BERABER VE SOLO ŞARKILAR
Geçen yüzyıllarda evrensel sol birikim, en temel insanî meseleleri ortak bir paydada çözümleme noktasında büyük bir çabanın ve heyecanın öncüsü olmuştur. Yeryüzünde gerçek bir cennet kurma özlemi kimi zaman derin düş kırıklıklarının muhatabı olsa da, bu bütünüyle nihayete ermiş bir süreç sayılmamalı. Aksi halde toplum olarak beraber yaşamanın tüm ereği yitirilmiş olurdu. Günümüzde, ‘liberal demokrasi’ye ve yapay imajlar düzenine gelmeden çok önce reel-politikte model alınan gelişmiş ülkelerin sosyal, ekonomik ve kültürel temelleri incelendiğinde, yüzyıllar öncesindeki sosyalist düşünürlerin bıraktığı kalıcı mirasın izleri görülecektir. Bir yönüyle toplumdan yana tavır koyan barışçıl projeler hâlâ canlı ve taze, özünden, dinamiğinden bir şey eksiltmiş değil. Toplumdaki karmaşık ilişkilerin başlangıcına dönmek isteyenler yeniden Rousseau’ları, Saint-Simon’ları ve Marx’ları hatırlamakta. Bugün dünyanın ucu bucağındaki herhangi bir hak ve hukuk arayışının, öfke kıvılcımlarının, kitle isyanlarının, gençlik ayaklanmalarının arkasında geçmiş sol rüzgârların durduğunu pekâlâ fark edebilmek mümkün.
Dünyadaki sol hareketlerin, devrimlerin, kıpırdanmaların bıraktığı miras yadsınamaz, gelgelelim bu zenginliğin Türkiye’deki yansımaları farklı düzeylerde olmuştur. Öncelikle, Türk solunun geçtiği güzergâh birçok bakımdan sorun teşkil etmekteydi. Burada türlü nedenler sıralanabilir. Başta, Türkiye’de devletçi zihniyet ve iktidarın tarihsel, toplumsal ve kültürel çekim gücü, liberal ve muhafazakâr akımlar üzerinde olduğu kadar sol üzerinde de büyük bir kısıtlamanın, ayartmanın sahibiydi. Ne zaman, geniş planda sol bir siyaset gündeme geldiyse öncelikle devletin ve iktidarın kadim refleksleri gündeme getirildi. Özünde hiçbir yeniliği tartışmadan… Hâkim bürokratik zihniyetin ünlü solcu aydınlarımızın düşünüş ve davranış kalıplarını belirlemesi pek de şaşırtıcı gelmemeli. Az sayıdaki seçkin ve eğitimli kadrolar sol ütopyayı bir batılılaşma/modernleşme projesinin parçası olarak tanımlayageldi. Sosyalizmi batılılaşmayla, batıyı da daima evrensel olanla özdeş kıldı. Dolayısıyla geniş ve yoksul tabakaların bilinçaltında sol kadrolar ve kuşaklar bürokratik üst sınıfın temsilcilerinden ibaretti. “Kimlik”, “kültür” “din” “laiklik” “devlet” ve “milliyetçilik” vb. kavramların sol siyasette işgal ettiği alan, eşitlik, hak, hukuk, özgürlük, hattâ âdil dünya düzeni kavramlarından misli ile fazlaydı. Ve de Türk sağı, popülist ve pragmatik hamlelerle bu zaafiyetten, solun geniş kitlelerle kopuk bağından her defasında faydalanmıştır. Zira, solun kendi içindeki kronik sorunları mikro bir sahada, kitapta yazılış şekliyle üst yapı kurumu sayılabilecek tartışmaların ötesine geçmiyordu. Evet, toplumla bütünleşen düşünsel gelenekler yoktu veya zaman, koşullar, imkânlar böyle bir zenginliğe el vermiyordu, bu tartışıladursun, her ne sebeple bütün yenilgilerin ardından kendi içine kapalı bir dünya daima bölünmeyi, küçülmeyi, şiddeti ve en yakınında saf tutana karşı bile belirli bir hınç ve nefret psikolojisi geliştirmeyi öğretmiştir.
Bu sayımız yarım kalmış bir hayâli anlama denemesidir. Oya Baydar, kalemiyle bir dönemin kuşakları adına önemli bir tanıklığı dile getirirken Türk solunun özeleştiri ve ‘confession’ açığını da kapamaktadır. Teşekkür ederiz. Hasan Bülent Kahraman, kapsamlı incelemesinde sol ve Kemalizm ilişkisini somutlaştırmaktadır. Tıpkı baba ve oğulun otoriter mücadelesini anımsatırcasına Kemalizm ve sol arasındaki ilişki ülkemizin en gerilimli alanlarından birine tekabül etmektedir. Kahraman’ın yazısı böylesine açık bir fotoğrafın çekilmesi bakımından siyaset bilim literatürümüz adına önemli bir kazanım sayılmalıdır. Mahmut Mutman, yeni okumalarıyla günümüzde dünya solunun geldiği tıkanıklık konusunda bizlere entelektüel bir davetiye göndermiştir. Fikret Başkaya’nın her zamanki açıklığı, samimiyeti ve mücadelesi bu yazısına da sinmiştir. Sosyalizmin gerçek kaynaklarıyla bizleri buluşturan Kadir Cangızbay hocamıza da teşekkür ederiz. Bu hatırlatmayı bir kez daha yapmaktadır. Birikim dergisinin Türk soluna katkıları su götürmez. Armağan Öztürk makalesinde ise Birikim’in liberal yönünü tartışmaya açmaktadır. Hande Sonsöz Türk düşüncesinde solun yerini doğuşundan günümüze dikkate değer alıntılarıyla bir okumasını yapmaktadır. Kendisine müteşekkiriz.
Yazar: Kolektif
Yayınevi: Doğu Batı Dergileri
ISBN: S00101-59-012
Boyut: 16x24
Basım Yılı: 2014
Basım Yeri: Ankara
Cilt Durumu: Karton Kapak
Kağıt Türü: 2. Hamur
Dil: Türkçe
Son Dakika › Kültür Sanat › Doğu Batı Düşünce Dergisi Sayı: 59 Türk Sosyalizminin Eleştirisi Kitabı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?