GEZİ eylemleri sırasında Taksim'e gitmek isterken TOMA'dan sıkılan su ile yaralandığını öne süren Gökçe Algan'ın (30) şikayeti üzerine tutuksuz 2 polis memuru F.Z. ve Ö.S. hakkında açılan dava karara bağlandı. Mahkeme, sanıkların müsnet suçu işledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraatlarına karar verdi. Mahkeme kararında, şikayetçi Gökçe Algan'ın yaralanması sırasında sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığını, müdahalede bulunmuş olsalar bile o kargaşada sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek hedef alarak yaraladıklarını kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti.
"HER İKİ SANIĞIN DA CEZALANDIRILMASI KANISINDAYIZ"
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan karar duruşmasına tutuksuz polis sanıklar katılmazken, taraf avukatları hazır bulundu. Gökçe Algan'ın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu, olay tarihinde TOMA'dan sıkılan suyla müvekkilinin yaralandığını, acı çektiğini ve sonraki süreçte hep hastanelere gidip geldiğini belirterek, "Her iki sanığın da cezalandırılması kanısındayız. Müvekkilimin hala mağduriyeti devam etmektedir" dedi.
"BERAATLARINA KARAR VERİLSİN"
Sanıkların avukatı ise "Mağdurun sanıkların fiilleriyle yaralandığı konusunda savunmanın aksine bir delil söz konusu değildir. Kendilerine verilen emir üzerine olaya müdahale ederek, mevzuatın çizdiği çerçeve içerisinde kalıp eylemi dağıtmak görevini yerine getirmişlerdir. Sanıkların cezalandırılması için yeterli delil bulunmamaktadır. Bu sebeple beraatlarına karar verilmesini talep ederim" diye konuştu.
MAHKEME: SANIKLARIN KULLANDIĞI TOMANIN MÜDAHALEDE BULUNDUĞUNUN SABİT OLMADIĞI...
Mahkeme, kararında suç tarihinde Gezi olayları diye adlandırılan eylemlerin meydana geldiğini belirterek, "Ne için başladığı, nasıl devam ettiği bilinmeyen ve açıklanmayan ancak dış dünyanın özellikle izlediği ve hatta Avrupa'da birçok ülke ve ABD'de 24 saat canlı yayınla 'Türkiye'de iç savaş' diye özellikle aktarılmıştır. Bu olaylar bir çok haberde ve dosyada bulunan video görüntülerinde izlendiği üzere suratları maskeyle kapalı, ellerinde birçok yaralayıcı alet olan kişilerce yönlendirildiği, bu tür yargılamaların yapıldığı birçok davada da açıkça görüldüğü gibi el yapımı patlayıcılar, tuzaklanmış öldürücü ve yaralayıcı özellikle düzenekler kullanılmış, bu tür yaralayıcı ve öldürücü aletlerin sıradan vatandaşlarca yapılması mümkün değildir. Önceleri tepkilerini dile getirmek isteyen sıradan vatandaşların da katıldığı ve desteklediği Taksim Meydanı'ndaki ağaçların kesilmemesi isteğinden kaynaklandığı düşünülen eylemleri daha sonra tam bir kaos ortamı oluşturacak şekilde ve kontrolsüzce büyütüldü devlete karşı bir eylem haline getirildi. Nitekim toplumca tanınan kişiler bile televizyon kanallarına 'İstanbul İstanbul halkı tarafından ele geçirildi' şeklinde provakatif açıklamalar yapılmak suretiyle çarptırıldı. Oluşan kargaşa ve kaos ortamında birçok vatandaşın doğrudan zarar gördüğü Taksim'de iş yeri bulunan birçok esnafın binlerce lira zararının oluştu, hatta bunun devamında günlerce iş yerlerinin açılamaması sebebiyle çevrede yaşayan insanlar ve esnafın kan ağladığı bir hale getirildi. Devletin de böyle bir harekete karşı reaksiyon vererek tamamı kanun dışı olan bu eylemlere kanunların emrettiği şekilde müdahalede bulunarak güvenlik kuvvetleriyle olayları bastırmaya çalıştı, bunun için devletin kendine verdiği zabıta aletlerini kullandı, bu aletlerin kullanılması sırasında olaylara katılan kişiler hedef alınmaktaysa da tesadüfen oralarda bulunan kişilerin de zarar gördükleri bilinmektedir."
