Kütüğün ezgilere yolculuğu (1) - Son Dakika
Kültür Sanat

Kütüğün ezgilere yolculuğu (1)

Kütüğün ezgilere yolculuğu (1)

TAHİR TURAN EROĞLU - Asırlardır aşıkların yareni olan bağlama, uygun kütüğün usta ellerde sabır ve titizlikle işlenmesiyle icracılarına ulaşıyor.

11.11.2013 12:45

TAHİR TURAN EROĞLU - Asırlardır aşıkların yareni olan bağlama, uygun kütüğün usta ellerde sabır ve titizlikle işlenmesiyle icracılarına ulaşıyor.

İstenen tınıya göre çeşitli ebatlarda oyma ya da yaprak tekne hazırlanarak başlanan bağlama yapımında, tekne için genellikle farklı frekanslarda ses çıkaran dut, kestane, ardıç, maun ve akçaağaç gibi türler tercih ediliyor.

Kayın ya da akgürgenden hazırlanan sapın, ince işçilik isteyen aşamada tekneye takılmasıyla şekli oluşmaya başlayan bağlamanın kapak takılma aşamasına geçiliyor.

Ladin kapakların ve tel bağlama takozunun tekneye montajının ardından, zımpara, tesviye ve polyester işlemi ile parlatma aşamasına geçilen imalatta, tellerin gövdeden ayrı kalmasını sağlayacak üst eşik, eşik montajı, kulak ve tel takımıyla son aşamaya geliniyor.

Toplamda birkaç saat süren ancak parçaların yapıştırılmasından dolayı günler alan, sabır isteyen sürecin ardından hazırlanan bağlama, iyi bir akord ve test aşamasının ardından satışa hazır hale geliyor.

Çocukluğundan itibaren bağlama imalatı yapan Şentürk İyidoğan (44), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2,5 yaşındayken yıldırım düşmesi sonucu kekemelik başladığını, aile dostu Muhlis Akarsu'nun kekemeliğin giderilmesi için saz çalmasını tavsiye etmesi üzerine babasının ilk bağlamasını aldığını söyledi.

Saz çalmayı öğrenmek için köylerinde ''Hıdır amca'' dedikleri eski bağlama ustasına gittiğini anlatan İyidoğan, ''Hıdır amca, bana 'saz çalıp ne yapacaksın, sen saz yap' dedi. Saz yapımını tarif etti, uygun kütüğün nasıl temin edileceğini anlattı ve ilk sazımı, Hıdır amcadan temin ettiğim malzemelerle 5 yaşında yaptım'' diye konuştu.

Kendisine akord yapmayı öğretmek istemeyen bir aşığın sazının akordunu bozup, akord yapmasını bekleyip daha sonra eline bakarak akord yapmayı öğrendiğini ifade eden İyidoğan, küçük yaştan beri her bağlamanın herkese göre olmayacağını, bağlamanın "kişiye özel" olması gerektiğini düşünerek Türkiye'de ilk olarak "sese özel" bağlama yaptığını kaydetti.

''Bir elbise gibi düşünün, biri bağlama isterse kişiyi tanımam gerekir, el, parmak yapısını, sesini bilmem gerekir'' diyen İyidoğan, her bağlamayı herkese vermeyip, kişiye özel üretim yaptığını bildirdi.

- İyi bağlamanın özellikleri

Şentürk İyidoğan, ''iyi bağlama, kötü bağlama'' söylemine karşı olduğunu vurgulayarak, ''İyi usta, kötü usta vardır. Benim için bağlamaların hepsi iyidir. Bağlama, çalan insanın parmak yapısına, özellikle de sesine uygunsa iyidir. Mızrabı vurduğunda telin yumuşak olması gerekir, teli bağlamanın akordunda gerince tel bağlamayı germemelidir. Bağlamanın bir kulağında bile arıza olsa, bana göre iyi değildir'' şeklinde konuştu.

Bağlamada, tellerin gövdeye yakınlığı, kapak genişliği, uzunluğu ve her yönüyle doğru bir terazide olması gerektiğine işaret eden İyidoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kapak için Artvin Borçka ladini kullanıyorum, altta ne kadar dip ses varsa hepsini doğru bir şekilde duyuyorsunuz. Kapak ile teknenin alışverişinin doğru olması gerekir. Dut oymaları çok önemsiyoruz. 'Evladiyelik bağlama' dediğimiz, kaldıkça güzelleşen, kızaran, kıymete binen bir bağlama türüdür. Aşık Veysel'in çaldığı ilk bağlamalardan biri bende ve hala çalıyorum. 2006 yılında Aşık Veysel etkinliğine davet edildim, orada 'Kara toprak'ı okudum. Aşık Veysel'in çocukları, bana sarılıp 'Rahmetli babamızdan sonra kara toprağı hiç böyle canlı dinlemedik' dediler. Adana'da bir çobanın yapıp, rahmetli Veysel babaya hediye ettiği bir saz... Hesapladılar, o zaman saz 93 yıllıktı, bu saz 93 yıl değil, 193 yıl da geçse çalmaya devam eder.''

- İmalat aşamaları-

İmalat aşamasını ''Kütüğü ele alırız, eğer yaprak bağlama yapacaksak, şerit testerede ince ince kesiyoruz. Sıcak suda bekletiyoruz, daha sonra parçaları kalıpta eğiyoruz. Parçaları yan yana getirip yapıştırarak teknemizi hazırlıyoruz. Ardından sapını ve kapağını takıyoruz, tesviyesini, zımparasını yapıp, polyesterini atıyoruz'' diye özetleyen İyidoğan, şunları kaydetti:

''Bağlama imalatı kesinlikle şans değildir. Usta, 100 bağlama yapıyor, bunların 2'si normal, 98'i çok güzelse ustadır ama 5'i çok güzel, geri kalanı normal çıkıyorsa o ustanın marangozdan farkı yoktur. Tekneyi bulup, sapını, kapağını takarken o bağlamayı aynı zamanda hayali olarak çalıyor, sesinin nasıl çıkacağını tahmin ediyorum.''

- Seri imalat bağlama

İyidoğan, maliyeti düşürmek adına ''seri imalat'' bağlama yapımını doğru bulmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

''Seri imalat maliyeti düşürüyor ama kaliteden de taviz veriliyor. İki bağlama yapıyorsunuz, ikisinin de malzemeleri aynı ama ikisinin de ayarı birbirini tutmaz. Çok sevdiğiniz insanın bağlaması çok güzel, az sevdiğiniz insanın bağlaması az güzel olur. Aşık Veysel'in bağlamasını çalarken Nida Ateş, 'Üstadım, bu bağlamada olmaması gereken herşey var ama bu bağlamadaki ses hiçbir bağlamada yok, bunu neye bağlıyorsun?' dedi. Ben de 'Neye bağlayayım, yapan adamın yüreğine bağlıyorum' dedim. Ayda 300-500 bağlama yapan kişide yürek olabilir mi? Onda ticaret olur. Yıllardan beri pek çok ustayla tanıştım. Bağlama imalatını ticaret olarak gören kimse, bu işin sonunu görememiştir. Sattığım bağlamayı önce kendim satın alırım, kaça satın alıyorsam o fiyata satmaya çalışırım. Seri imalatı yapanların bunları düşünmesi mümkün değil.''

Muhabir: Tahir Turan Eroğlu

Yayınlayan: Cemal Coşkun

Kaynak: AA

Son Dakika Kültür Sanat Kütüğün ezgilere yolculuğu (1) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement