28 Şubatçıların Elinde Müntehir Şairlerin Kanı Var" - Son Dakika
Kültür Sanat

28 Şubatçıların Elinde Müntehir Şairlerin Kanı Var"

Şair, yazar Mehmet Aycı, "Üniversiteler bir nevi toplama kampı oldu.

26.02.2016 11:23
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

SALİHA ÖZDEMİR - Şair, yazar Mehmet Aycı, "Üniversiteler bir nevi toplama kampı oldu. Bugün hala o görüntüleri gördüğümüzde yüreğimiz sızlıyor, vicdanımız kanıyor. O başörtülü kızlar uzaydan gelmemişlerdi. Bütün bu yaşananlar edebiyata dahil. Çünkü edebiyat hayattan, yaşadıklarımızdan, tanıklıklarımızdan bağımsız değil" dedi.

AA muhabirine 28 Şubat sürecindeki edebiyat ortamında yaşananları anlatan şair, yazar Mehmet Aycı, demokrasiye yapılan balans ayarının edebiyata ve edebiyatçıya da yapılmış bir balans ayarı olduğunu dile getirdi.

Aycı, şunları anlattı:

"Tanklar sadece caddelerde yürümedi, edebiyatçıların da üzerinden geçti, kitapların da, kültür ortamının da. 'Çöpten Toplanan Kitaplar' diye yazı yazdım o sıralar, çünkü sakıncalı olabileceği düşünülen yazarların kitapları çöpten çıkıyordu gerçekten. Tefsir, hadis, fıkıh kitaplarının yanında edebiyat kitaplarını da çöpten topladık o günlerde."

"İnsanın karakteri gibi toplumun karakteri de kriz ortamında belli oluyor" tespitini paylaşan Aycı, "Çok görmemek lazım belki. Çünkü 'bin yıl süreceği' iddia edilen bir korku atmosferi oluşturuldu 28 Şubat'ta. ya da şöyle söylemek lazım, darbe süreçleri insanların olduğu kadar toplumların da karakter dokularını aşındırıyor. Her şey normalken kendi ırmağında akan yurdumun insanı işinden aşından olmamak için korku çemberinde bocaladı. Direnenler ise bir avuç insandı. Travmanın görünen yüzü ise korkunç oldu" ifadelerini kullandı.

Aycı, normal zamanda sivil, milliyetçi ve mukaddesatçı bir kimliğe aidiyeti olduğunu söyleyen geniş bir okur yazar kesiminin 28 Şubat darbesinin yanında yer aldığını söyleyerek, bu yer almanın özellikle üniversitelerde görüldüğünü kaydetti.

"28 Şubatta muhafazakar okur yazar takımı sınıfta kaldı"

28 Şubat sürecinde yazar, akademisyen ve bürokratların yaşananlar karşısındaki tepkisizliğine dikkati çeken Aycı, şunları anlattı:

"Hatta yarayı derinleştiren ve kanatanlar biraz da bunlar oldu. Sağcılıkla malul bir kesim ise su götürmez bir şekilde darbenin yanında yer aldı. O dönemin yazarlarının, akademisyenlerinin, bürokratlarının üniversitelerdeki, sivil toplum örgütlerindeki, kamudaki tavırlarına bakıldığında, ne kadar 28 Şubatçı oldukları anlaşılır. Şöyle bir çelişki de var, 28 Şubat geçtikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi darbe karşıtı olanlar da var bunların arasında. Özetle 28 Şubat'ta muhafazakar okur yazar takımı sınıfta kaldı. Halkı demiyorum, halk bildiği gibi yaşar. Bahsettiğim kesim kendilerine 'bildirildiği' gibi yaptı ve yaşadı."

Aycı, üniversitelerde başörtülü öğrencilere yapılan muameleye şu sözlerle değindi:

"Üniversiteler bir nevi toplama kampı oldu. Bugün hala o görüntüleri gördüğümüzde yüreğimiz sızlıyor. Vicdanımız kanıyor. O başörtülü kızlar uzaydan gelmemişlerdi. Bütün bu yaşananlar edebiyata dahil. Dahil çünkü edebiyat hayattan, yaşadıklarımızdan, tanıklıklarımızdan bağımsız değil."

