bile. Orucumuzu bozmadan iftara kavuştuk işte!" dedi ve cebindeki bisküviden bir ısırık aldı. Sonradan anladık ki top henüz patlamamış, ezan okunmamıştı. Arkadaşımın yaşadığı hayal kırıklığını ve onu teselli etmek için nasıl da dil döktüğümüzü hatırladıkça hala tatlı bir tebessüm kaplar yüzümü.

KAYA ÇİLİNGİROĞLU

Benim çocukluğumda Ramazan ayı yaz tatillerine denk geliyordu. Bizim mahallede de bir kestaneci vardı. Çok canım çekmiş olacak ki, "Baba kestane yesem orucum bozulur mu?" diye sordum. Babam da "Kestane yemekle oruç bozulmaz oğlum" dedi. Ben de o gün o kestaneyi yedim ve oruca devam ettim. Bu anıyı hatırladıkça gülümserim. Babam bu cevabıyla beni motive etti. Bu örnek çocuklara orucu teşvik etmek açısından ve oruç tutmaya heves eden çocukları zorlamaması açısından çok güzeldi.

REHA YEPREM

STV'de 11 yıl boyunca İftar Zamanı programının sunuculuğunu yaptım. 7 yıl önce de Beylerbeyi'nde bir canlı yayın platosu oluşturmuştuk. Yayın esnasında bir bey balık tutuyordu. Ancak benim görüş açımda olduğu için sürekli dikkatim dağılıyordu ve ekibimizden biri beyefendiyi uyardı. Fakat yaptığı el kol hareketlerinden anladığım kadarıyla gitmemekte direndi ve biraz da çıkıştı ama diğer yandan da balık tutmaya devam etti. Oltayı öfkeyle ilk atışında misinası koptu, ikinci denemesinde elektrik direğine takıldı. Yeni taktığı misinası ile kocaman bir balık tuttu ama bu kez de bir kedi aniden balığı kapıp götürdü. Adam sonunda ikna oldu ve gitti fakat ben bu olaydan şu sonucu çıkardım. Kehkeşan okurlarına da naçizane mesajım olsun bu: bir yerde bir gönül işi yapılıyorsa, aman ha gölge etmeyin.

HAKAN AYSEV

Ramazan bana aslında daha çok ailelerin, arkadaşlıkların, dostlukların olduğu yılları, daha sık tekrarlanan görüşmeleri hatırlatıyor. Çocukken o iftardan önce üstü yumurtalı pide kuyruğunda beklemek, bu pideleri evde en azından 8-10 kişilik bir sofraya yetiştirmek vardı. Bunlar çok güzel anılardı. Şimdi insanlar maalesef tek başına yaşıyor, iftarını ve sahurunu tek başına yapıyor. Eskiden daha çok paylaşım vardı. İnsanlar o dönemlerde tüm güzellikleri paylaşıyorlardı. Ayrıca ezan sesleri arasında, televizyonda Semih Sergen'in programıyla iftarları açmak hep heyecandı bizim için. Çocukluğumdaki Ramazanlara dair bu güzel günleri hatırlıyorum ve de özlüyorum. Bu arada Ankaralı'yım, Maltepe Cami'sinin avlusunda bayram namazı kılmak da çok çok özeldi benim için. Tabi ki sahurdan önceki kalkış esnasında radyodaki dünya kanallarından canlı Kuran dinlemek de çok enteresandı ve güzeldi. Onun dışında Ramazan eğlencemiz iftar sofralarında buluşmak, televizyon seyretmek ve Ramazan sohbetleri yapmak olurdu.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Ramazan'ların İzleri Yıllar Geçse de Silinmiyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement