Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, bir profesörün televizyonda "Böyle olmaz, Bakanlık bütün Türkiye'de deprem riski olan binaları derhal yıkıp yapıp millete teslim etmelidir" ifadeleriyle ilgili, "Hocam, vallahi, söylediğin harika bir temenni. Hepimiz bu temenniye katılırız ama dünyada matematik diye, sayı diye bir şey icat edilmiş. İnsanoğlu sayı saymayı, matematiği biliyor. Bir çarpacaksın ve böleceksin, kaç bina ve her bina kaç lira ve sonra ne çıkıyor? Bu, inanılmaz bir rakam. 7 milyonu yazacaksın, sonra 6 tane sıfır koyacaksın, bu kadar para lazım. Bu nasıl okunur, biraz zorlanırsın onu okumaya" değerlendirmesini yaptı.
Güllüce, TOBB'un konferans salonunda düzenlenen, Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED) 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin inşaat sektöründe dünyada ikinci olduğunu belirterek, "Peki niye birinci olmayacağız? Yeterli insanımız, tecrübemiz var. İşçimizin birim saatteki üretkenliği dünyadaki inşaat sektöründeki işçilere nazaran çok yüksek" dedi.
Müteahhitlik sektörünün sahip olduğu enerji, gayret ve tecrübenin dünyada daha büyük kapıları açacağına ve Türkiye'ye büyük kaynaklar aktaracağına inandığını aktaran Güllüce, Türk firmaların inşaat sektöründen pay almak için çalışmalar yapması gerektiğini ifade etti.
İnsanların fikir sahibi olmadan kentsel dönüşümle ilgili konuştuğunu dile getiren Güllüce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın hocamız, bir profesör televizyonda konuşuyor: 'Böyle olmaz, Bakanlık bütün Türkiye'de deprem riski olan binaları derhal yıkıp yapıp millete teslim etmelidir.' Hocam, vallahi, söylediğin harika bir temenni. Temenni olarak katılmamak mümkün değil, hepimiz bu temenniye katılırız ama dünyada matematik diye, sayı diye bir şey icat edilmiş. İnsanoğlu sayı saymayı, matematiği biliyor. Bir çarpacaksın ve böleceksin, kaç bina ve her bina kaç lira ve sonra ne çıkıyor. Bugün basında da var. 'Bakan beyin itirafı: Bütçemizde bu kadar para yok.' Bu, bütçe işi değil. Bu, inanılmaz bir rakam. 7 milyonu yazacaksın, sonra 6 tane sıfır koyacaksın, bu kadar para lazım. Bu nasıl okunur, biraz zorlanırsın onu okumaya, 7 milyonu yazdıktan sonra 6 tane sıfır konunca kaç ediyor, okumakta bile zorlanırsın. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, devletin, bir yılda, 3 yılda... Dünya devletlerinin böyle bir gücü var mı, sorarsınız. Kentsel dönüşümün eksiklikleri yok mu, daha farklı olmalı mıydı, modeli var mı, bunların hepsi tartışılabilecek şeyler. Model oluşturulabilir mi? Zor çünkü her yerin özellikleri çok farklı farklı. Belki gruplaştırılabilir ama İstanbul'da, Kars'ta, Ardahan'da, Yozgat'ta, Çorum'da ve Ankara'da yapacağımla, bunların birbirine benzemeyen o kadar farklılıkları var ki."
Bakan Güllüce, dünyada göçü durduracak hiçbir gücün oluşamadığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Bakın Afrikalılar, Avrupa'ya bir şekilde geçiyor, teli tutuyor, atlıyor, durduramazsınız. Eğer göçü önleyen bir güç olsaydı, buralarda olmazdık, bizim yerimiz Horasan'dı, Bişkek'ti. Böyle bir güç yok. O zaman göçü önleyici tedbirler almak lazım, durdurucu, engel olucu değil. Siz, Kars'ı, Ardahan'ı, Doğu'yu, Yozgat'tan, Ankara'dan yukarısının ekonomisini iyi bir noktaya getirirseniz bu tepe üstü dik duran biraz şöyle eğebilirsek problemlerimizin çok önemli bir kısmını yerinde çözmüş olacağız. Bazı yerlerimizde okul var öğrenci yok. Bazı çok gelişmiş illerimizde de 80 kişilik sınıflar var. Okul fabrikası yapsanız yetişemiyor. Nüfusun arttığı bir şehirde okulu nasıl yetiştireceksiniz?"