28 Şubat'ın en sıkıntılı günlerinde direnen edebiyatçılar olduğunu vurgulayan Aycı, o dönem yayımlanan "Patlıcan " mizah dergisinde hicivleri ve şiirleri ile 28 Şubat'a direndiğini, yazdığı şiirlerin bir kısmının "Muhtasar Türkiye Tarihi" kitabında yer aldığını belirterek, "Elbette pek çok yazarımız o dönemde ve daha sonrasında darbeyi konu edindiler. 28 Şubat etkisiyle neredeyse bir külliyat oluştu denebilir. Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Fatma Karabıyık Barbarasoğlu'nun başörtüsü zulmüne dair kitaplarını özellikle zikretmek lazım" dedi.

"Eve ekmek götüremeyen şair, yazar, akademisyenler oldu"

Aycı, darbe sürecinde Kırıkkale Üniversitesi'nin pilot üniversite seçildiğini savunarak, şunları dile getirdi:

"Birçok branşta hocalar zulme maruz kaldı ama ben daha çok edebiyatçıların yaşadıklarını biliyorum. Akademiden atılıp yurtdışına gidenler, öğretmenliğe dönenler yine şanslılardı çünkü tamamen işsiz kalanlar da oldu. Eve ekmek götüremeyen şair, yazar, akademisyenler, hayatını kaybedenler oldu. 28 Şubat'ta Kırıkkale Üniversitesi'nde Türk dili ve edebiyatı bölüm başkanı Şerif Aktaş'tı. Mesela Aktaş, şair Nazir Akalın'ı Türk Şiiri Antolojisi'nin ikinci cildi yazılana kadar üniversitede tuttu. Antolojiyi kendisi değil, şair Akalın yazdı. Sonra da işine son verdi."

Şair Nazir Akalın'ın yakın dostu olduğunu kaydeden Aycı, Akalın'ın üniversiteden atıldıktan sonra Ankara'ya yerleştiğini, 12 Aralık 2002 yılında da 28 Şubat süreci sonrası yaşadığı travma nedeniyle intihar ettiğini kaydetti.

Aycı, Karıkkale Üniversitesi'nde yaşananlardan dolayı meydana gelen başka bir intihar olayını da şu sözlerle aktardı:

"Keza yine 2002 yılında intihar eden şair Hüseyin Alacatlı'nın da doktora hocası Şerif Aktaş'tı. Alacatlı'ya, 'Sen benimle aynı masada rakı içmezsen doktor olamazsın' diye mobing uyguladı. Nazir Akalın'la yakın dost olan Alacatlı, 28 Şubat sürecinde yaşadıkları sonrası, Akalın'dan önce intihara sürüklendi maalesef. Muhafazakar çevre bugün hala ne yazık ki Aktaş'a prestij eder. Oysa 28 Şubat darbesinin kripto albaylarından biriydi Şerif Aktaş. Öldü, gitti, Allah bildiği gibi yapsın ama 28 Şubatçıların elinde müntehir şairlerin kanı var."

Türkiye'de statü ve sermayenin değişim dönemlerinin sancılı geçtiğini vurgulayan Aycı, şu değerlendirmede bulundu:

"Kültürel iktidarın değişimi de sancılı oluyor ancak bu pek fark edilmiyor. Her darbe aynı zamanda edebiyata da vurulan bir darbedir bu ülkede. 60, 71, 80 darbeleri ve 28 Şubat… Türkiye'nin yüz karası, kayıp yıllarıdır bu darbe yılları. Bugün sağaltılmaya çalışılan pek çok yara bu darbelerin açtığı yaralardan meydana gelmiştir. Türkiye olarak yüzümüzdeki yara izleri de, kara lekeler de hep bu darbeler yüzünden olmuştur. Toplumun artık bu korkulu rüyayı görmek istemediğini düşünüyorum."

Kaynak: AA

Son Dakika Kültür Sanat 28 Şubatçıların Elinde Müntehir Şairlerin Kanı Var' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement