ANDAÇ HONGUR - Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, Türkiye'de birçok kadının eşleri, sevgilileri veya nişanlıları tarafından maruz kaldığı şiddet nedeniyle hayatta kalma mücadelesi verdiğini, bir yandan ekonomik bağımsızlıklarını yitirmemek için çalışırken diğer yandan işe gidip gelirken dahi tehlikeye maruz kalabildiğini belirterek, "Devletin kadını korumaya yönelik oluşturduğu veya oluşturacağı politikaların yanı sıra kadınların şiddetle başa çıkmalarındaki en büyük güvenceleri olan ekonomik bağımsızlıklarının devamının sağlanması konusunda şirketlere de sorumluluk düşmektedir. Şirketler kadına yönelik şiddete karşı çalışanlarını koruyacaklarını ve destekleyeceklerini net bir şekilde politikalarına yansıtmalıdır" dedi.
Ararat, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, kadına yönelik şiddetin, birçok ülkenin sorunu olduğuna, kadınların yüzde 35'inin hayatları boyunca şiddetin herhangi birine maruz kaldığının tahmin edildiğine değindi. Avrupa Birliği'nin 2014'te yayımladığı ve 28 üye ülkeden 42 bin kadınla gerçekleştirdiği araştırmaya göre her 10 kadından birinin, 15 yaşı itibariyle cinsel şiddete maruz kaldığını, her 20 kadından birinin de tecavüz mağduru olduğunu aktaran Ararat, ankete katılan kadınların yüzde 33'ünün 15 yaşından bu yana ve son 12 ay içerisinde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirttiğini dile getirdi.
Ararat, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumunun "İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (Business Against Domestic Violance-BADV) Projesi kapsamında "Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi Araştırma Raporu"na ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75'i en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kalmış. Çalışan kadınların yüzde 40'ı psikolojik-duygusal şiddete, yüzde 35'i sosyal şiddete, yüzde 17'si ekonomik şiddete ve yüzde 8'i fiziksel şiddete maruz kalıyor. Şiddete rağmen ilişkiye devam edilmesinin nedeni ekonomik gerekçeler (yüzde 84) olarak algılanıyor. Şiddet gören kadınların yüzde 16'sı bu nedenden ötürü ilişkisini devam ettirdiğini kabul ediyor. Çalışanların yüzde 35'i kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamada maddi gelirini yetersiz buluyor. Erkeklerin ise yüzde 40'ı eşine veya birlikte olduğu kişiye kötü davrandığını kabul ediyor. Üniversite mezunu erkeklerin yüzde 37,5'i eşine veya birlikte olduğu kişiye şiddetin bir türünü içeren kötü davranışta bulunduğunu kabul ederken, bu oran lise mezunu erkeklerde yüzde 24,5. Bu rakamlar, her ne kadar AB ülkeleri ile kıyaslandığında daha kötü değilse de Türkiye'de şiddet algısı zayıf olduğundan pek çok kadının şiddete uğradığının bilincinde olmadığını dikkate almamız gerekiyor."
Ekonomik şiddet
Ekonomik şiddeti, "Kişilerin ekonomik kararlarında mağdura sistematik bir şekilde baskı uygulaması ve mağdurun ekonomik hareket alanını sınırlaması" şeklinde tanımlayan Ararat, "mağdurun gelirini kontrol etme", "elinden alma", "mallarına zarar verme" veya "varlıklarına el koyma"yı ekonomik şiddet tipleri şeklinde sıraladı.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, "Türkiye'de birçok kadın eşleri, sevgilileri veya nişanlıları tarafından maruz kaldığı şiddet nedeniyle hayatta kalma mücadelesi veriyor, bir yandan ekonomik bağımsızlıklarını yitirmemek için çalışırken diğer yandan işe gidip gelirken dahi tehlikeye maruz kalabiliyorlar" dedi.
Şiddete sürekli maruz kalan kadınların, destek görmemeleri halinde fiziksel veya psikolojik problemler yaşayabildiğini, bunun da iş yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebildiğini ifade eden Ararat, "Bir yandan şiddete maruz kalmanın yol açtığı dikkatsizlik, kendini işe verememe gibi sorunlar iş yerini etkilerken mağdurlar şiddetin işe devamlarını veya performanslarını etkilemesinden dolayı veya şiddetin kendilerini doğrudan iş yerinde de hedeflemesi olasılığı karşısında işlerini kaybetme korkusu da yaşıyor. Olayın iş arkadaşları ve çevresi tarafından duyulması ve bundan duyulacak utanç duygusu da çalışan kadınların yaşadıklarını dışarıya hissettirmemesine yol açıyor. Ayrıca evli kadınlarda boşanma ile birlikte oluşabilecek ekonomik zorluklar mağdurların finansal olarak da bir çıkmaza girmesine neden olabiliyor" diye konuştu.
Ararat, şiddetin bireylere ve ailelerine duygusal veya fiziksel zarar verdiği kadar ekonomiye de zarar verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Amerika'da kadına yönelik şiddetin devlete doğrudan maliyeti yıllık 8 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Devletin kadını korumaya yönelik oluşturduğu veya oluşturacağı politikaların yanı sıra kadınların şiddetle başa çıkmalarındaki en büyük güvenceleri olan ekonomik bağımsızlıklarının devamının sağlanması konusunda şirketlere de sorumluluk düşmektedir. Şirketler kadına yönelik şiddete karşı çalışanlarını koruyacaklarını ve destekleyeceklerini net bir şekilde politikalarına yansıtmalıdır. Şirketler yöneticilerini toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet alanında özellikle de şiddete maruz kalan kadınların nasıl fark edilebileceği konusunda eğitmeli. Hem şirketlerin hem de bireylerin mağdurlara destek verebilmesi için şiddetin belirtilerinin neler olduğuna ve mağdurlara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Şirketler tarafından çalışanlara verilecek eğitimler veya farkındalığın arttırılması amaçlı çalışmalar, çalışanların iş yaşamı dışında da bu bilgileri paylaşmasını ve çevresini de olumlu yönde etkilemesini sağlayacaktır."
Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi
Ararat, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumunun İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi kapsamında hazırlanan "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi"ne değinerek, rehberin iş yerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini ilkesel olarak benimsemiş şirketlerin, işin, iş yerinin ve çalışanların kadına yönelik aile içi şiddetten en az seviyede etkilenmesini sağlayacak politika ve yönergeleri geliştirmeleri için atılacak adımları, kullanılacak araç ve yöntemleri ve başarılı uygulama örneklerini şirketlerle paylaşmak üzere hazırlandığını anlattı.
Rehberin, 2014'te yapılan araştırma sonuçlarına göre şirketlerin kadına yönelik şiddet alanında aktif rol almalarını sağlama düşüncesiyle ortaya çıkarıldığına işaret eden Ararat, sözlerini, "Rehber, kadına yönelik şiddet alanında politika oluşturmak isteyen şirketler için hangi adımları izleyerek bu politikayı oluşturmaları, politikayı oluştururlarken nelere dikkat etmeleri gerektiğini açıklamakta. Şirketler dilerlerse rehber içerisinde sunulan örnek politikayı uygulayabilirler ya da bu politikayı rehber içerisinde yer alan politika adımlarını inceleyerek şirket özelliklerine göre geliştirebilirler. Rehber TÜSİAD çalışma grubunda yer alan TÜSİAD üyesi şirketlerle, Kadının Güçlendirilmesi Prensibi imzacı şirketler ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşıldı" diye tamamladı.
Son Dakika › Güncel › Şirketler, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Çalışanlarını Koruyacaklarını Politikalarına Yansıtmalı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?