Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin ticari ve askeri amaçlı gemi yapımında her türlü tecrübe ve yetkinliğe sahip olduğunu vurgulayarak, "Şu anda yerli ve milli kaynaklarımızla dünyanın en büyük anfibi, çıkarma gemilerinden birini ve kendi lojistik gemilerimizi yapabilecek teknolojiye, tecrübeye sahibiz. Hücum gemilerinden denizaltı projesine, sismik araştırma gemilerine kadar birçok projelerin yapımı gerçekleşiyor." dedi.
Yıldırım, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Uluslararası Denizcilik Zirvesi'nin açılışında, Türkiye'nin deniz hudutlarının uzunluğunun kara hudutlarının 3 katı kadar, 8 bin 483 kilometre olduğunu belirtti.
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak denizcilik sektörünün kendileri çok önemli olduğunu, bu konuya kayıtsız kalmanın söz konusu olmadığını belirten Yıldırım, "Son 16 yılda bütün alanlarda olduğu gibi denizcilik faaliyetlerinde de ciddi bir ivme yakaladık. Bugün toplam ihracatımızın veya toplam dış ticaretimizin parasal değer olarak yüzde 58'i, yük miktarı olarak yüzde 87'sini deniz yoluyla gerçekleştiriyoruz. 46 ülkeyle 62 adet denizcilik antlaşmamız var." diye konuştu.
Yıldırım, büyük yat üretiminde Türkiye'nin bir marka ve dünya üçüncüsü olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, gemi inşaatında, küçük ve orta ölçekli özellik arz eden gemilerde sipariş bazında dünya 23'üncülüğünden dünya 5'inciliğine kadar yükseldiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Tersane sayımızı 37'den 78'e çıkardık. 177 adet iyi donatılmış limanımız var. Son 16 yılda deniz ticaret filomuzdaki gemi sayısında yüzde 167'lik bir artış söz konusu. Deniz ticareti filo büyüklüğü bakımından 15. sıradayız. Deniz ticareti büyüklüğü deyince, sektörün içinde olanlar biliyor da olmayanlar için söylemekte yarar var. Genellikle deniz ticaret filolarına baktığın zaman, filoların bayraklarıyla, ülkelerin farklı olduğunu görüyoruz, bu denizciliğin genel karakteridir. Bugün dünya denizlerinde seyreden gemilerin yüzde 70'i başka bir bayrak çeker, kendi ülkesinin bayrağından başka bir bayrağa sahiptir. Oran bu şekildedir, bazı yerlerde 80 olur, bazı yerlerde 60 olur ama ortalaması yüzde 70'tir. Bu denizciliğin küresel özelliğinden kaynaklanan bir şeydir. Esas olan, burada sahipliktir, yani ister kendi bayrağınızı çekin, isterseniz başka bayrağı çekin neticede armatör, geminin sahibi kimse o filo ona aittir. Bu bakımdan Türkiye'nin bayrak durumuna göre baktığınızda filo büyüklüğü daha küçük gözükebilir ama Türk sahipli gemileri de dahil ettiğinizde 30 milyon detveyt tona yakın bir filoya sahibiz. Yine gemi adamları yetiştirmede uluslararası standartları yakalayan bir ülkeyiz ve günden güne de bu alandaki kabiliyetimizi geliştiriyoruz."
Yıldırım, denize kıyısı olan her bölgede en az bir tane aktarma limanı çalışması yaptıklarını ifade ederek, Ege'de, Kuzey Ege Çandarlı Limanı, Karadeniz'de Filyos Limanı, Akdeniz'de Mersin Limanı'nın aktarma limanı olduğunu söyledi.
