Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girme hedefine ulaşması için yoğunlaşılması gereken alanın inovasyon ve inovasyona dayalı üretim olduğunu belirterek, "Sadece üretmek ve sadece pazarlamak sizi bir noktaya kadar getirebilir. Türkiye, o noktaya zaten gelmiş durumda. Bundan sonra mal ve hizmetlerin tasarımı, geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve pazarlaması konusunda kendimize bir alan açmadan hedefimize ulaşamayacağımız, çok açıktır" dedi.
Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası'nın kapanış toplantısında, ekonomik bakımdan öne çıkan ülkelerin iki farklı dayanağının bulunduğunu dile getirerek, bunlardan birinin "doğal kaynaklar" olduğunu söyledi.
Petrol, doğalgaz ve kıymetli madenler varsa sadece bunları çıkartıp satmak suretiyle bir ekonomik zenginlik ortaya konulabildiğine işaret eden Erdoğan, "Doğal kaynaklar varlığını sürdürdüğü müddetçe bu zenginlik devam ediyor. Bu çerçevede Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Amerika ülkelerinden bir bölümünü sayabiliriz. İkincisi ise inovasyon ve inovasyona dayalı üretim. Japonya'yı, Güney Asya ülkelerinden bir kısmı, Avrupa ülkelerini, Amerika'yı bu çerçevede değerlendirebilirsiniz" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin zengin doğal kaynaklara sahip olmadığına değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bugün ülkemizin dış ticaretindeki dengesizliğin, en başta gelen sebebi, petrol ve doğalgaz konusunda dışarıya bağımlı olmamızdır. Öyleyse bizim dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girme hedefine ulaşmak için yoğunlaşacağımız alan işte budur, yani inovasyon ve inovasyona dayalı üretim. Sadece üretmek ve sadece pazarlamak sizi bir noktaya kadar getirebilir. Türkiye o noktaya zaten gelmiş durumda. Bundan sonra mal ve hizmetlerin tasarımı, geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve pazarlaması konusunda kendimize bir alan açmadan hedefimize ulaşamayacağımız, çok açıktır. Esasen biz, bu konuda çok önemli bir müktesebatın da sahibiyiz."
Erdoğan, dünyadaki siyasi dengeler gibi ekonomik ve sosyal dengelerin de daha önce farklı olduğunu, Batı merkezli ekonomik ve siyasi düzenin sadece birkaç yüzyıllık geçmişi bulunduğunu dile getirerek, "Ondan önce dünyanın siyasi merkezi de bilim ve sanat merkezi de ekonomik merkezi de bizim coğrafyamızdı" dedi.
"Bizim coğrafyamız" derken, sadece Türkiye'nin sınırlarını kast etmediğini, İstanbul'dan Kazan'a, Bağdat'tan Kahire'ye, Endülüs'e uzanan geniş coğrafyadan bahsettiğini ifade eden Erdoğan, bu coğrafyanın 7'nci yüzyıldan başlayıp 17'nci yüzyıla kadar süren bin yıllık dönemde dünyanın her alanda kutbu, merkezi olduğunu, günümüzdeki siyasi, sosyal ve beşeri bilimlerin temellerine inildiğinde bu coğrafyada yetişmiş isimlere rastlandığını anlattı.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz bugün çoğunu bilmiyor, tanımıyor olabiliriz ama inanın Batı'daki bilim insanları Cabiri'yi, Harezmi'yi, İbni Sina'yı, Farabi'yi, Biruni'yi, Cezeri'yi, Piri Reis'i, Şirazi'yi, İbni Haldun'u, Uluğ Bey'i, Ali Kuşçu'yu, Hazerfan'ı bizden daha iyi biliyorlar ve tanıyorlar. Çünkü Batı bilimi bugün bulunduğu seviyeye bunlar ve daha niceleri gibi bizim medeniyetimizin mensubu isimlerin çalışmalarını takip ederek, onları izleyerek gelmiştir. İbni Haldun'un şöyle güzel, anlamlı bir sözü var: 'Geçmişle gelecek suyun suya benzediği kadar birbirine benzer'. Dolayısıyla bu müktesebat bizim sadece geçmişimiz değil, aynı zamanda geleceğimizdir. Yeter ki inanalım, çalışalım, mücadele edelim."
"İnovatif hareketi gençlikle yürüteceğiz"
Göreve geldiğinde, 6 ayda bir yapılan bilim sanat yüksek toplantısını aksatmadan devam ettirdiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hep bunları konuşurken bir şey gördüm. Biz, özellikle inovasyona yönelik ne katkıda bulunuyoruz? Bir hiçti. Bir hedef koyduk kendimize, dedik ki 'Milli gelirimizin yüzde 2'sini buraya ayıracağız'. Bunu biz, Ar-Ge ile içiçe sokalım istedik. Şu anda bir mesafe aldık. Yeterli değil, henüz 1'in altındayız ama bunu ilk etapta 2'ye, ondan sonra 3'e çıkarmamız lazım. Bunu sadece devlet yapmamalı. Aynı zamanda özel sektör de Ar-Ge noktasında ciddi yatırımlar yapmalı. Şu anda özel sektör de yapmaya başladı. Bunun artarak devamı gerekiyor. Çünkü araştırma geliştirmede ne kadar başarılı olabilirsek, inanıyorum ki bu inovasyon hareketi o kadar güç bulacaktır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin gençlik potansiyeline işaret ederek, "Onların önünü beraber açacağız hem devlet hem özel sektör olarak. Bu, inovatif hareketi biz bu gençlikle yürüteceğiz. Bundan hiç endişeniz olmasın" dedi.
"Türkiye inovasyonla geleceğine koşuyor" sloganına canı gönülden katıldığını ifade eden Erdoğan, etkinliğin düzenlenmesini önemsediğini söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a katılımından dolayı hediye sunarken, Erdoğan da "İnovalig İnovasyon Liderleri" kapsamında ödül kazanan şirketlere, plaketlerini verdi.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Türkiye İnovasyon Haftası Kapanış Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?