"SANIKLARIN MAĞDURU BİLEREK HEDEF ALARAK YARALADIKLARININ KABUL ETMENİN MÜMKÜN OLMADIĞI"
Mahkeme kararında şikayetçinin Gezi eylemleri için gelip gelmediğinin belli olmadığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Ancak olayların kontrolden çıktığı safhada, o mıntıkada oturması sebebiyle orada olmak zorunda olan kişiler dışındaki vatandaşların özellikle Taksim civarında gitmekten dahi kaçındıkları, hatta Taksim civarında oturmakta olan bir kısım vatandaşın olaylar sebebiyle evlerini terk ederek başka yerlerde geçici olarak oturmak zorunda kaldıkları da basın yoluyla herkes tarafından bilinmektedir. Olayların devamı sırasına birçok TOMA'nın kullanıldığı, nitekim CD'lerde de birçok TOMA'nın olay yerinde olduğunun görüldüğü, bunlardan hangisinin kullanılması sırasında mağdurun yaralandığının kesinlikle anlaşılmasının ve tespiti mümkün değildir. Buna karşılık olaya müdahale eden TOMA'lardan bir tanesi seçilmek suretiyle dava açıldığının açık olduğu, şikayetçinin yaralanması sırasında sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığı, olsa bile o kargaşa içinde sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek hedef alarak yaraladıklarının kabul etmek mümkün olmadığı... "
MAHKEME BERAATININ GEREKÇESİNİ AÇIKLADI
"Davanın Gezi olayları sırasında TOMA'lar aracılığıyla ve polis şiddetiyle insanların yaralanıp yaralanmadığının tespiti olmayıp, mağdurun, sanıkların kusurlu ve kanuni yetkilerini aşarak yaralanmasına sebebiyet verilip verilmediğinin olduğu, mahkememizce bu konuda yoğunlaşılarak dava ele alınmıştır" denilen kararda şu ifadeler kullanıldı: "Katılan vekilinin olay tarihinde TOMA görevlilerinin su sıkılması emri sonunda su sıkmanın miktarını tazyik dereceğini kullanıcıların uygulanması sebebiyle sınırın aşılması konusunda sanıkların sorumlulukları olduğunu kaldı ki kanunsuz emrin dinlenmemesi gerektiği konusunda iddiası mevcutsa da sanıklara müdahale edilmesi emri verildikten sonra eylemci topluluğa karşı kendilerine daha önce verilen eğitimler ve mesleki tecrübelerine göre hareket etmelerinin emrin kanunsuz olması manasına gelmemektedir."
Mahkeme bu gerekçelerle, sanıkların suçu işledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraatlarına karar verdi.
İDDİANAME
İddianamede izinsiz gösteri yürüyüşünü dağıtmak amacı ile iki polisin içinde bulunduğu TOMA'dan sıkılan suyun şikayetçi Gökçe Algan'ın düşerek yaralanmasına neden olduğu iddia edilmişti. İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nde alınan sağlık raporunda, şikayetçi Gökçe Algan'ın sol omzunun üzerine düştüğü, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmayan kırığın yaşam fonksiyonlarına etkisi orta derecede olacak şekilde yaralandığı belirtiliyordu. Şüphelilerin "Kasten yaralama" ve "Görevi kötüye kullanma" suçundan 10 aydan 3'er yıla kadar ayrı ayrı hapisleri isteniyordu. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Toma'dan Sıkılan Suyla Yaralama Davasında 2 Polise Beraat - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?