Sigara 1 Milyar Kişinin Ölümüne Yol Açacak

Dünya Sigarayı Bırakma Günü nedeniyle açıklama yapan Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, "Eğer sigara tüketimi bu şekilde devam ederse 21. yüzyılda 1 milyar kişi ölecek. Bu yüzyıl dünyanın utanç yüzyılı olacak" dedi.

Sigara tüketimi devam ettiği sürece, ölümlerin de hızla artacağını belirten Dağlı, bunu durdurmanın herkesin görevi olduğunu söyledi. Sigaranın sadece içen kişiye değil çevresinde bulunanlara da aynı zararı verdiğini anlatan Dağlı, sigara dumanının anne karnındaki bebeği bile etkilediğini ifade etti.

Sigara tüketimini "zengin ile fakirin savaşı" olarak adlandıran Dağlı, şunları kaydetti: "Zengin sigarayı yapıyor, fakire satıyor. Dünyada bugün sigaraya mahkum olmuş ülkeler, mağdur ülkelerdir. Bunu artık görmemiz lazım. Eğer sigara tüketimi bu şekilde devam ederse 21. yüzyılda 1 milyar kişi ölecek. 21. yüzyıl dünyanın utanç yüzyılı olacak. Bunu durdurmak herkesin görevidir. Tarihteki bütün savaşları, salgınları, doğal afetleri toplayın, bu kadar toplu ölüm meydana gelmedi. Sigara tüketimi devam ettiği sürece ölümler hızla artmaya devam edecek."

"YABANCI SİGARA FİRMALARI YÜZÜNDEN AKCİĞER KANSERİ 40 KAT ARTTI"

Tütün tüketiminin gelişmekte olan ülkelerde hızla arttığına işaret eden Dağlı, Türkiye'nin de bu ülkelerden biri olduğunu ifade etti. Türkiye'yi tütün tüketiminin arttığı ülkeler arasından çıkarmak gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Para veriyoruz ve rızamızla ölüyoruz. Buna artık 'dur' demek zorundayız. Türkiye'ye yabancı sigara firmaları girdiğinden itibaren akciğer kanserleri 40 kat arttı. Biz onlara para kazandırarak insanımızı kaybediyoruz. Daha katı kurallar koyarak ve denetimleri arttırarak, bunun bir an önce önüne geçmemiz gerekiyor"

"2014'DE SİGARA TÜKETİMİNDE 3 MİLYAR ADET ARTIŞ OLDU"

Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Dönem Başkanı Doç. Dr. Özen Aşut da 2014 yılı sigara tüketiminin bir önceki yıla göre yaklaşık 3 milyar adet arttığını açıkladı.

2008 yılında yayınlanan Ulusal tütün Kontrolü Eylem Planı (UTKP) programının temel hedefinde 2010 yılına kadar ülkemizde 15 yaş üzerinde sigara içmeyenlerin sıklığını yüzde 80'in üzerine çıkarmak, 15 yaş altı ise yüzde 100'e yakın olmasını sağlamak olduğunun yer aldığını kaydeden Aşut, "2012 yılı Küresel Yetişkin Tütün Araştırması'nın sonuçlarına göre 15 yaş üzerinde sigara içenlerin yüzdesinin yüzde 27,1 olduğu ve ülke genelinde tütün ürünü tüketenlerin sayısının 14,8 milyon olduğu saptanmış. Tütün kullanım sıklığında azalma olumlu bir gelişme olmakta birlikte 2012 yılı itibariyle belirlenen tüketim oranları açısından belirlenen hedeflere ulaşılmadığı görülmekte. Ayrıca 15 yaş altında kullanım sıklığının hedeflere uygun olmadığı ve önümüzdeki yıllarda 15 yaş üzerinde sağlanan 'kısmi' iyileşmelerin de gerileceği öngörülmekte" diye konuştu.

"DÜZ PAKET ÖNEMLİ BİR TÜTÜN KONTROL POLİTİKASIDIR"

SSUK Genel Sekreteri Efza Evrengil, 2015-2018 Ulusal Tütün Kontrol ve Eylem Planı'nın yayınlanmasından memnun olduklarını belirterek, "Biz hem yürütme kurulu olarak hem de SSUK'un üyesi, STK'lar olarak bu plana önemli katkılar verdik. Katkıların da bu plana yansımış olmasından çok memnunuz. Planda bizim önemsediğimiz stratejiler var. Bunlar için gerekli düzenlemelerin yapılması, bunların yürürlük kazanmasına destek vermek istiyoruz. Bunların başında 2015 yılında mevzuatın hazırlanıp, uygulaması başlatılmak istenen 'düz paket' var. Düz paket bugün sadece Avustralya'da uygulanan çok önemli bir tütün kontrolü politikasıdır" diye konuştu.

Yeni planla ilgili 2 konuda eleştirileri olduğunu vurgulayan Evrengil, "Bir tanesi ağırlıklı olarak talebi aşağı çekmeye çalışan önlemler var bu programda. Bunlar çok önemli ancak tütün endüstrisinin ticaretini ve üretimini sınırlandıran, onu kontrol altına alan önlemlere de ihtiyaç var. Bunlar olmadan diğer önlemler zorlanarak yürütülebiliyor. İkinci olarak plan tekniği açısından bazı eksiklikler var. Planda önemli stratejiler var. Bunlar içinde yapılması gereken harcamalar söz konusu. Ancak bütçe hiç belirlenmemiş. Biz isteriz ki ve Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi'nde de önerildiği gibi ayrı bir fon ve bütçe olması lazım. Maalesef bu yok. Bunun olmaması ne demek oluyor, kurumların kendi mevcut bütçelerinden bu faaliyetler gerçekleştirilecek. Kapasite açısından da yeni bir kapasite önerilmiyor. Kapasite artırımı, gelişimi önerilmiyor" diye konuştu.