"Sahil şeridimiz boyunca tamamen yerli ve milli gemi trafik sistemini kuruyoruz"
Denizciliği geliştirmek için birçok çalışma yürüttüklerini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Avrupa'yı, Orta Doğu'yu Avrupa'ya kombine taşımacılık zincirinde ülkemizi bu limanları vasıtasıyla adeta bir aktarma merkezine dönüştürüyoruz. Karadeniz'in çıkış kapısı olan Filyos Limanı, Orta Asya ve Karadeniz kaynaklı dış ticaretin demir yolu ağı üzerinden, güneye, Orta Doğu'ya ulaşımını sağlayacak. Ayrıca boğazlarımızın tamamında İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve bütün sahil şeridimiz boyunca tamamen yerli ve milli gemi trafik sistemini kuruyoruz, bitirme aşamasına geldik. Bu şu anlama geliyor, bütün denizlerimizde seyreden gemilerin 7/24 esasına göre uzaktan kumandayla izlenmesi ve oluşabilecek muhtemel risklere karşı gerekli müdahalelerin yapılması. Özellikle hemen kıyısında bulunduğumuz, İstanbul Boğazı yılda 50 bine yakın gemiye hizmet veriyor. Öyle bir su yolu ki bazı noktalarda 90 dereceye yakın keskin dönüşler var. Böylesine zor bir güzergahta herhangi bir deniz kazası yaşanmadan, bu trafiği sevk ve idare etmek manuel bir şekilde olması mümkün değil. Bu yüzden de elektronik bir gemi yönetim, trafik yönetim sistemiyle bu işi en gelişmiş yöntemlerle yapıyoruz. Özellikle 70'li, 80'li yıllarda yaşadığımız o büyük tanker faciası, Independenta kazasından sonra bizim tarihi mirasımız, gözümüzün nuru olan bu boğazda herhangi bir deniz kazası yaşanmaması, büyük bir felaketin olmaması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz."
Yıldırım, Türkiye'nin dünyada savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve hizmete alan 10 ülke arasında yer aldığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Son 15 yılda 14 askeri gemi projesini tamamladık, hizmete aldık. Tamamıyla mühendislerimiz tarafından dizayn edilen bu gemiler, sadece deniz kuvvetlerimizin ihtiyacında değil, dost ülkelerin ihtiyacını da karşılamaktadır. Şu anda yerli ve milli kaynaklarımızla dünyanın en büyük anfibi, çıkarma gemilerinden birini ve kendi lojistik gemilerimizi yapabilecek teknolojiye, tecrübeye sahibiz. Hücum gemilerinden denizaltı projesine, sismik araştırma gemilerine kadar birçok projelerin yapımı gerçekleşiyor. Artık Türkiye gerek ticaret gemisi, gerekse askeri amaçlı gemi yapımında her türlü tecrübeye ve yetkinliğe sahiptir. Ürettiğimiz yeni ve yerli teknolojiye sahip ürünlerle dünya pazarlarında söz sahibi olana ülkeler arasında yerimizi alıyoruz."
"Vergisiz yakıt uygulamasıyla beraber özel sektöre yıllık 464 milyon destek verdik"
Yıldırım, denizciliği geliştirmek için son 15 yılda bazı tedbirler aldıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Bunlardan bir tanesi özellikle denizde toplu taşımacılığı arttırmaya yönelik yakıtta vergilerin kaldırılmasıdır. 2004'ten 2017'ye kadar geçen süre içerisinde toplamda sektöre 6,5 milyar lira bu yolla destek sağladık, verilen yakıt miktarı 5 milyon ton. Bu desteğin nerelere gittiği ise yüzde 20'sini kamu, yüzde 80'inin özel sektör kullandı. Böylece vergisiz yakıt uygulamasıyla beraber özel sektöre yıllık 464 milyon destek verdik. Ancak bu konuda bazı yanlış algılar var, bu vesileyle bunu da düzeltmek istiyorum. Bütün bu destekler bir yana bazı çevreler, 'Efendim bu vergi muafiyetiyle lüks yatlara yakıt desteği sağlandı.' Halbuki durum böyle mi bir bakalım. Vergisiz yakıt kullanımında en büyük pay yüzde 45'le yolcu gemileri ve feribotların, ardından yüzde 26'lık payla balıkçı tekneleri geliyor. Balıkçılara ve balıkçılığa desteğimiz artarak devam edecek. Türkiye balık ihracatında önemli bir ülke haline geldi, Avrupa'ya ciddi bir ihracat yapıyoruz. Yatlar dedikleri, yatlara destek sadece yüzde 3, o da hangi yatlara ticari amaçla çalışan teknelere, özel yatlara değil, ticari amaçla, turizm amacıyla çalışan teknelere yakıt desteği veriyoruz. Görüldüğü gibi toplam içerisinde ihmal edilebilecek düzeyde bir destek."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Uluslararası Denizcilik Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?