Samsunda özel bir hastanede görevli Op. Dr. Murat Küsdül, varisin belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Küsdül, yaptığı yazılı açıklamada varis tedavisinde uygulanan yöntemleri değerlendirdi.
Toplardamar yetmezliği ya da deri altında normalde var olan damarların genişlemesi ve görünür hale gelmesi durumunun varis olarak teşhis edilebileceğini belirten Küsdül, varisin kılcal seviyede, örümcek ağı şeklinde veya kıvrımlı hale gelip daha büyük boyutlara da ulaşabileceğini kaydetti.
Toplumda varisin görülme sıklığının yüzde 40 ile 55 arasında olduğunu vurgulayan Küsdül, şunları söyledi:
" Varis, uzun süre ayakta durmayı veya hareketsiz oturmayı gerektiren mesleklerde, aile ya da yakın akrabalarda varis olanlarda, gebelik ve doğum kontrol ilacı kullanımı sonrasında, uzun süre sıcak ortamlarda kalmak, bacak kısmında dar ve belli noktalarda baskıya sebep olacak şekilde giyinme nedenleriyle görülebilir. Belirtileri bacaklarda ağrı ve şişlik, ödem ve ağrılık hissi, derinin renginde koyulaşma, kaşınma, bacaklarda uyuşukluk, varislerin görünümü-kozmetik şikayetlerdir."
Variste çoğu kez kapakçık sisteminde yetmezlik olduğunu yukarı gitmesi gereken kanın, kapaklar bozuk olduğu için sürekli aşağıya doğru geri kaçtığını ifade eden Küsdül, şöyle devam etti:
"Bu durum reflü olarak ifade edilir ve daha aşağılarda toplardamar basıncında artışa yol açar. Sonuçta toplardamarlar genişler, kıvrılır ve varisler oluşur. Bu geri kan akımını teşhis etmek içinde mutlaka renkli doppler ultrason ile incelemek gerekir. Diğer önemli konu ise varis ilerledikçe daha ciddi sorunlara yol açmasıdır. Bacak kan dolaşımı bozulduğu için, deri renginde koyulaşma ile başlayan süreç uzun süre kapanmayan yaralara dahi yol açar. Venöz ülser denen bu durumun tedavisi oldukça güçtür. Ayrıca genişleyen damarlarda oluşan pıhtılar ve bu pıhtıların akciğerlere atması oldukça ciddi hayati sorunlara yol açabilir."
-Tedavi yöntemleri-
Küsdül, hastalığın tedavisinin iki başlık altında toplandığını varislere dışarıdan uygulanan lazer veya köpük tedavisiyle de müdahale edilebildiğini ifade etti.
Bu tedavi yönteminin genellikle kozmetik amaçlı olduğunu ve derindeki damar yetmezliğine katkısı yok denecek kadar az olduğunu belirtti.
Küsdül, Asıl tedavinin derindeki ve yetmezliğe sebep olan damarlara yönelik müdahale olduğunu bunu tedavi etmeksizin sadece dışarıdan görünen varisleri yok etmenin asla kalıcı bir çözüm olmayacağını, hastalığın ilerlemeye devam edeceğini vurguladı.
Daha önceleri spinal anestezi ile yani belden uyuşturma sonrasında, kasık ve diz kapağı bölgesine yapılan açık ameliyatla tedavi sağlandığını aktaran Küsdül, şöyle devam etti:
"Günümüzde bu tedavinin yerini kapalı yöntemler almıştır. Kapalı yöntemler olarak, lazer veya radyo-frekans yöntemi ve sonrasında geliştirilmiş olan embolizasyon yöntemi ile hastalarımız sağlığına daha kolay kavuşmaktadır. Hastanemizde başarılı şekilde uygulanan embolizasyon yöntemi ile herhangi bir anestezi yani narkoza gerek olmadan işlem yapılmaktadır.
Bacakta herhangi bir kesi olmaksızın, bir iğne ile ultrason eşliğinde diz kapağı üstünden derindeki hasta damara girilmekte ve damar içinden kasık bölgesine kadar ulaşılmaktadır. Embolizan ajan dediğimiz bir sıvının damar içine uygulanması esasına dayanan bu yöntem 10-15 dakika sürmekte ve hasta müdahale sonrası yarım saat içinde yürüyerek taburcu olmaktadır.
Yöntem ısıya bağlı deri, sinir hasarı ve uyuşma riskini ortadan kaldırır. Hasta aynı gün işine ve günlük hayatına geri dönebilir. İz bırakmaz. İşlemden 30 dakika sonra hasta rahatlıkla ayağa kalkabilir. İşlem yapılan damar bölgesinde kalıcı sertlik ve germe hissi kalmaz."
Son Dakika › Güncel › Varis Tedavisi ve Yöntemleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?