ABD'deki bir düşünürün "AK Parti Hükümeti, bugüne kadar olan hükümetlerden bazı şeyleri farklı yaptı ama bazı şeyler çok abartılıyor, bunları başka bir hükümet de yapabilirdi. Marmaray yapıldı, bunu başka hükümet de yapabilirdi ama esas bu hükümet milletine öyle bir moral verdi, öyle bir inanç verdi, sağladığı istikrar sayesinde öyle moral verdi ki Türkler artık dünyaya tekrar cihangir olmak, hiç olmasa da ekonomik cihangirlik peşinde koşan bir motivasyona ulaştılar. İcraat bence bu" ifadeleriyle ilgili de Güllüce, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Başkaları da şunu diyor: Beyler, bunlar böyle gidiyorlar. Osmanlı cihangirliği gibi olmasa da ekonomik cihangirliğe doğru gidecekler, siz de tedbirlerinizi alın, Türkiye'de ne yapacaksanız şimdiden yapın, yoksa bunlar sıkıntı olacaklar. İkaz etmiş de oluyor. Biz, bu milletin her şeyi yapabileceğine ve dünyada liderlik özelliğimizden dolayı da bütün dünyada büyük iş adamları, müteahhitler, yatırımcılar olabileceğimizi, artık üzerimizde oyun tezgah kurulamayacağına, milletin de bunu fark ettiğine inanan bir hükümetiz."
Güllüce, 1699 yılında imzalanan Karlofça'dan bu yana ilk defa "Bundan böyle öyle olmayacak" denildiğini aktararak, "Bununla hepimiz gurur duymalıyız. Bununla hepimiz, 'Oh be' demeliyiz. Farklı siyasi partiden olabiliriz ama bu milletin kafasını dik tutamamış olmasından bu topraklarda yaşayan kimse mutlu olmaz" dedi.
"İnşaat sektörü ölümlü iş kazasında yüzde 34,4 ile ilk sırada"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez de AK Parti Hükümeti'nce yapılan çalışmalarla Türkiye'nin çağ atladığını belirterek, tarihi atılımlar ve ekonomideki başarıların arkasında, büyük yatırımları ile sosyal devlet bilinci ile hareket edilmesinin yattığını söyledi.
Türkiye'nin her alanda büyümesinin inşaat sektörüne de yansıdığına işaret eden Etyemez, inşaat sektörünün 200 civarında alt sektörü de etkilediğini ifade etti. Türkiye'de çalışan her 5 kişiden birinin müteahhitlik sektöründe çalıştığına dikkati çeken Etyemez, sosyal uyumun ana unsurlarından biri olan çalışma barışı için iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Salt büyüme yerine güvenle büyüme ilkesini öne çıkardıklarını belirten Etyemez, iş sağlığı ve güvenliğinin üstünde durduğumuz konuların başında geldiğini dile getirdi. Etyemez, sözlerini şöyle tamamladı:
"İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, ilk defa müstakil kanunu ile mevzuattaki yerine aldı. Yasanın bütün tarafların desteği ile paydaşlarla diyalog halinde çıkarıldığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Yasa ile çalışanların tamamı iş sağlığı ve güven mevzuatı şemsiyesi altında birleştirildi. İş sağlığı ve güvenliğinde kuralcı yaklaşımdan ziyade önleyici, iyileştirici ve geliştirici bir yaklaşım hedeflemiştir. Çünkü önlemek, ödemekten daha ucuz ve insanidir. Özetle, bir ülkedeki iş sağlığı ve güvenliğinin seviyesi aynı zamanda o ülkede insan hayatına verilen değerin bir yansımasıdır. Ancak işverenlerimiz ve çalışanlarımız iş sağlığı ve güvenliği konusunu sahiplenmediği sürece bu konuda başarılı olmak mümkün değil.
Büyük ve güçlü Türkiye yolunda ilerlerken lokomotif sektör olan inşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusunda çeşitli sıkıntılar yaşamaktayız. İşlerin geçici olması, branşlaşmanın çok fazla olması, birden fazla alt işveren olması gibi kendine has bazı özellikleri ile iş sağlığı ve güven açısından zor bir alan olduğunun bilincindeyiz. Tüm dünyada inşaat işçilerinin diğer sektörlerdeki işçileri oranla ortalama 3 kat daha fazla hayatını kaybetmesi ve 2 kat daha fazla yaralanma riskiyle karşı karşıya kalması, bu alanın zorluğunu gösteren bir başka göstergedir. Ülkemizde işyerlerinin yüzde 11'i inşaat sektöründedir. Toplam iş kazalarının yüzde 12,3'ü inşaat sektöründe meydana gelmekte ve iş kazaları sayısı bakımından sektörler arasında üçüncüdür. Daha da önemlisi inşaat sektörü ölümlü iş kazasında yüzde 34,4 ile maalesef ilk sırada yer almaktadır. İşverenlerimize, müteahhitlerimize, çalışanlarımıza iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerini, güvenlik kültürüne benimsemelerini bir kez daha özellikle istirham ediyorum." - Ankara
Son Dakika › Güncel › Timfed Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?