MERVE TOPUZ/KEMAL ERDOĞMUŞ - Dünyaca ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu'nun Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde yaşayan akrabası ve komşuları, birleştirici yönü, yapıcı kişiliği, sadeliği, mütevaziliği, titizliği ve sazına olan bağlılığıyla hatırladıkları ozanı sevgiyle ve rahmetle yad ediyor.
Sivrialan köyünde yaşayan Veysel'in akrabası Mustafa Çam (57) ile komşuları İbrahim (65) ve Rıza Özer (65), ozanın ölümünün 43'üncü yılı öncesi halk ozanı Veysel'i anlattı.
"Gözleri görmüyordu ama gönül gözüyle dünyayı gören bir insandı"
Köy muhtarı Mustafa Çam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 Mart 1973'te vefat eden Aşık Veysel'in akrabası olduğunu söyledi.
Onu en çok bakkalın önünde sandalyedeki görüntüsüyle hatırladığını anlatan Çam, "Orada bir sandalyesi vardı. Oturup pipo içtiğini biliyorum. O görüntüsü hep gözümün önündedir." dedi.
Çam, çocukluğunda tanıdığı Aşık Veysel'in bu kadar değerli olacağını hiç düşünmediğini belirterek "Köyümüz eskiden sürekli çamurdu ve Veysel ayakkabısına çamur değdirmeden bakkala gelen tek kişiydi. Bu durum dikkatimi çok çekerdi. Gözleri görmüyordu ama gönül gözüyle dünyayı gören bir insandı." diye konuştu.
Aşık Veysel'in köyde daha çok elma bahçesinde vakit geçirdiğini ifade eden Çam, şöyle devam etti:
"Veysel, şehir dışından geldiği zamanlarda halkı başına toplamak istediği zaman saz çalıyordu. 40 yaşından sonra hep kendi türkülerini söyledi. Bakkalın önünde halkla sohbet ederdi. Laleyi ve sümbülü çok güzel anlatırdı. Biz görmemize rağmen onun kadar anlatamazdık."
"Yere bile çok dikkatli basardı"
Veysel ile kapı komşusu olan İbrahim Özer de 8 yaşından beri Aşık Veysel'i tanıdığını söyledi.
Evlerinin çok yakın olduğuna işaret eden Özer, "Mükemmel bir insandı. Birlik, beraberlik ve komşuluk ilişkilerini bize öğreten oydu. Ayrıca köyümüze bahçeciliği ilk getiren kişi de oydu. Kendisinin de çok güzel bahçesi vardı." dedi.
Özer, Veysel'in her zaman yardımlaşmayı öğütlediğinden bahsederek şunları aktardı:
"Ben çok güzel çarık tamir ettiğini hatırlıyorum. Herkes hayret ederdi. Sazına teli kendi takardı ve çaldıktan sonra da sazını öpmeden yere koymazdı. Sazı çaldıktan sonra öper, kenara koyar ve dinlenirdi. Sazına kendi eliyle cila yapardı. Sazının düzenini kendisi verirdi. Bastonuyla gezerdi ama aşina olduğu yerlerde de bastonunu koltuğunun altına alır ve bir sigara yakardı. Çocuklarını çok severdi, en çok Ahmet Şatıroğlu ile vakit geçirirdi. Veysel çok da temiz giyinirdi. Yere bile çok dikkatli basardı. Biz küçüktük, büyüklerimize saygı göstermemizi, onlar geldiğinde ayağa kalkmamızı öğütlerdi. Onu da dinlerdik. Öldüğü haberini de askerde televizyondan öğrendim. Çok üzüldüm."
"Çocukla çocuk olurdu"
Komşusu Rıza Özer ise dönemin valilerinin Aşık Veysel'e çok değer verdiğine ve sürekli ziyaretine geldiklerine dikkati çekti.
Veysel'in birleştirici ve toplayıcı bir felsefeye sahip olduğunu anlatan Özer, şunları kaydetti:
"Mütevazi ve sade bir kişiliği vardı. Alçak gönüllü, hoşgörülüydü. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. Kimseyi kırmazdı, yapıcı bir kişiliği vardı. Tabiatı ve toprağı çok severdi. Kaymakam, vali ziyarete gelirdi, ondan saz çalmasını isterlerdi. Öldüğünde çok kar vardı. Sivas'tan bando ekibi geldi. Cenazesi çok kalabalıktı."
Son Dakika › Kültür Sanat › Sazını Öpmeden Yere Koymazdı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?